اَفَلَمْ يَدَّبَّرُوا الْقَوْلَ اَمْ جَٓاءَهُمْ مَا لَمْ يَأْتِ اٰبَٓاءَهُمُ الْاَوَّل۪ينَۘ
اَفَلَمْ يَدَّبَّرُوا الْقَوْلَ اَمْ جَٓاءَهُمْ مَا لَمْ يَأْتِ اٰبَٓاءَهُمُ الْاَوَّل۪ينَۘ
Cümle mukadder istînâfa matuftur. Takdiri; أجهلوا (Cahillik ettiler) şeklindedir.
Fiil cümlesidir. Hemze istifham harfidir. فَ istînâfiyyedir. لَمْ muzariyi cezm ederek manasını olumsuz maziye çeviren harftir.
يَدَّبَّرُوا fiili, ن ‘un hazfiyla meczum muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ı fail olarak mahallen merfûdur.
الْقَوْلَ mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur.
اَمْ munkatıadır. بل ve hemze manasındadır. جَٓاءَهُمْ fetha üzere mebni mazi fiildir. Muttasıl zamir هُمْ mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.
Müşterek ism-i mevsûl مَا fail olarak mahallen merfûdur. İsm-i mevsûlun sılası لَمْ يَأْتِ ‘dir. Îrabdan mahalli yoktur.
يَأْتِ illet harfinin hazfıyla meczum muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ‘dir.
اٰبَٓاءَهُمُ mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur. Muttasıl zamir هُمُ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
الْاَوَّل۪ينَ kelimesi اٰبَٓاءَهُمُ ‘un sıfatı olup nasb alameti ى ‘dır. Cemi müzekker salim kelimeler harfle îrablanırlar.
يَدَّبَّرُوا fiili sülâsî mücerrede iki harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. تَفَعَّلَ babındadır. Sülâsîsi دبر ’dir.
Bu bab fiile mutavaat, tekellüf, ittihaz, sayruret, tecennüp (sakınma) ve talep anlamları katar.
اَفَلَمْ يَدَّبَّرُوا الْقَوْلَ
Fasılla gelen ayette فَ , istînâfiyyedir. Hemze istifham harfidir. Menfi muzari fiil sıygasındaki cümle, istifham üslubunda talebî inşâî isnaddır.
İstifham üslubunda gelmiş olmasına rağmen cümle kınama, azarlama, taaccüp manası taşımaktadır. Bu yüzden mecaz-ı mürsel mürekkebdir. Ayrıca mütekellimin Allah Teâlâ olması sebebiyle cümlede tecâhül-i ârif sanatı vardır.
Hemzeyle hem tasdik hem tasavvur sorulabilir. Tasdik sorusundan sonra اَمْ gelirse bu munkatı اَمْ ’dir ve idrâb manasındadır. Tasavvur sorusundan sonra muttasıl اَمْ gelir, bunu da muadil takip eder. Böylece inşâyı habere çevirir. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
اَمْ جَٓاءَهُمْ مَا لَمْ يَأْتِ اٰبَٓاءَهُمُ الْاَوَّل۪ينَۘ
Fasılla gelen cümle istînâfiyyedir. Bu ayetteki hemze tasdik sorusu olduğu için اَمْ , idrâb manasındadır.
Buradaki اَمْ lafzının, ‘bilakis’ anlamında olduğu da söylenmiştir. Yani bilakis onlara atalarının da alışkın olmadıkları şeyler geldi. İşte bundan dolayı onu terkettiler, onun üzerinde düşünmeye kalkışmadılar. Bu açıklamayı İbn Abbâs yapmıştır. (Kurtubî)
Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Mazi fiil sebata, temekkün ve istikrara işaret eder. (Halidî, Vakafat, S.107)
جَٓاءَهُمْ fiilinin faili konumundaki müşterek ism-i mevsûl مَا ’nin sılası olan لَمْ يَأْتِ اٰبَٓاءَهُمُ الْاَوَّل۪ينَۘلَمْ cümlesi, menfi muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Muzari fiil hudûs, tecessüm ve teceddüt ifade eder.
يَأْتِ - جَٓاءَهُمْ kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı, لَمْ ’lerin tekrarında reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.
Bu da o kâfirler için başka şekilde bir tevbihtir. Yani yoksa onlar, Resulullah'ın eminliğini, dürüstlüğünü, güzel ahlakını, hiç kimseden öğrenim görmediği halde üstün ilmini ve peygamberlere layık olan diğer kâmil vasıflarını bilmediler de, bundan dolayı mı onun peygamberliğini inkâr ediyorlar? (Ebüssuûd)