فَعَقَرُوهَا فَاَصْبَحُوا نَادِم۪ينَۙ
Bozguncuların mûcize istemeleri üzerine Sâlih, mûcize olarak deveyi gösterdi. Bu mûcize ile Semûd kavminin bu hayvana karşı nasıl davranacağı Allah tarafından sınanıyordu. Suyu dönüşümlü olarak kullanacaklardı, yani bir gün Sâlih’in devesi içecekti, bir gün de Semûd halkı ihtiyacı olan suyu alacaktı veya geleneğe bağlı olarak halkın su ihtiyacı için ayrılmış olan günde halk suyunu alacak, develerin su içmesi için ayrılmış günde ise deve diğerleriyle birlikte su içecekti. Sâlih’in, bu deveye herhangi bir kötülük yapmamaları hususunda halkını uyarmasına rağmen onu hunharca öldürdüler. Aslında deve bir imtihan aracı idi, maksat onların ilâhî buyruklara itaat hususundaki niyet ve kararlılıklarını denemekti. Ne var ki onlar bu sınavı kaybettiler (Semûd kavmi ve Sâlih peygamber hakkında bilgi için bk. A‘râf 7/73-79; Hûd 61-62 vd.).
فَعَقَرُوهَا فَاَصْبَحُوا نَادِم۪ينَۙ
فَ istînâfiyyedir. عَقَرُوهَا damme üzere mebni mazi fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur. Muttasıl zamir هَا mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.
فَ atıf harfidir. Matuf ve matufun aleyh arasında hiç zaman geçmediğini, işin hemen yapıldığını ifade eder. فَ ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştiremez. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
اَصْبَحُوا damme üzere mebni, nakıs fiildir. اَصْبَحُوا ’nun ismi, cemi müzekker olan و muttasıl zamirdir, mahallen merfûdur.
نَادِم۪ينَ kelimesi اَصْبَحُوا ’nun haberi olup nasb alameti ي ‘dir. Cemi müzekker salim kelimeler harfle îrablanır.
نَادِم۪ينَ kelimesi, sülâsi mücerredi ندم olan fiilin ism-i failidir.
İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
فَعَقَرُوهَا فَاَصْبَحُوا نَادِم۪ينَۙ
فَ , istînâfiyyedir. Ayet, müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Mazi fiil sebata, temekkün ve istikrara işaret eder. (Hâlidî, Vakafat, s. 107)
Aynı üslupta gelerek makabline atfedilen فَاَصْبَحُوا نَادِم۪ينَۙ cümlesinin atıf sebebi, hükümde ortaklıktır. Nakıs fiil اَصْبَح ’nın dahil olduğu, sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi faide-i haber ibtidaî kelamdır.
اَصْبَح ’nın haberi olan نَادِم۪ينَ , ism-i fail kalıbında gelerek durumun devamlılığına işaret etmiştir.
İsim cümlesindeki ism-i fail istimrar ifade eder. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur’an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
İkinci cümleye dahil olan اَصْبَحُوا fiili isim cümlesinin ismini ref, haberini nasb eden nakıs fiillerdendir. Burada اَصْبَحُوا ’nun tam fiil olması da caizdir.
فَعَقَرُوهَا (Derken onu kestiler) şeklinde kesme işinin hepsine isnat edilmesi, kesenin ancak onların rızası ile kesmesindendir. Bunun içindir ki hep birlikte sorumlu tutulmuşlardır. Pişman oldular, onu kesmekten dolayı azabın gelmesinden pişman oldular ya da azabı gözleriyle gördükleri zaman demektir. Bunun içindir ki onlara faydası olmamıştır. (Beyzâvî-Fahreddin er-Râzî)