ثُمَّ جَٓاءَهُمْ مَا كَانُوا يُوعَدُونَۙ
ثُمَّ جَٓاءَهُمْ مَا كَانُوا يُوعَدُونَۙ
ثُمَّ tertip ve terahi ifade eden atıf harfidir. Matuf ve matufun aleyh arasında hem sıra olduğunu hem de fiillerin meydana gelişi arasında uzun bir sürenin bulunduğunu gösterir. Süre bakımından فَ harfinin zıttıdır. ثُمَّ ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştiremez. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
جَٓاءَهُمْ fetha üzere mebni mazi fiildir. Muttasıl zamir هُمْ mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur. Müşterek ism-i mevsûl مَا , fail olarak mahallen merfûdur. İsm-i mevsûlun sılası كَانُوا ‘un dahil olduğu isim cümlesidir. Îrabdan mahalli yoktur.
كَانُوا ; isim cümlesinin önüne geldiğinde ismini ref haberini nasb eder. كَانُوا damme üzere mebni nakıs fiildir.
كَانُوا ’nun ismi, cemi müzekker olan و muttasıl zamiridir, mahallen merfûdur.
يُوعَدُونَ fiili كَانُوا ’nun haberi olarak mahallen mansubdur.
يُوعَدُونَ fiili نَ ’un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur.
ثُمَّ جَٓاءَهُمْ مَا كَانُوا يُوعَدُونَۙ
Bu ayet terahi ifade eden ثُمَّ atıf harfiyle, şart olan …اِنْ مَتَّعْنَاهُمْ cümlesine atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır.
ثُمَّ edatı, birbirine bağlanan ögelerin, aralarında kısa da olsa bir süre sonra gerçekleştiklerini ifade eder. Yani, terâhî ifade eder.
Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber talebî kelamdır.
Fail konumundaki müşterek ism-i mevsûl مَا , aynı zamanda اَفَرَاَيْتَ fiilinin mef’ûlüdür. Sılası olan كَانُوا يُوعَدُونَۙ cümlesi; كَان ’nin dahil olduğu, sübut ifade eden isim cümlesi, faide-i haber ibtidaî kelamdır.
يُوعَدُونَۙ fiili, meçhul bina edilmiştir. Meçhul bina edilen fiillerde mef’ûle dikkat çekme kastı vardır. Çünkü malum bina edildiğinde mef’ûl olan kelime meçhul binada naib-i fail olur.
Kuran-ı Kerim’de tehdit, uyarı ve korkutma manası olan fiiller genellikle meçhul sıyga ile gelir.
Meçhul bina, naib-i failin bu fiilde bir dahli olmadığına da işaret eder. (Dr. Adil Ahmet Sâbir er-Ruveynî, Teemmülat fi Sûret-i İbrahim, s. 127)
كَان ’nin haberinin muzari fiil sıygasında cümle olarak gelmesi hükmü takviye, hudûs ve teceddüt ifade eder. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.
كَان ’nin haberi isminin içine karışır ve adeta onun mahiyetinden bir cüz olur. (Muhammed Ebu Musa, Hâ-Mîm Sureleri Belâğî Tefsiri, c. 5, s. 124)
كَان ’nin haberinin muzari fiili olarak gelmesi ise durumun yenilenerek tekrar ettiğine işaret eder. (Vakafat, s. 103)
كان ’nin haberinin muzari fiille gelmesi, geçmişte belirli bir süre devam edip biten eylemler ve geçmişte mûtat olarak yapılan, âdet haline gelmiş davranışlar olmak üzere iki manaya delalet eder. (Vecih Uzunoğlu, Arap Dilinde كَانَ ’nin Fiili ve Kur'an’da Kullanımı, DEÜ İlahiyat Fak. Dergisi Sayı 41)
Surenin genelinde olduğu gibi bu sayfadaki ayetlerin fasılasında da cemi müzekker salim kalıbıyla harika bir uyum oluşmuştur.