Şuarâ Sûresi 31. Ayet

قَالَ فَأْتِ بِه۪ٓ اِنْ كُنْتَ مِنَ الصَّادِق۪ينَ  ...

Firavun, “Doğru söyleyenlerden isen haydi getir onu,” dedi.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 قَالَ (Fir’avn) dedi ق و ل
2 فَأْتِ getir ا ت ي
3 بِهِ onu
4 إِنْ eğer
5 كُنْتَ isen ك و ن
6 مِنَ -dan
7 الصَّادِقِينَ doğrular- ص د ق
 
Eski Mısır inancında Firavun hem kral hem de tanrının oğlu ve dolayısıyla tanrı sayılıyordu. Bu sebeple, onun tanrılığını kabul etmemek veya tanrısallığına karşı meydan okumak mevcut dine karşı çıkmak anlamına geliyordu (Firavun hakkında bilgi için bk. A‘râf 7/103); Allah tarafından seçilerek gönderilmiş bir peygamberin, Firavun’un tanrılığını kabul etmesi ise söz konusu olamazdı. Hz. Mûsâ’nın getirdiği deliller karşısında çaresiz kalan Firavun, kaba kuvvete başvurarak onu zindana atmakla tehdit etti. Bununla birlikte Mûsâ aleyhisselâm Firavun’un iman edeceği ümidiyle ona tatlı dille konuştu, Allah da mûcizeler gönderdi (32 ve 33. âyetlerde belirtilen mûcizeler hakkında bilgi için bk. A‘râf 7/107-108; Tâhâ 22/22, 56-76). Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 151
 

قَالَ فَأْتِ بِه۪ٓ 

 

Fiil cümlesidir.  قَالَ  fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ‘dir. 

Mekulü’l-kavli  فَأْتِ بِه۪ٓ  ‘dir.  قَالَ  fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubdur.

فَ  mukadder şartın cevabının başına gelen rabıta veya fasiha harfidir. Takdiri;  إن كنت صادقا فأت به (Eğer sen sadıksan, onu getir) şeklindedir.

فَأْتِ  illet harfinin hazfi ile mebni emir fiildir. Faili müstetir olup takdiri  أنت ‘dir.

بِه۪ٓ  car mecruru  أْتِ  fiiline mütealliktir.


  اِنْ كُنْتَ مِنَ الصَّادِق۪ينَ

 

 

اِنْ  iki muzari fiili cezm eden şart harfidir.  كَانَ  nakıs, mebni mazi fiildir. İsim cümlesinin önüne geldiğinde, ismini ref haberini nasb eder.

كُنْتَ ’ün dahil olduğu isim cümlesi şart cümlesidir.  تَ  muttasıl zamiri  كُنْتَ ’nin ismi olarak mahallen merfûdur.

Şart ve cevap cümlesinde şartın vuku bulma ihtimali şüpheli veya zayıfsa kullanılır.(Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

مِنَ الصَّادِق۪ينَ  car mecruru  كُنْتَ  mahzuf haberine müteallik olup cer alameti  ي ‘dir. Cemi müzekker salim kelimeler harfle îrablanır.

Şartın cevabı öncesinin delaletiyle mahzuftur. Takdiri; فأت به (Onu getir.) şeklindedir.

الصَّادِق۪ينَ  kelimesi, sülâsi mücerredi  صدق  olan fiilin ism-i failidir.

İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 

قَالَ فَأْتِ بِه۪ٓ 

 

Ayet istînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. Fasıl sebebi şibh-i kemâl-i itiisâldir. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.

قَالَ  fiilinin mekulü’l-kavli olarak mansub mahaldeki   فَأْتِ بِه۪ٓ  cümlesine dahil olan  فَ , rabıta içindir. Bu cümleden önce mahzuf bir şart olduğuna işaret eder. Şart cümlesinin hazfi, îcâz-ı hazif sanatıdır.

Emir üslubunda talebî inşâî isnad olan bu cümle, takdiri  إن كنت صادقا (Sadık isen) olan mahzuf şartın cevabıdır.

Mahzuf şart ve mezkûr cevabından oluşan terkip, şart üslubunda talebî inşâî isnaddır. 

Sîbeveyhi’ye göre bu ifadede şartın cevabına gerek yoktur. Çünkü bundan önce ona ihtiyaç bırakmayacak ifadeler gelmiştir. (Kurtubî)  

Arka arkaya gelen 23-31. ayetlerinin hepsi öncekinden kaynaklanan bir sorunun cevabıdır, onun için de fasl yapılmıştır. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)


  اِنْ كُنْتَ مِنَ الصَّادِق۪ينَ

 

Tefsiriyye olarak fasılla gelen  إِن كُنتَ مِنَ ٱلصَّـٰدِقِینَ  cümlesi, cevabı mahzuf, şart cümlesidir.  

كَان ’nin dahil olduğu sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber ibtidaî kelamdır. Cümlede îcâz-ı hazif sanatı vardır. Car mecrur  مِنَ الصَّادِق۪ينَ , nakıs fiil  كَان ’nin mahzuf haberine mütealliktir.

Öncesinin delaletiyle cevap cümlesinin hazfi, îcâz-ı hazif sanatıdır. Takdiri;  فأت به (Onu getir.) şeklindedir. 

Bu takdire göre mezkûr şart ve mukadder cevap cümlesinden müteşekkil terkip, şart üslubunda talebî inşâî isnaddır.

Ayette cevabın mahzuf olması farklı yönlerden düşünmeyi gerektirdiği, ayrıca dinleyici ve okuyucuyu düşünce ve hayal ufkuna yönlendirdiği için mübalağa içermektedir. Îcâz metoduyla cümle daha yoğun anlamlar yüklenmiştir. (Hasan Uçar, Kur’ân-ı Kerîm’deki Anlamsal Bedî‘ Sanatları Doktora Tezi) 

إِن كُنتَ مِنَ ٱلصَّـٰدِقِینَ [Doğru söyleyenlerdensen] ifadesinde mucizeyi ancak davasında doğru olanların getirebileceği anlamı bulunmaktadır; zira mucize nübüvvet iddia eden kişiyi Allah’ın tasdik etmesidir. Hikmet sahibi biri, yalancıyı doğrulamaz.(Keşşâf)