فَاَخْرَجْنَاهُمْ مِنْ جَنَّاتٍ وَعُيُونٍۙ
فَاَخْرَجْنَاهُمْ مِنْ جَنَّاتٍ وَعُيُونٍۙ
فَ istînâfiyyedir. اَخْرَجْنَا sükun üzere mebni mazi fiildir. Mütekellim zamir نَا fail olarak mahallen merfûdur. Muttasıl zamir هُمْ mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.
مِنْ جَنَّاتٍ car mecruru اَخْرَجْنَاهُمْ fiiline mütealliktir. عُيُونٍ atıf harfi وَ ’la جَنَّاتٍ ’e matuftur.
اَخْرَجْنَا fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil if’âl babındandır. Sülâsîsi خرج ’dir.
İf’al babı fiile tadiye (geçişlilik) kesret, haynunet (zamanı gelmesi), sayruret, izale, zamana ve mekâna duhul, temkin (imkân sağlamak), vicdan (bir vasıf üzere bulmak) mutavaat (tef’il babının dönüşlülüğü), tariz (arz etmek, maruz bırakmak) manaları katar. Bazen de fiilin mücerret manasını ifade eder.
فَاَخْرَجْنَاهُمْ مِنْ جَنَّاتٍ وَعُيُونٍۙ
فَ istînâfiyye, cümle müstenefedir. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
اَخْرَجْنَاهُمْ azamet zamirine isnadla tazim edilmiştir.
Allah Teâlâ, Kur'an'da ne zaman kendisinden azamet zamiriyle bahsetse hemen öncesinde veya sonrasında vahdaniyetinin bilinmesi için kendisine ait tekil bir zamir gelir. (Fâdıl Sâlih Samerrâî, Beyânî Tefsîr Yolu, c. 2, s. 467)
جَنَّاتٍ ’e matuf olan عُيُونٍ ’in atıf sebebi temâsüldür. Bu kelimelerdeki tenvin nev, kesret ve tazim ifade eder.
جَنَّاتٍ - عُيُونٍۙ kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.
Cenab-ı Hakk'ın فَاَخْرَجْنَاهُمْ [Bu suretle onları çıkardık] ifadesine gelince, bu “Biz, onların kalplerinde yurtlarından çıkmalarını temin edecek sebepleri yarattık. Böylece de bu duygular çıkma işinin gerçekleşmesine sebep oldu.” demektir. Binaenaleyh bu çıkarma işi, işte bu açıdan Allah'a nispet edilmiştir. (Fahreddin er-Râzî)
فَأخْرَجْناهم sözündeki فَ harfi إنَّكم مُتَّبَعُونَ (Şuara Suresi, 52) cümlesine tefrî’ içindir. (Âşûr)