Şuarâ Sûresi 57. Ayet

فَاَخْرَجْنَاهُمْ مِنْ جَنَّاتٍ وَعُيُونٍۙ  ...

Biz de Firavun’un kavmini bahçelerden, pınar başlarından, servetlerden ve iyi bir konumdan çıkardık.  (57 - 58. Ayetler Meali)
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 فَأَخْرَجْنَاهُمْ böylece biz onları çıkardık خ ر ج
2 مِنْ -den
3 جَنَّاتٍ bahçeler(in)- ج ن ن
4 وَعُيُونٍ ve çeşmeler(inden) ع ي ن
 
Firavun ve kavmi, Hz. Mûsâ’ya iman edenlere uyguladıkları haksızlıklar sebebiyle birçok felâket ve musibete uğratıldılar; Mısır’da yıllarca kuraklık ve kıtlık oldu, büyük sıkıntılar çektiler. Hz. Mûsâ’ya başvurarak sıkıntılar kaldırıldığı takdirde İsrâiloğulları’na Mısır’dan çıkış izni vereceklerini söylediler. Mûsâ’nın duası üzerine Allah sıkıntıları giderdikçe sözlerinden döndüler (bk. A‘râf 7/130-135). Allah Teâlâ Hz. Mûsâ’ya İsrâiloğulları’nı Mısır’dan geceleyin gizlice çıkarmasını vahyetti. Mûsâ geceleyin kavmi ile birlikte yola çıktı. Durumu haber alan Firavun ve adamları İsrâiloğulları’nı takip edip imha etmeye karar verdiler. Firavun, İsrâiloğulları’nı rahatlıkla ezebileceğini ifade ediyordu. Çünkü onların düzenli orduları ve yetişmiş askerleri yoktu. Şehir ve kasabalara görevliler göndererek asker toplayıp harekete geçti. Filistin’e gitmek üzere yola çıkmış olan İsrâiloğulları Kızıldeniz’e gelmişlerdi. Güçlü ordusuyla onları takip etmekte olan Firavun bir gün sabahleyin güneş doğarken onlara yetişti. Muhammed Esed 57 ve 58. âyetleri Firavun’un sözlerinin devamı gibi düşünerek onun İsrâiloğulları’nı Mısır’dan çıkardıklarını anlatan bir ifadesi olarak yorumlamışsa da, klasik müfessirler bu âyetleri bizim de tercih ettiğimiz anlamda, yani Allah’ın Firavun ve kavmi hakkındaki kelâmı olarak değerlendirmişlerdir (bk. Taberî, XIX, 78; Râzî, XXIV, 137). “Firavun ve adamları gün doğarken onlara yetiştiler” diye tercüme ettiğimiz 60. âyete, “Firavun ve adamları onları doğu yönünde takip ettiler” şeklinde de mâna verilmiştir (bk. Şevkânî, IV, 98). Bu durum İsrâiloğulları’nın Mısır’ın doğusunda yer alan Kızıldeniz’e doğru gittiklerini, Firavun’un da bu istikamete yönelerek onları takip ettiğini ifade eder. Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 153-154
 

فَاَخْرَجْنَاهُمْ مِنْ جَنَّاتٍ وَعُيُونٍۙ

 

فَ  istînâfiyyedir.  اَخْرَجْنَا  sükun üzere mebni mazi fiildir. Mütekellim zamir  نَا  fail olarak mahallen merfûdur. Muttasıl zamir  هُمْ  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur. 

مِنْ جَنَّاتٍ  car mecruru  اَخْرَجْنَاهُمْ  fiiline mütealliktir.  عُيُونٍ  atıf harfi  وَ ’la  جَنَّاتٍ ’e matuftur.

اَخْرَجْنَا  fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil if’âl babındandır. Sülâsîsi  خرج ’dir.

İf’al babı fiile tadiye (geçişlilik) kesret, haynunet (zamanı gelmesi), sayruret, izale, zamana ve mekâna duhul, temkin (imkân sağlamak), vicdan (bir vasıf üzere bulmak) mutavaat (tef’il babının dönüşlülüğü), tariz (arz etmek, maruz bırakmak) manaları katar. Bazen de fiilin mücerret manasını ifade eder. 

 

فَاَخْرَجْنَاهُمْ مِنْ جَنَّاتٍ وَعُيُونٍۙ

 

 

فَ  istînâfiyye, cümle müstenefedir. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.

اَخْرَجْنَاهُمْ  azamet zamirine isnadla tazim edilmiştir.

Allah Teâlâ, Kur'an'da ne zaman kendisinden azamet zamiriyle bahsetse hemen öncesinde veya sonrasında vahdaniyetinin bilinmesi için kendisine ait tekil bir zamir gelir. (Fâdıl Sâlih Samerrâî, Beyânî Tefsîr Yolu, c. 2, s. 467)

جَنَّاتٍ e matuf olan  عُيُونٍ ’in atıf sebebi temâsüldür. Bu kelimelerdeki tenvin nev, kesret ve tazim ifade eder. 

جَنَّاتٍ - عُيُونٍۙ  kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.

Cenab-ı Hakk'ın  فَاَخْرَجْنَاهُمْ  [Bu suretle onları çıkardık] ifadesine gelince, bu “Biz, onların kalplerinde yurtlarından çıkmalarını temin edecek sebepleri yarattık. Böylece de bu duygular çıkma işinin gerçekleşmesine sebep oldu.” demektir. Binaenaleyh bu çıkarma işi, işte bu açıdan Allah'a nispet edilmiştir. (Fahreddin er-Râzî)  

فَأخْرَجْناهم  sözündeki  فَ  harfi  إنَّكم مُتَّبَعُونَ (Şuara Suresi, 52) cümlesine tefrî’ içindir. (Âşûr)