Ankebût Sûresi 22. Ayet

وَمَٓا اَنْتُمْ بِمُعْجِز۪ينَ فِي الْاَرْضِ وَلَا فِي السَّمَٓاءِۘ وَمَا لَكُمْ مِنْ دُونِ اللّٰهِ مِنْ وَلِيٍّ وَلَا نَص۪يرٍ۟  ...

Siz, yerde de gökte de (Allah’ı) âciz bırakacak değilsiniz. Sizin Allah’tan başka ne bir dostunuz, ne de bir yardımcınız vardır.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 وَمَا ve değilsiniz
2 أَنْتُمْ siz
3 بِمُعْجِزِينَ aciz bırakacak ع ج ز
4 فِي
5 الْأَرْضِ yerde ا ر ض
6 وَلَا ve ne de
7 فِي
8 السَّمَاءِ gökte س م و
9 وَمَا ve yoktur
10 لَكُمْ sizin için
11 مِنْ
12 دُونِ başka د و ن
13 اللَّهِ Allah’tan
14 مِنْ hiçbir
15 وَلِيٍّ koruyucu(nuz) و ل ي
16 وَلَا ve ne de
17 نَصِيرٍ bir yardımcı(nız) ن ص ر
 

Bu bölümün, Hz. İbrâhim ve onun halkıyla ilgili önceki âyetlerin devamı sayılabileceği gibi –bir tür parantez içi ifadesi olarak– Hz. Peygamber ve onun kavmiyle ilgili olabileceği de belirtilmektedir. Her iki durumda da önemli olan, varlığı, oluşu ve hayatı başlatanın da devam ettirenin de Allah olduğunun ortaya konmasıdır. Bu gerçeğin “... görmezler mi?” şeklinde soru ifadesiyle dile getirilmesi ise insanın duyu ve zihin imkânlarını kullanmasının gerekliğine işaret etmektedir. Ayrıca sağlıklı bir şekilde incelenip üzerinde düşünüldüğünde varlığın arkasındaki hikmeti, planı ve o planın sahibini anlama imkânının elde edilebileceğine de işaret vardır. Bu yaratılış olgusunun hatırlatılmasında, –Kur’an’da değişik vesilelerle sık sık altı çizildiği gibi– aynı yaratıcı kudretin âhiret denilen ikinci hayatı gerçekleştirmeye de muktedir olduğuna bir ima bulunmaktadır.

19. âyeti şu şekilde anlayanlar da vardır: “Görmez mi onlar, Allah varlığı ilk baştan nasıl yoktan yaratıyor? Sonra O, yaratılışı tekrar gerçekleştirecektir.” Bu yoruma göre önce evrendeki sürekli yaratılış hatırlatılmakta, ardından da âhiret hayatının başlangıcı olmak üzere ikinci yaratılışın gerçekleşeceğine dikkat çekilmektedir. İlk yaratılışın geniş zaman (muzâri) fiiliyle zikredilmesi bu yaratılışın sürekliliğine işaret eder (bk. Kurtubî, XIII, 349; İbn Âşûr, XX, 228). Ancak âyetin bütününde dünyadaki yaratılışa, bu yaratılışın sürekliliğine dikkat çekildiği şeklindeki görüş daha isabetli görünmektedir. 20. âyette ise hem dünyadaki yaratma hem de dünya hayatının sona ermesinin ardından ikinci hayat için diriltme söz konusu edilmiş; ilk yaratma, ikinci yaratmanın mümkün olduğuna delil olarak gösterilmiştir (Taberî, XX, 138-139). 21. âyette ikinci yaratılışın yani âhiret hayatının gerçekleşme sebebi dolaylı bir ifadeyle belirtilmiştir ki bu da Allah’ın dilediğine azap etmesi, dilediğine de merhametiyle muamele edip azaptan esirgemesidir. Kuşkusuz Allah, adalet ve hikmet sahibi olduğu için, dünya hayatını inkâr ve isyanla geçirenleri cezaya çarptıracak, iman ve itaatle geçirenleri de azaptan koruyup lutuf ve merhametiyle onlara ikramda bulunacaktır. Nitekim 23. âyet, ilâhî rahmetin ve cezanın adalet temeline dayandığına dikkat çekmektedir.

Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 263-264
 

وَمَٓا اَنْتُمْ بِمُعْجِز۪ينَ فِي الْاَرْضِ وَلَا فِي السَّمَٓاءِۘ 

 

وَ  istînâfiyyedir.  مَٓا  olumsuzluk harfi olup  لَيْسَ  gibi amel eder. İsmini ref haberini nasb eder.  اَنْتُمْ  munfasıl zamir  مَٓا ’nın ismi olarak mahallen merfûdur.  بِ  harf-i ceri zaiddir. مُعْجِز۪ينَ  lafzen mecrur,  مَٓا ’nın haberi olarak mahallen mansubdur. Cer alameti  ي ’dir. Cemi müzekker salim kelimeler harfle îrablanır. 

فِي الْاَرْضِ  car mecruru  مُعْجِز۪ينَ ’deki zamirin haline mütealliktir. 

وَ  atıf harfidir. لَا  zaid harftir. لَا  nefy harfinin tekrarı olumsuzluğu tekid içindir.  فِي السَّمَٓاءِۘ  car mecruru  فِي الْاَرْضِ ’a matuftur.

 

وَمَا لَكُمْ مِنْ دُونِ اللّٰهِ مِنْ وَلِيٍّ وَلَا نَص۪يرٍ۟

 

İsim cümlesidir. وَ  atıf harfidir.  مَٓا  nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır. 

لَكُمْ  car mecruru mahzuf mukaddem habere mütealliktir.  مِنْ دُونِ  car mecruru  وَلِيٍّ ’nin haline mütealliktir. Aynı zamanda muzâftır.  اللّٰهِ  muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur. 

مِنْ  zaiddir.  مِنْ وَلِيٍّ  lafzen mecrur, muahhar mübteda olarak mahallen merfûdur. 

وَ  atıf harfidir.  لَا  zaid harftir. لَا  nefy harfinin tekrarı olumsuzluğu tekid içindir. نَص۪يرٍ۟  lafzen mecrur mahallen merfûdur.
 

وَمَٓا اَنْتُمْ بِمُعْجِز۪ينَ فِي الْاَرْضِ وَلَا فِي السَّمَٓاءِۘ

 

وَ  istînâfiyyedir. Sübut ve istimrar ifade eden menfi isim cümlesi formundadır.  مَٓا  nefy harfi  ليس  gibi amel etmiştir. Haberi olan  بِمُعْجِز۪ينَ ’ye dahil olan  بِ  harfi zaiddir. Cümle faide-i haber inkârî kelamdır. 

Yalnızca bir isim cümlesi bile devam ve sübut ifade ettiğinden zaid harf, nefy harfinin tekrarı ve isim cümlesi olmak üzere çok tekid içeren bu ve benzeri cümleler muhkem cümlelerdir. 

المُعْجِزُ kelimesi asıl olarak, birini herhangi bir eylemi yapmaktan aciz bırakan kişi demektir. Burada üstün gelmek ve kudretten kaçıp kurtulmak anlamında mecaz olarak kullanılmıştır. (Âşûr)

Nefy harfi  لَا ’nın tekrarlanması olumsuzluğu tekid içindir.

السَّمَٓاءِۘ  - الْاَرْضِ  kelimeleri arasında tıbâk-ı îcab ve mürâât-ı nazîr sanatları vardır.


وَمَا لَكُمْ مِنْ دُونِ اللّٰهِ مِنْ وَلِيٍّ وَلَا نَص۪يرٍ۟

 

Cümle istînâfa  وَ  ile atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır.

Sübut ve istimrar ifade eden menfi isim cümlesi faide-i haber inkârî kelamdır. 

Cümlede takdim-tehir ve îcâz-ı hazif sanatları vardır.  مَا لَكُمْ  mahzuf habere mütealliktir. Zaid  مِنْ  harfinin dahil olduğu  وَلِيٍّ  muahhar mübtedadır. 

Ayette mütekellimin Allah Teâlâ olması sebebiyle lafza-i celâlde tecrîd sanatı vardır.

Yalnızca bir isim cümlesi bile devam ve sübut ifade ettiğinden bu ve benzeri cümleler, olumsuz isim cümlesi ve zaid harfler sebebiyle tekid ifade eden çok muhkem/sağlam cümlelerdir. 

İsim cümleleri sübut ifade eder. İsim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karinelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

Veciz anlatım kastıyla gelen  دُونِ اللّٰهِ  izafeti, gayrının tahkiri içindir.

وَلِيٍّ - نَص۪يرٍ۟  kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.