Sâffât Sûresi 114. Ayet

وَلَقَدْ مَنَنَّا عَلٰى مُوسٰى وَهٰرُونَۚ  ...

Andolsun, biz Mûsâ’ya ve Hârûn’a da lütufta bulunduk.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 وَلَقَدْ ve andolsun
2 مَنَنَّا lutuflarda bulunduk م ن ن
3 عَلَىٰ
4 مُوسَىٰ Musa’ya
5 وَهَارُونَ ve Harun’a
 
Mûsâ ve Hârûn’un peygamberliklerinin, ataları İbrâhim ve İshak’tan kalan bir miras değil, Allah Teâlâ’nın onlara bir lutfu olduğu bildirilmektedir. “Büyük sıkıntı”dan maksat, Şevkânî’nin ifadesiyle (IV, 467) Firavun yönetiminin, Mısır’da yaşayan İsrâiloğulları’na köle muamelesi uygulaması, bu muameleden dolayı çektikleri maddî ve mânevî sıkıntılardır (bilgi için bk. A‘râf 7/104-105). “Açık seçik anlaşılabilen kitap” ise Tevrat’tır. Bu âyetlerde İsrâiloğulları’nın Hz. Mûsâ önderliğinde Mısır’dan ayrılıp Sina yarımadasına geçmeleri ve Tevrat’ın indirilmesi konusunda kısaca bilgi verilmekte, Allah’ın Mûsâ ve Hârûn ile İsrâil kavmine büyük lutufları hatırlatılmaktadır (ayrıntılı bilgi için bk. Bakara 2/49-93; A‘râf 7/103-156). Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 548
 

وَلَقَدْ مَنَنَّا عَلٰى مُوسٰى وَهٰرُونَۚ

 

Fiil cümlesidir. وَ  istînâfiyyedir.  لَ  harfi, mahzuf kasemin cevabının başına gelen muvattiedir.  قَدْ  tahkik harfidir.  مَنَنَّا  kasemin cevap cümlesidir. 

مَنَنَّا  sükun üzere mebni mazi fiildir. Mütekellim zamiri  نَا  fail olarak mahallen merfûdur. 

عَلٰى مُوسٰى  car mecruru  مَنَنَّا  fiiline mütealliktir.  مُوسٰى  gayri munsarif olduğu için elif üzere mukadder fetha ile mecrurdur.

Gayri munsarif isimler: Kesra (esre) ve tenvini alamayan isimlerdir. Gayri munsarif isimler esre yerine fetha alırlar. Yani bu isimler ref halinde damme, nasb halinde fetha, cer halinde yine fetha alırlar.

Gayri munsarif “memnu’un mine’s-sarf (اَلْمَمْنُوعُ مِنَ الصَّرفِ)” da denir. Arapçada kullanılmakla birlikte arapça kökenli olmayan alem (özel) isimler (Yer, ülke, kişi adları vb. gibi isimler) de gayri munsariftir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)  

هٰرُونَ  kelimesi atıf harfi و ‘la makabline matuftur.

 

وَلَقَدْ مَنَنَّا عَلٰى مُوسٰى وَهٰرُونَۚ

 

وَ  istînâfiyyedir.  لَ  mahzuf kasemin cevabının başına gelen muvattiedir. Cümle, mahzuf kasemin cevabıdır. Kasem ve tahkik harfi  قَدْ ‘la tekid edilmiş müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber inkârî kelamdır. Kasem fiilinin hazfi îcâz-ı hazif sanatıdır. Mahzufla birlikte terkip, kasem üslubunda gayrı talebî inşâî isnaddır.

مَنَنَّا  fiili, azamet zamirine isnadla tazim edilmiştir.

مُوسٰى - هٰرُونَۚ  kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.

Bil ki, her ne kadar nimet vermenin birçok şekli var ise de, bu, menfaati celbetme ve zararı def etme şeklindeki iki çeşit nimete hasredilmiştir. Allah Teâlâ burada, bu iki kısımdan da bahsetmiştir. O halde, “Andolsun ki Biz Musa’ya da, Harun’a da nimetler verdik...” ifadesi, menfaat verme şekline; “Hem onları, hem kavimlerini büyük sıkıntıdan kurtardık” ifadesi de, zararı def etme çeşidine işarettir. (Fahreddin er-Râzî)

Bu kelam delalet ediyor ki, nesebin, hidayet ve dalalette tesiri yoktur ve bir insanın sonraki nesillerindeki zulüm, kendisine bir nakısa ve kusur getirmez. (Ebüssuûd)