Sâffât Sûresi 134. Ayet

اِذْ نَجَّيْنَاهُ وَاَهْلَـهُٓ اَجْمَع۪ينَۙ  ...

Hani biz onu ve geride kalanlar arasındaki yaşlı bir kadın (kâfir olan eşi) dışında bütün ailesini kurtarmıştık.  (134 - 135. Ayetler Meali)
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 إِذْ hani
2 نَجَّيْنَاهُ onu kurtarmıştık ن ج و
3 وَأَهْلَهُ ve ailesini ا ه ل
4 أَجْمَعِينَ hepsini ج م ع
 

Lût aleyhisselâm, Hz. İbrâhim’in yeğeni olup Ölüdeniz kıyısındaki Sodom ve Gomore’de (Ammûre) peygamber olarak görevlendirilmiştir. Halkı, onun uyarılarına rağmen sapkın inanç ve yaşayışlarından vazgeçmeyince büyük bir felâketle yok edilmişlerdir (bk. A‘râf 7/80-84; Hûd 11/77-83; Hicr 15/58-77).

Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 551
 

اِذْ نَجَّيْنَاهُ وَاَهْلَـهُٓ اَجْمَع۪ينَۙ

 

اِذْ  zaman zarfı  مُرْسَل۪ينَ ‘e mütealliktir. نَجَّيْنَا  ile başlayan fiil cümlesi muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.

(إِذْ) : Yalnız cümleye muzâf olan zaman zarfıdır.

a) (إِذْ) mef’ûlun fih, mef’ûlun bih, mef’ûlun leh olur.

b) (إِذْ) den sonra muzari fiil veya isim cümlesi gelirse gelecek zaman ifade eder.

c) (بَيْنَا) ve (بَيْنَمَا) dan sonra gelirse müfacee (sürpriz) harfi olur. Bu durumda zarf (zaman bildiren isim) değil harf olur.

d) Sükûn üzere mebnîdir. Burda mef’ûlun fih konumunda gelmiştir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

نَجَّيْنَا  sükun üzere mebni mazi fiildir. Mütekellim zamiri  نَا  fail olarak mahallen merfûdur. Muttasıl zamir  هُ  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur. 

اَهْلَـهُٓ  atıf harfi وَ ‘la  نَجَّيْنَاهُ ‘daki gaib zamire matuftur. Muttasıl zamir  هُٓ  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. 

اَجْمَع۪ينَۙ  kelimesi manevi tekiddir.  لُوطاً  ve  اَهْلَـ ‘deki zamiri tekid eder.

Tekid: Tabi olduğu kelimenin veya cümlenin manasını kuvvetlendiren, pekiştiren, manasındaki kapalılığı gideren ve aynı îrabı alan sözdür. Tekide, tevkid de denir. Tekid eden kelimeye veya cümleye tekid (müekkid- ٌمُؤَكِّد), tekid edilen kelime veya cümleye de müekked (مَؤَكَّدٌ) denir. Tekid, çoğunlukla muhatabın zihninde iyice yerleşmesi veya onun tereddütünü gidermek için yapılan vurguya denir. Tekid, lafzî ve manevi olmak üzere ikiye ayrılır.

Lafzî tekid: Harfin, fiilin, ismin hatta cümlenin tekrarı ile olur. Zamirler zamir ile tekid edilebilirler. Bu durumda sayı ve cinsiyet yönünden tekid müekkede uyar.

Manevi tekid: Manevi te’kit marifeyi tekit eder, belirli kelimelerle yapılır. Bu kelimeler: كُلُّ , اَجْمَعُونَ  , اَجْمَعِينَ dir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi) 

نَجَّيْنَا  fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil tef’il babındandır. Sülâsîsi  نجو ’dir.

Bu bab fiile çokluk (fiilin, failin veya mef‘ûlun çokluğu), bir tarafa yönelme, mef'ûlü herhangi bir vasfa nispet etmek, gidermek, bir terkibi kısaltmak, eylemin belli bir zaman diliminde meydana gelmesi, özneyi fiilin türediği şeye benzetmek, sayruret, isimden fiil türetmek, hazır olmak, bir şeyin aralıklarla tekrarlanması manalarını katar.

 

اِذْ نَجَّيْنَاهُ وَاَهْلَـهُٓ اَجْمَع۪ينَۙ

 

Ayet fasılla gelmiştir.  اِذْ  zaman zarfı, önceki ayetteki  مُرْسَل۪ينَ ‘e mütealliktir.

اِذْ ’in muzâfun ileyhi olan  نَجَّيْنَاهُ وَاَهْلَـهُٓ اَجْمَع۪ينَ  cümlesi, müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Manevi tekid lafzı  اَجْمَع۪ينَۙ ,  Lut’u ve  اَهْلَـهُٓ ’yu tekid etmiştir. 

Mazi fiil sebata, temekkün ve istikrara işaret eder. (Hâlidî, Vakafat, S.107)

Zaman ismi olan  اِذْ 'in masdara değil de fiil cümlesine muzâf olmasıyla bu vaktin tazimi anlaşılır. Fiil teceddüde ve şimdiki zamana delalet eder. (Âşûr, Hac/26)

نَجَّيْنَاهُ  fiili, azamet zamirine isnadla tazim edilmiştir.

Allah Teâlâ, Kur'an'da ne zaman kendisinden azamet zamiriyle bahsetse hemen öncesinde veya sonrasında vahdaniyetinin bilinmesi için kendisine ait tekil bir zamir gelir. (Fâdıl Sâlih Samerrâî, Beyânî Tefsîr Yolu, c. 2, s. 467) 

اَنْجَيَ  fiili  اِفعال  babından olup zorluktan ve sıkıntıdan kurtarma konusunda hızlı olunması gereken durumlarda kullanılır. Aynı kökten türeyen  نَجَّي  fiili ise  تفعيل  babındandır ve çoğunlukla kurtarma fiilinde bir müddet bekleme ve ona zaman tanımanın söz konusu olduğu yerlerde kullanılır. (Fâdıl Sâlih Sâmerrâî, Kur’an Kelimelerinin Sırlı Dünyası, s. 113) 

وَاَهْلَـهُٓ  kelimesi,  نَجَّيْنَاهُ  fiilinin mef’ûlune matuftur.