اِلَّا عَجُوزاً فِي الْغَابِر۪ينَ
Lût aleyhisselâm, Hz. İbrâhim’in yeğeni olup Ölüdeniz kıyısındaki Sodom ve Gomore’de (Ammûre) peygamber olarak görevlendirilmiştir. Halkı, onun uyarılarına rağmen sapkın inanç ve yaşayışlarından vazgeçmeyince büyük bir felâketle yok edilmişlerdir (bk. A‘râf 7/80-84; Hûd 11/77-83; Hicr 15/58-77).
Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 551اِلَّا عَجُوزاً فِي الْغَابِر۪ينَ
اِلَّا istisna edatıdır. عَجُوزاً müstesna olup fetha ile mansubdur. فِي الْغَابِر۪ينَ car mecruru عَجُوزاً ‘nin mahzuf sıfatına mütealliktir.
İstisna; bir nesneyi, kişiyi veya hükmü istisna edatlarından biriyle cümledeki hükmün dışında tutmaktır.İstisnanın 3 unsuru vardır:
1. İstisna edatı: Cümlede kullanılan edatlardır.
2. Müstesna: İstisna edatından sonra gelen kelimedir. İstisna edilen, hariç tutulan kelimedir.
3. Müstesna minh: İstisna edatından önce gelen kelimedir. Kendisinden bir şeyin hariç tutulduğu, genellikle çoğul olan bir kelimedir.
Müstesna istisna edatından hemen sonra gelen kelimedir. Ancak müstesna minh hemen önce gelen kelime olmayabilir. Müstesna mansubtur. Bununla birlikte istisna edatlarının türlerine göre farklı şekillerde îrablanabilir. Türkçeye “ama, ancak, -den başka, -sız, fakat, hariç, müstesna, yalnız, sadece” gibi kelimelerle tercüme edilir.İstisnanın kısımları 3’e ayrılır: 1. Muttasıl istisna 2. Munkatı’ istisna 3. Müferrağ istisna(Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
الْغَابِر۪ينَ kelimesi, sülasi mücerredi غبر olan fiilin ism-i failidir.
İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
اِلَّا عَجُوزاً فِي الْغَابِر۪ينَ
Ayet, önceki ayettekilerden istisna edileni bildirilmektedir. اِلَّا istisna edatı, عَجُوزاً müstesnadır. فِي الْغَابِر۪ينَۚ car mecruru, عَجُوزاً ’in mahzuf sıfatına mütealliktir.
عَجُوزاً ’deki tenvin tahkir içindir.
Bu kadın, onun hain karısıydı ve inkârcıydı. Lût'un şeriatına göre putperest kadınlarla evlenmek caizdi. Ayette yaşlı kadın, pek çok işlerden aciz kaldığından dolayı ”acûz" diye adlandırılmıştır. (Ruhul Beyan)