Sâffât Sûresi 159. Ayet

سُبْحَانَ اللّٰهِ عَمَّا يَصِفُونَۙ  ...

Allah, onların nitelendirdiği şeylerden uzaktır, yücedir.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 سُبْحَانَ (münezzehtir) yücedir س ب ح
2 اللَّهِ Allah
3 عَمَّا
4 يَصِفُونَ onların taktıkları sıfatlardan و ص ف
 

Müfessirlerin çoğu, “görülmez varlıklar” diye çevirdiğimiz 158. âyetteki cinne kelimesiyle meleklerin kastedildiğini, gözle görülemez oldukları için meleklerin böyle anıldığını belirtirler; bu kelimenin bütün gayri cismanî yaratılmışları kapsadığı da söylenmektedir (İbn Atıyye, IV, 488; Şevkânî, IV, 474). 158. âyet, Câhiliye döneminde bazı Arap topluluklarının Allah, cin, melek gibi metafizik varlıklar arasında akrabalık bağının bulunduğu yönünde bir inanca sahip olduklarını gösterir (bu yöndeki inançlara dair bazı örnekler için bk. Taberî, XXIII, 107-108). 159. âyette Allah Teâlâ bu tür saçma yakıştırmalardan tenzih edilmektedir. Aslında Mekke putperestlerinin Allah ile görülmez varlıklar arasında akrabalık ilişkisi kurmaları ve Allah’a evlât isnat etmeleri, ulûhiyyetle ilgili bâtıl inançların bir örneği olup –159. âyetin de işaret ettiği gibi– bu bağlamda, hangi dönemde ve kimler tarafından ileri sürülürse sürülsün, (Mecûsîlik’teki düalist tanrı inancı, Hıristiyanlık’taki teslîs inancı gibi) Allah’ın birliğine ve şanının yüceliğine yakışmayan her türlü inanç ve isnat dolaylı olarak reddedilmektedir. Nitekim Râzî, 158. âyetle ilgili farklı yorumları sıralarken şöyle bir görüşten de söz eder: “Zenâdikadan bir topluluk, Allah ile İblis’in kardeş olduğunu, Allah’ın iyilik ve cömertliği, İblis’in kötülük ve cimriliği temsil ettiğini söyler. 158. âyetin ‘Onlar Allah ile görülmez varlık türleri arasında da bir soy birliği yakıştırdılar’ meâlindeki kısmıyla bu anlayış kastedilmiştir. Bana göre âyet hakkındaki yorumların doğruya en yakın olanı budur. Söz konusu sapkın anlayış, Yezdan ve Ehrimen diye iki tanrı kabul eden Mecûsîler’in anlayışıdır” (XXVI, 168).

 

Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 556-5
 

   Vesafe وصف :

  وَصْفٌ bir şeyi niteliğiyle, niceliğiyle, durumuyla, biçimiyle ya da şekliyle, ve vasfıyla, özelliğiyle veya hususiyetiyle birlikte zikretmektir.

  Sıfat صِفَةٌ ise bir nesnenin üzerinde bulunduğu hal, şekil ve taşıdığı özelliklerdir. Bir vasıf gerçekte olabilir asılsız da.. (Müfredat) 

  Kuran’ı Kerim’de sülasi fiil ve isim formunda toplam 14 defa geçmiştir. (Mu'cemu-l Mufehres)

  Türkçede kullanılan şekilleri vasıf, sıfat, evsaf, mevsuf, tavsif ve Vasfi'dir. (Kuranı Anlayarak Okuma Rehberi) 

 

سُبْحَانَ اللّٰهِ عَمَّا يَصِفُونَۙ

 

سُبْحَان  mahzuf fiilin mef’ûlü mutlakı olup fetha ile mansubdur. Takdiri,  نسبّح (tesbih ederiz)’dur.  اللّٰهِ  lafza-i celâl muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur. 

مَا  müşterek ism-i mevsûl  عَنْ  harf-i ceriyle birlikte  سُبْحَانَ ’ye mütealliktir. İsm-i mevsûlun sılası  يَصِفُونَ ’dur. Îrabdan mahalli yoktur. 

يَصِفُونَ  fiili  نَ ’un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul  و ’ı fail olarak mahallen merfûdur.

 

سُبْحَانَ اللّٰهِ عَمَّا يَصِفُونَۙ

 

Ayet itiraziyye olarak fasılla gelmiştir.

İtiraz cümleleri parantez arası cümleler (cümle-i mu‘teriza) vasıtasıyla yapılan ıtnâbtır. Bir cümlenin öğeleri arasına veya anlamca ilgili iki cümle arasına anlamı pekiştirmek, güzelleştirmek veya tenzih, tazim, tenbih, dua gibi amaçlarla bir kelime, cümle yahut cümleler getirilerek ıtnâb sağlanır. Bu cümleler, genellikle öndeki kelime veya cümleyle bağlantılı olarak sırası ve yeri gelmişken hemen kaydedilmesi gerekli açıklayıcı notlar şeklinde gelir. (TDV İslam ansiklopedisi)

سُبْحَانَ اللّٰهِ  ifadesi, takdiri  نسبّح  (tesbih ederiz) olan fiilin mef’ûlü mutlakıdır. Fiilin hazfi, îcâz-ı hazif sanatıdır.

Bu takdire göre cümle, müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber talebî kelamdır.

مَا  müşterek ism-i mevsûlu,  عَنْ  harf-i ceriyle birlikte  سُبْحَانَ ’ye mütealliktir. Sılası olan يَصِفُونَ  cümlesi müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.

Muzari fiil sıygasında gelmesi hudûs, istimrar ve teceddüt ifade eder. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar. Muzari fiil gelerek yapılan amellerin zihinde canlanması sağlanmıştır.  

Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

Cümlede mütekellim Allah Teâlâ’dır. Dolayısıyla lafz-ı celâlde tecrîd sanatı vardır.

سُبْحَانَ اللّٰهِ  izafeti kısa yoldan izah ve muzâfın tazimi içindir. 

Allah, onların isnad ettikleri vasıflardan, çocuk edinmek ve hısımlıktan münezzehtir.  Yani Allah, kendisine yaraşır şekilde yüce olduğunu belirtmiş ya da söz konusu vasıflardan kendisini tenzih etmiştir.

Ayet-i kerime’de, onların ahmakça sözlerine ve yanlış ifadelerine şaşılmış ve hayret edilmiştir. (Rûhu’l Beyân)