Sâffât Sûresi 167. Ayet

وَاِنْ كَانُوا لَيَقُولُونَۙ  ...

Müşrikler şunu da söylüyorlardı: “Eğer yanımızda öncekilere verilen kitaplardan bir kitap olsaydı, elbette biz ihlâslı kullar olurduk.”  (167 - 169. Ayetler Meali)
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 وَإِنْ ve elbette
2 كَانُوا onlar ك و ن
3 لَيَقُولُونَ şöyle diyorlardı ق و ل
 

“Kitap” diye çevirdiğimiz 168. âyetteki zikirden maksat, Allah tarafından gönderilmiş uyarıcı, aydınlatıcı, yol gösterici metinlerdir. Öyle anlaşılıyor ki meleklerle ilgili telakkilerine yöneltilen eleştirilerde olduğu gibi Kur’an’ın yaptığı açıklamalarla inanç ve anlayışlarının ne kadar sakat olduğunun farkına varan, eleştiriler karşısında haklı ve geçerli cevaplar bulamayan putperestler, kendilerinin Tevrat, İncil gibi eskilere gelmiş olanlara benzer bir kitaba sahip olmamalarını mazeret olarak göstermişlerdir. Ancak bu iddialarıyla iyice çelişkiye düşüyorlardı. Zira kendilerine böyle bir kitabın âyetleri peş peşe geliyor, Hz. Peygamber bu âyetleri her gün onlara duyuruyor, bu âyetlerde “Allah’ın hâlis kulları” olmaları için gerekli bütün bilgiler, uyarılar yer alıyor ama onlar bu âyetleri inkâr ettikleri gibi peygamberi susturmak için mümkün olan her çareye başvuruyor, Kur’an’ın sesini boğmak için türlü tuzaklar kuruyorlardı (bk. Fussılet 41/26).

 

Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 559-560
 

وَاِنْ كَانُوا لَيَقُولُونَۙ

 

وَ  istînâfiyyedir.  اِنْ  tekid ifade eden muhaffefe  اَنَّ ’dir. İsmi olan şan zamiri mahzuftur. Takdiri;  أنه  şeklindedir.

كَانُوا nakıs mebni mazi fiildir. İsim cümlesinin önüne geldiğinde ismini ref haberini nasb eder.  كَانُوا ’nun ismi, cemi müzekker olan و  muttasıl zamirdir, mahallen merfûdur. 

لَ  harfi,  اِنْ ‘in muhaffefe  اِنَّ  olduğuna delalet eden lam-ı farikadır.  

يَقُولُونَۙ  fiili  كَانُوا ’nun haberi olarak mahallen mansubdur. يَقُولُونَۙ  fiili  ن ’un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ı fail olarak mahallen merfûdur.

 

وَاِنْ كَانُوا لَيَقُولُونَۙ

 

وَ , istînâfiyyedir.  اِنْ  harfi  اِنَّ ’den hafifletilmiş tekid harfidir. Takdiri  ه  olan isminin hazfi, îcâz-ı hazif sanatıdır.

Haberin başına gelen lam-ı farika ve  اِنْ  olmak üzere iki tekid unsuru taşıyan cümle, faide-i haber inkârî kelamdır.

اِنَّ ’nin haberi olan  كَانُوا لَيَقُولُونَۙ , nakıs fiil  كَان ’nin dahil olduğu sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi faide-i haber ibtidaî kelamdır. 

كَانُوا ’nin haberi olan  يَقُولُونَ  cümlesinin muzari fiil olarak gelmesi hükmü takviye, hudûs ve teceddüt ifade eder. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.

Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler.(Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi )

كَان ’nin haberinin muzari fiili olarak gelmesi, durumun yenilenerek tekrar ettiğine işaret eder. (Vakafat, s.103)

كَان ’in haberi muzari fiil olduğunda, genellikle devam edegelen maziye, âdet haline gelmiş, davranışlara delalet eder. (Vecih Uzunoğlu, Arap Dilinde  كَانَ ‘nin Fiili ve Kur’an’da Kullanımı, DEÜ İlahiyat Fak. Dergisi, Sayı 41)

كَان ’nin haberi isminin içine karışır ve adeta onun mahiyetinden bir cüz olur. (Muhammed Ebu Musa, Hâ-Mîm Sureleri Belâğî Tefsiri 5, Duhan s.124)

اِنْ harfi, ْ اِنَّ ’nin şeddesizi olup,  لَيَقُولُونَۙ ’nin başındaki  لَ  da, tekid edatı olan  اِنْ ’i, olumsuzluk edatı olan  اِنْ ’den ayırıp belirginleştiren bir edattır. Demek ki bunu ciddi ciddi söylüyorlardı; ama işlerinin önü ile sonu arasındaki farka bakın!..(Keşşâf)