Sâffât Sûresi 172. Ayet

اِنَّهُمْ لَهُمُ الْمَنْصُورُونَۖ  ...

“Onlara mutlaka yardım edilecektir.”
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 إِنَّهُمْ mutlaka onlar
2 لَهُمُ kendileri olacaktır
3 الْمَنْصُورُونَ zafere ulaştırılanlar ن ص ر
 

Kur’an, hakkın bâtılı yendiğini, bâtılın yenilgiye mahkûm olduğunu bildirir (İsrâ 17/81). Peygamberler inanç ve yaşayışta hakkın temsilcileri, hak yolunun davetçileridir. Şu halde zafer peygamberlerin ve onların temsil ettiği tevhid inancına, üstün ahlâka dayalı dinin olacak; “Allah’ın ordusu” yani peygamberler ve onların yolunu izleyenler, bâtıl ve dalâletin temsilcileri olan inkârcılara, putperestlere, hak ve adalet yolundan sapmışlara karşı galip geleceklerdir. Hayatın ârızî şartları veya inananların kendi kusurları yüzünden yahut Allah’ın bir imtihanı olarak zaman zaman aksi görülse de Allah’ın vaadi, dolayısıyla genel yasası budur. Allah, geçmişteki peygamberlere bunu müjdelemiştir ve bu müjde her dönem için geçerlidir; çünkü Râzî’nin deyimiyle, “Hayır dâimî, şer ârizîdir ve dâimî olan ârizî olandan daha güçlüdür” (XXVI, 172). Böylece bu âyetlerde Kur’an’ın birçok defa tekrarladığı ifadeyle, “inanıp iyi ve erdemli işler yapanlar”a inanç, güven, kararlılık ve iyimserlik telkin edilmektedir.

 

Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 561
 

اِنَّهُمْ لَهُمُ الْمَنْصُورُونَۖ

 

İsim cümlesidir.  اِنَّ  tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir. İsmini nasb haberini ref eder.  هُمْ  muttasıl zamir  اِنَّ ’nin ismi olarak mahallen mansubdur.  لَ  harfi  اِنَّ ’nin haberinin başına gelen lam-ı muzahlakadır. هُمُ الْمَنْصُورُونَ  cümlesi  اِنَّ ’nin haberi olarak mahallen merfûdur.  هُمُ  fasıl zamiridir. الْمَنْصُورُونَ  kelimesi  اِنَّ ’nin haberi olup  ref alameti  و ‘dır. Cemi müzekker salim kelimeler harfle îrablanır.

الْمَنْصُورُونَ  kelimesi, sülasi mücerredi نصر  olan fiilin ism-i mef’ûlüdür.

 

اِنَّهُمْ لَهُمُ الْمَنْصُورُونَۖ

 

Beyanî istînâf olarak fasılla gelen cümlenin fasıl sebebi şibh-i kemâl-i ittisâldir.

اِنَّ  ve lam-ı muzahlaka ile tekid edilmiş, sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır.

Yalnızca bir isim cümlesi bile devam ve sübut ifade ettiğinden bu ve benzeri cümleler,  اِنّ  isim cümlesi ve lam-ı muzahlaka sebebiyle üç katlı tekid ifade eden çok muhkem cümlelerdir.

İsim cümleleri sübut ifade eder. İsim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karinelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

اِنَّ ’nin haberi olan  لَهُمُ الْمَنْصُورُونَۖ , isim cümlesi formunda faide-i haber ibtidaî kelamdır. الْمَنْصُورُونَ  haberdir. Müsnedin  ال  takısıyla marife gelmesi, bu vasfın mübtedada kemâl derecede olduğunu ifade eder.

Aslında zamirler nahiv ilminden bilindiği gibi marife isimlerdendir. Ancak fasl zamiri isim değildir. Nahivciler arasında meşhur olduğu üzere harftir. Mübteda ile haberin arasına girdiği için “îrabdan mahalli olmayan fasl zamiri” olarak isimlendirilmiştir. Bu zamir, tekid ifade eder. Pekiştirme dışındaki bir faydası da ihtisas ifade etmesidir. Böylece kendisinden sonra gelen kelime de sıfat değil haber olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)