Sâffât Sûresi 175. Ayet

وَاَبْصِرْهُمْ فَسَوْفَ يُبْصِرُونَ  ...

Gözetle onları, yakında onlar da görecekler.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 وَأَبْصِرْهُمْ onları gözetle ب ص ر
2 فَسَوْفَ yakında
3 يُبْصِرُونَ göreceklerdir ب ص ر
 

Resûlullah’tan, inkârcıların inatçı, kaba davranışlarına, davetini şuursuzca reddetmelerine karşı sabırlı olması, bir süreye kadar onları kendi halleriyle baş başa bırakması istenmektedir. Bu “bir süre” hakkında “onlar ölünceye kadar, Bedir zaferine kadar, kıyamete kadar” gibi farklı açıklamalar yapılmışsa da (Taberî, XXIII, 115; İbn Atıyye, IV, 490) bunu belli bir zaman olarak görmeyip burada putperestlerin sapkınlık ve azgınlığının ilânihaye sürüp gitmeyeceğine, –önceki âyetlerde de belirtildiği üzere– sonlarının yakın olduğuna, günün birinde mutlaka putperestliğin sonunun geleceğine bir ima yapıldığı şeklinde düşünmek daha isabetli olur. “Hallerini gör onların; ileride kendileri de görecekler!” meâlindeki 175. âyet de inkârcılara yönelik olarak ileride başlarına yenilgi, ölüm, esirlik gibi nice hallerin geleceği şeklinde bir uyarı ve tehdit anlamı taşımakta; o zaman müminlerin sevineceğine, münkirlerin üzüleceğine işaret edilmektedir (Râzî, aynı yer; İbn Âşûr, XXIII, 196).

 

Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 561
 

وَاَبْصِرْهُمْ فَسَوْفَ يُبْصِرُونَ

 

وَ  atıf harfidir. Matuf ve matufun aleyhin hükümde ortak olduğunu belirtir. İkisi arasında tertip (sıra) olduğunu göstermez. Vav ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştirebilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

اَبْصِرْ  sükun üzere mebni emir fiildir. Faili müstetir olup takdiri  أنت ‘dir. Muttasıl zamir  هُمْ  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur. 

فَ  talebin cevabının başına gelen rabıta harfidir. سَوْفَ  gelecek zamana işaret eder. Alimler bu edatı tesvif -erteleme diye isimlendirmişlerdir. Vaat veya tehdit bulunan yani istenen veya hoşlanılmayan bir fiile delalet eden bir muzari fiilin  başına geldiklerinde tekid-vurgu olurlar.  

يُبْصِرُونَ  fiili  نَ ‘un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ı fail olarak mahallen merfûdur.

 

وَاَبْصِرْهُمْ فَسَوْفَ يُبْصِرُونَ

 

Atıf harfi وَ ‘la önceki ayetteki … فَتَوَلَّ عَنْهُمْ  cümlesine atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır. Emir üslubunda talebî inşâî isnaddır.

فَسَوْفَ يُبْصِرُونَ  cümlesi, takdiri …  إن تفعل (Yaparsan…) olan mahzuf şartın cevabıdır. Cümleye dahil olan  فَ , rabıtadır.  سَوْفَ  ile tekid edilmiş, müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber talebî kelamdır.

Mahzuf şart ve mezkûr cevap cümlelerinden müteşekkil terkip, şart üslubunda faide-i haber talebî kelamdır.

Tesvif harfi  سَوْفَ ’den murad tekiddir. Çünkü iki tesvif harfi de - قَدْ  harfinin mazi fiili tekidi gibi- müstakbel manayı tekid eder. Gelecekte muhakkak bileceklerini ifade eder. (Âşûr, Araf/123)

سَوْفَ  gelecek zamana işaret eder. Alimler bu edatı tesvif (erteleme) diye isimlendirmişlerdir. Vaat veya tehdit bulunan, yani istenen veya hoşlanılmayan bir fiile delalet eden bir muzari fiilin başına geldiklerinde tekid (vurgu) olurlar.

Muzari fiil hudûs, istimrar ve teceddüt ifade eder. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.

Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler.(Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

Onları gör, yani o zaman başlarına ne geldiğini gör. Gör emrinden maksat, bunun sanki önündeymiş gibi yakın olduğunu bildirmektir. Ileride görecekler senin için ne hükmettiğimizi, mesela destek, yardım ve ahirette sevap gibi. سَوْفَ  edatı tehdit içindir, uzaklık için değildir. (Beyzâvî)

Ayette geçen ve gelecek zamanı ifade eden  سَوْفَ  sözcüğü, bir şeyi uzak göstermek değil, burada sözü edilen kimselerin tövbe edip iman etmeleri için bir uyarı niteliği taşımaktadır. Çünkü sakıncalı görülen bir şeyi uzak göstermek, korkutmaya engel olan bir şey gibidir. ‘Görecekler’ anlamındaki bu ayet indiği zaman Mekkeli inkârcılar, aşırı bilgisizliklerinden dolayı aceleci bir tavırla alaylı bir şekilde: ”Bu azap ne zaman gerçekleşecek?" demişlerdir. (Ruhu’l Beyân)