اِنَّا زَيَّنَّا السَّمَٓاءَ الدُّنْيَا بِز۪ينَةٍۨ الْـكَوَاكِبِۙ
“Yakın sema”dan maksat, arzdan bakıldığında gözlenen gök yüzüdür. Burada gökyüzünün, özellikle ay ışığının olmadığı berrak gecelerde çıplak gözle izlenen, yıldızlarla donatılmış muhteşem güzelliği hatırlatılarak bunu yaratan gücün mükemmellik ve eşsizliğine dikkat çekilmektedir. Gökyüzünün bu estetik manzarası başka âyetlerde, “Biz, yakın semayı kandillerle donattık” şeklinde tasvir edilmektedir (Fussılet 41/12; Mülk 67/5).
Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 521اِنَّا زَيَّنَّا السَّمَٓاءَ الدُّنْيَا بِز۪ينَةٍۨ الْـكَوَاكِبِۙ
İsim cümlesidir. اِنَّ tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir. İsmini nasb haberini ref eder. نَّا mütekellim zamiri اِنَّ ’nin ismi olarak mahallen mansubdur. زَيَّنَّا السَّمَٓاءَ cümlesi اِنَّ ’nin haberi olarak mahallen merfûdur.
زَيَّنَّا sükun üzere mebni mazi fiildir. Mütekellim zamiri نَا fail olarak mahallen merfûdur. السَّمَٓاءَ mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur. الدُّنْيَا muzâfun ileyh olup elif üzere mukadder kesra ile mecrurdur.
بِز۪ينَةٍ car mecruru زَيَّنَّا fiiline mütealliktir. Muttasıl zamir ه۪ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
الْـكَوَاكِبِ kelimesi بِز۪ينَةٍ ‘den bedel veya atf-ı beyan olup mecrurdur.
Atf-ı beyan konusuna giren kelime grupları ve cümleler şunlardır:
1. İsm-i işaretten sonra gelen camid ismin (muşârun ileyhin) atf-ı beyan olarak gelmesi
2. اَيُّهَا ve اَيَّتُهَا ’dan sonra gelen camid ismin atf-ı beyan olarak gelmesi
3. Sıfattan sonra gelen mevsufun atf-ı beyan olarak gelmesi
4. Tefsir harfi اَنْ ’den sonra gelen kelime veya cümleler.(Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
زَيَّنَّا fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil tef’il babındandır. Sülâsîsi زين ’dir.
Bu bab fiile çokluk (fiilin, failin veya mef‘ûlun çokluğu), bir tarafa yönelme, mef'ûlü herhangi bir vasfa nispet etmek, gidermek, bir terkibi kısaltmak, eylemin belli bir zaman diliminde meydana gelmesi, özneyi fiilin türediği şeye benzetmek, sayruret, isimden fiil türetmek, hazır olmak, bir şeyin aralıklarla tekrarlanması manalarını katar.
اِنَّا زَيَّنَّا السَّمَٓاءَ الدُّنْيَا بِز۪ينَةٍۨ الْـكَوَاكِبِۙ
Ayet istînafiyye olarak fasılla gelmiştir. Fasıl sebebi şibh-i kemâl-i ittisâldir.
اِنَّ ile tekid edilmiş, sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır.
Yalnızca bir isim cümlesi bile devam ve sübut ifade ettiğinden, اِنَّ , isim cümlesi ve isnadın tekrarı olmak üzere birden fazla tekid içeren bu ve benzeri cümleler çok muhkem/sağlam cümlelerdir. (Elmalılı, Kadr/1)
İsim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karinelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
Müsnedin mazi fiil sıygasında gelmesi hükmü takviye, hudûs, sebat ve istikrar ifade etmiştir.
زَيَّنَّا fiili, azamet zamirine isnadla tazim edilmiştir.
Allah Teâlâ, Kur'an'da ne zaman kendisinden azamet zamiriyle bahsetse hemen öncesinde veya sonrasında vahdaniyetinin bilinmesi için kendisine ait tekil bir zamir gelir. (Fâdıl Sâlih Samerrâî, Beyânî Tefsîr Yolu, c. 2, s. 467)
السَّمَٓاءَ için sıfat olan الدُّنْيَا , mevsûfunun sahip olduğu bir özelliğe işaret etmek için yapılan tetmim ıtnâbı sanatıdır.
سَّمَٓاءَ denilince dünya seması anlaşıldığı halde dünya kelimesinin zikri konuya dikkat çekmek için yapılan itnabtır.
ز۪ينَةٍۨ ’deki tenvin kesret, nev ve tazim ifade eder. الْـكَوَاكِبِۙ kelimesi ز۪ينَةٍۨ ’den bedeldir. Bedel, kapalı bir ifadeyi açmak, açık olanı kuvvetlendirmek için yapılan ıtnâb sanatıdır.
السَّمَٓاءَ - كَوَاكِبِۙ - الدُّنْيَا kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır. ز۪ينَةٍۨ - زَيَّنَّا kelimeleri arasında cinas-ı iştikak ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatı vardır.
Önceki ayetteki رَبُّ ‘deki gaib zamirden bu ayette زَيَّنَّا ‘daki azamet zamirine geçişte güzel bir iltifat sanatı vardır.
En yakın, yani size en yakın olan demektir. ز۪ينَةٍۨ tıpkı nispet gibi bir masdar ve (ayrıca) kendisiyle süslenilen şeyin ismidir; tıpkı divitin kendisiyle buluştuğu şeye (aynı kalıpla) ألليقاة denmesi gibi. (bir süsle; yıldızlarla) ifadesi her iki ihtimali de barındırmaktadır. Eğer masdar manasını kastedersen, bu ya failine muzâf kılınması şeklinde olur ve (Yıldızların göğü süslemesiyle…) demek olur ki bunun aslı, بِز۪ينَةِ الكواكب (bir süsle; yıldızlarla) şeklindedir. Ya da mef‘ûlüne muzâf kılınması şeklinde olur ki bu da (Allah’ın yıldızları süslemesi ve güzelleştirmesiyle…) demek olur; çünkü yıldızlar bizzat güzel olmaları sebebiyle göğü süslemiş olmaktadır ki, bunun aslı da بِز۪ينَةِ الكواكب (yıldızları süslemesiyle) şeklindedir. Bu; Ebu Bekr (b. Şu‘be), A‘meş ve İbn Vessâb’ın kıraatidir.
Şayet isim manasını kastedersen, bu takdirde izafetin iki yorumu vardır:
الكواكب kelimesi ز۪ينَةِ ’in açıklaması olarak vaki olmuştur -çünkü ز۪ينَةِ ‘nin yıldızlar hakkında mı süsleyecek başka şeyler hakkında mı kullanıldığı belirsizdir-
Ya da yıldızların kendisiyle süslendiği şey (ışık) kastedilmiştir.Nitekim yıldızlarla süsledik ifadesini İbn Abbas’ın yıldızların ışığıyla (süsledik) anlamında yorumladığı rivayet edilmiştir. Bununla Ülker/Süreyya, Büyükayı, İkizler gibi yıldız şekillerinin, yıldızların doğuş yerlerinin ve seyir alanlarının kastedilmiş olması da caizdir. İşbu mana esas alınarak bedel kılınmak üzere, ز۪ينَةِ ’in tenvini ve كواكب ’in kesresiyle بِز۪ينَةٍۨ الْـكَوَاكِبِ (bir süsle; yıldızlarla) şeklinde de okunmuştur. ز۪ينَةِ ’in mahallinden bedel olmak üzere الكواكب şeklinde mansūb olması da caizdir. (Keşşâf)
اِنَّا زَيَّنَّا السَّمَٓاءَ الدُّنْيَا بِز۪ينَةٍۨ الْـكَوَاكِبِ Gerçekten biz dünya göğünü süsledik” size en yakın göğü "bir süsle, yıldızlarla” bir süs ile ki, o da yıldızlardır, ز۪ينَةٍۨ kelimesinin الْـكَوَاكِبِ ‘e izafesi beyan içindir. (Beyzâvî)