رُدُّوهَا عَلَيَّۜ فَطَفِقَ مَسْحاً بِالسُّوقِ وَالْاَعْنَاقِ
Tefsirlerde bu âyetlere, bizim tercih ettiğimizden oldukça farklı bir anlam daha verilmektedir. Buna göre söz konusu âyetlerin meâli şöyledir: Bir gün akşama doğru alımlı, soylu koşu atları Süleyman’ın önüne getirilmişti. Süleyman, “Ben mal sevgisini rabbimi anmaya tercih ettim (Mal sevgisi bana rabbimi anmayı, ikindi namazını kılmayı unutturdu)!” dedi. Artık güneş perdesinin arkasına çekilip gözden kaybolmuştu. Süleyman “Atları bana geri getirin” dedi; getirilince de (günah işlemesine sebep oldukları için) bacaklarını ve boyunlarını bir bir kestirmeye başladı.
Tefsirlerde her iki meâl istikametinde de yorumlar yer almaktadır. Ancak biz, bu ikinci meâli isabetli görmüyoruz. Çünkü öncelikle bir peygamberin, Allah’ı unutacak kadar kendisini mal sevgisine kaptırması, ayrıca çok sayıda (bazı rivayetlerde yirmi bin) atı katliamdan geçirecek kadar insafsız, kendi hatasının bedelini mâsum hayvanlara ödetecek kadar adaletten uzak olması mümkün değildir. Bu anlayışa bakılırsa Hz. Süleyman kendisini atların sevgisine kaptırmışken güneş batmış, ikindi namazının vakti geçmişti. Öncelikle âyette güneş kelimesi geçmiyor; atlardan söz edilirken mecazi bir ifadeyle onun / onların gözden kaybolduğu bildiriliyor (Burada “gözden kaybolma” anlamındaki “tevâret” fiilinin gizli öznesi tekil de çoğul da olabilir). Gözden kaybolanın atlar olması sözün akışına daha uygun düşmektedir.
Öyle anlaşılıyor ki Süleyman’ın peygamber kişiliğiyle bağdaşmayan, bu sebeple de bizim tercih etmediğimiz yorumun aslı İsrâiliyat kaynaklıdır. Ayrıca hikayeye ikindi namazı gibi bazı İslâmî unsurlar da katılmıştır. Yahudi geleneğinde babası Dâvûd gibi Süleyman da bir kral olarak telakki edildiği için ona peygamberlikle bağdaştırılması imkânsız bu tür kötü isnatlarda bulunulmuş olabilir (bazı örnekler için bk. Kitâb-ı Mukaddes, I. Krallar, 11/1-10). İslâm inancında Dâvûd gibi Süleyman da peygamber olduğundan, peygamberler hakkında son derece yüceltici ifadeler kullanan Kur’an’da Süleyman’ın Allah’ı unutacak kadar mal tutkunu, zalim ve insafsız biri olarak tanıtılması mümkün değildir. Nitekim Kitâb-ı Mukaddes’in anılan bölümünde Hz. Süleyman’ın âhir ömründe ecnebi asıllı eşlerinin telkiniyle tek tanrı inancından saptığı, putlara taptığı bildirilirken Kur’an-ı Kerîm’de bu iddialar, “şeytanların uydurmaları” olarak nitelenmekte ve Süleyman hakkında böyle bir inancı benimseyen yahudiler eleştirilmektedir (Bakara 2/102).
Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 580-581
Meseha مسح :
مَسْحٌ eli bir şey üzerinde gezdirmek ve ondaki izi silip yok etmektir. Bazen bu iki anlamdan biri kastedilerekte kullanılabilir.
مَسْحٌ sözcüğü şer'i dilde (fıkıh literatüründe) suyu azaların üzerinde gezdirmektir.
Deccal 'in Mesih مَسِيحٌ diye adlandırılmasının nedeni yüzünün iki yanından birinin düz olmasıdır.
Hz. İsa'nın Mesih olarak adlandırılmasına gelince; bazıları yeryüzünde devamlı dolaşması, bazıları da vücudunda bir hastalık bulunan kişiyi eliyle sıvazladığında iyileşmesidir. (Müfredat)
Kuran’ı Kerim’de sülasi fiil ve iki farklı isim formunda olmak üzere toplam 15 defa geçmiştir. (Mu'cemu-l Mufehres)
Türkçede kullanılan şekilleri mesh etmek, Mesih, timsah ve masaj (Arapçadan diğer dillere geçmiştir)dır. (Kuranı Anlayarak Okuma Rehberi)
رُدُّوهَا عَلَيَّۜ
Fiil cümlesidir. رُدُّو fiili نَ ‘un hazfıyla mebni emir fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ı fail olarak mahallen merfûdur. Muttasıl zamir هَا mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.
عَلَيَّ car mecruru رُدُّو fiiline mütealliktir.
فَطَفِقَ مَسْحاً بِالسُّوقِ وَالْاَعْنَاقِ
Fiil cümlesidir. فَ atıf harfidir. طَفِقَ fetha üzere mebni mazi fiildir. Şuru(başlama) fiillerindendir. İsmi müstetir olup takdiri هو ‘dir.
Şurû (Başlama) Fiilleri: Bir işin başladığını ifade ederler. Türkçe’ye ‘başladı’ şeklinde tercüme edilirler. Yalnız mazi olarak kullanılır ve haberlerinin başında اَنْ bulunmaz. Bu fiillerden sadece طَفِقَ fiili Kur’an’da başlama manasında kullanılmıştır. Diğer fiiller Kur’an’da geçmekle beraber başlama fiili manasında kullanımına rastlanamamıştır. اَنْشَاَ جَعَلَ – اَخَذَ fiillerinin başlama fiili anlamında kullanılmaları nadir de olsa hadislerde bulunmaktadır. Ancak Kur’an’da bulunmamaktadır. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
مَسْحاً cümlesi طَفِقَ ‘nın haberi olup mahallen mansubdur. مَسْحاً mahzuf fiilin mef’ûlün mutlakıdır. Takdiri, يمسحها مسحا (Meshederek onlara dokunuyor) şeklindedir.
Mef’ûlu mutlak: Fiil ile aynı kökten gelen masdardır. Mef’ûlu mutlak harf-i cer almaz. Harf-i cer alırsa hal olur. Mef’ûlu mutlak cümle olmaz. Mef’ûlu mutlak üçe ayrılır:
1. Tekid (Kuvvetlendirmek) İçin: Fiilin manasını kuvvetlendirir. Masdar olur. Daima müfreddir. Fiilinden sonra gelir. Türkçeye “muhakkak, şüphesiz, gerçekten, çok, iyice, öyle ki” diye tercüme edilir.
2. Nev’ini (Çeşidini) Belirtmek İçin: Fiilin nasıl meydana geldiğini ve nev’ini bildirir. Nev’ini bildiren mef’ûlu mutlak umumiyetle sıfat veya izafet terkibi halinde gelir. Tesniye ve cemi de olabilir. Fiilinin önüne geçebilir. Türkçeye “gibi, şeklinde, aynen, tıpkı, tam” diye tercüme edilir.
3. Adedini (Sayısını) Belirtmek İçin: Failin yaptığı işin sayısını belirtir. Adedini belirten mef’ûlu mutlak فَعْلَةً vezninden gelen bina-ı (masdar-ı) merreden yapılır.
مَرَّةً kelimesi de mef’ûlu mutlak olur. Fiilinin önüne geçebilir. Türkçeye “kere, defa” diye tercüme edilir. Burada tekid için gelmiştir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
بِالسُّوقِ car mecruru mahzuf يمسح fiiline mütealliktir. الْاَعْنَاقِ atıf harfi و ‘la makabline matuftur.رُدُّوهَا عَلَيَّۜ
İstînâf cümlesidir. Fasıl sebebi şibh-i kemâl-i ittisâldir. Mekulü’l-kavlin devamı olan ayet fasılla gelmiştir. İlk cümle emir üslubunda talebî inşâî isnaddır.
Şayet رُدُّوهَا عَلَيَّۜ [tekrar getirin şunları bana] sözü ne ile ilişkilidir?” dersen şöyle derim: Hazf edilmiş bir fiille ilişkilidir ve takdiri قال ردوها عليها (Dedi ki: tekrar getirin şunları bana.) şeklindedir. Burada hem soru hem de cevabı gizlenmiştir; adeta biri; (Peki, Süleyman ne dedi?) diye sormuştur. Çünkü bağlam, böyle bir sorunun varlığını açıkça gerekli kılmaktadır. Zira Allah’ın peygamberlerinden biri, namaz vaktini geçirecek kadar dünya işleriyle meşgul olmuştur. (Keşşâf)
فَطَفِقَ مَسْحاً بِالسُّوقِ وَالْاَعْنَاقِ
Takdiri فردّوها (Onları getirdiler.) olan mukadder istînâfa فَ ile atfedilen cümle, nakıs fiil طَفِقَ ‘nın dahil olduğu isim cümlesi faide-i haber inkârî kelamdır.
Cümlede îcâz-ı hazif sanatı vardır. فَطَفِقَ ‘nın takdiri يمسحها olan haberi, mahzuftur. مَسْحاً , bu mahzuf fiilin mef’ûlü mutlakıdır.
بِالسُّوقِ car mecruru, mukadder fiil يمسحها ‘ya mütealliktir.
طَفِقَ fiili başlama (şurû) fiillerindendir. كان ve benzerleri gibi isim ve haberin başına dahil olur. Başlama fiilleri, devamlı أنْ ’siz gelen, bununla beraber masdar anlamı verilen muzari fiil cümleleridir. (Arap Dilinde Edatlar/Hasan Akdağ)
فَطَفِقَ مَسْحاً cümlesi, “dokunmaya, yani bacak ve boyunlarına kılıçla dokunmaya, yani onları kesmeye başladı” demektir. Nitekim; bir kimse diğerinin boynunu kestiğinde “onun başına/tepesine dokundu” ve ciltçi kılıçla/bıçakla kitabın uçlarını kestiğinde “ciltçi kitaba dokundu” ifadeleri kullanılır. (Keşşâf)
Ebu Ubeyde’ye göre فَطَفِقَ مَسْحاً , mecazdır ve dövmek-vurmak anlamına gelmektedir. Zemahşerî ve Ebu’l-Berakât en-Nesefî’ye göre, sıvazlamaya başladı - durdu” yani ayaklarını ve boyunlarını kılıçla kesmeye durdu anlamına gelmektedir. Bir kişi birinin boynunu vurduğunda مَسْح عَلَيْ denir. Beyzâvî bu görüşlere katılmakla birlikte zayıf görüş olarak bu ayetteki فَطَفِقَ مَسْحاً ifadesinin (asıl anlamında) (eliyle bacaklarını ve boyunlarını sıvazlamaya başladı) anlamında olabileceğini de zikretmektedir.
مَسْح kelimesinin hakiki anlamı, matlık, su, toz vb. üzerinde kalmasını istemediğimiz şeyleri izale etmek – gidermek için bir şeyin üzerini elle silmektir. Bu elle, bir bez veya elbiseyle yapılabilir. مَسْح , mecazî olarak kılıçla vurmak anlamında kullanılabilmektedir.
فَطَفِقَ مَسْحاً بِالسُّوقِ وَالْاَعْنَاقِ ayetinde kinaye vardır. Cenab-ı Allah, bacakları ve boyunları meshi kesmekten kinaye olarak ifade etmektedir. Bu belîğ bir kinayedir. (Süleyman Recep Çıbıklı, Söz Sanatları Açısından Meal Problemleri)