Zuhruf Sûresi 44. Ayet

وَاِنَّهُ لَذِكْرٌ لَكَ وَلِقَوْمِكَۚ وَسَوْفَ تُسْـَٔلُونَ  ...

Şüphesiz bu Kur’an, sana ve kavmine bir öğüt ve bir şereftir, ondan hesaba çekileceksiniz.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 وَإِنَّهُ şüphesiz O (Kur’an)
2 لَذِكْرٌ bir Zikir’dir ذ ك ر
3 لَكَ sana
4 وَلِقَوْمِكَ ve kavmine ق و م
5 وَسَوْفَ ve yakında
6 تُسْأَلُونَ sorulacaksınız س ا ل
 

Şartlanmışlık sebebiyle doğruyu dinleme, görme ve doğru dü­şün­me kabiliyetlerini kaybetmiş kimselere laf anlatmak imkânsız gibidir. Bu gerçekten hareketle Hz. Peygamber’in ve onun tebliğ sünnetini yerine getiren ümmetin, “Neden bizi dinlemiyor ve anlamıyorlar?” veya “Bunca zulme ve sapkın inançlarda ısrara rağmen niçin bunlara hak ettikleri ceza verilmiyor?” sorularıyla bunalmamaları, aksine sabretmeleri, işi Allah’a bırakmaları gerekmektedir. Allah, Hz. Peygamber’e müşriklerin âkıbetini gösterse de (nitekim bir kısmını Medine döneminde göstermiştir) göstermese de gerekeni yapacak, herkese hak ettiğini verecektir; çünkü O’nun kudreti karşısında duracak bir güç yoktur.

 

Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 777
 

وَاِنَّهُ لَذِكْرٌ لَكَ وَلِقَوْمِكَۚ

 

وَ  atıf harfidir.  اِنَّ  tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir. İsmini nasb haberini ref eder.  هُ  muttasıl zamiri  اِنَّ ’nin ismi olarak mahallen mansubdur. 

لَ  harfi  اِنَّ ’nin haberinin başına gelen lam-ı muzahlakadır. 

ذِكْرٌ  kelimesi  اِنَّ ’nin haberi olup lafzen merfûdur. لَكَ  car mecruru ذِكْرٌ ‘a mütealliktir. لِقَوْمِكَ  atıf harfi و ‘la makabline matuftur. Muttasıl zamir  كَ  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. 


 وَسَوْفَ تُسْـَٔلُونَ

 

وَ  ta’liliyyedir.  سَوْفَ  gelecek zamana işaret eder. Alimler bu edatı tesvif-erteleme diye isimlendirmişlerdir. Vaat veya tehdit bulunan yani istenen veya hoşlanılmayan bir fiile delalet eden bir muzari fiilin  başına geldiklerinde tekid-vurgu olurlar.

تُسْـَٔلُونَ  fiili  نَ ’un sübutuyla merfû, meçhul muzari fiildir.  Zamir olan çoğul  و ’ı naib-i faili olup mahallen merfûdur.

 

وَاِنَّهُ لَذِكْرٌ لَكَ وَلِقَوْمِكَۚ

 

Ayet atıf harfi  وَ  ile ta’liliyye cümlesine atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır. Cümleler arasında manen ve lafzen mutabakat mevcuttur.

اِنَّ  ve lam-ı muzahlaka ile tekid edilmiş sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır.

Yalnızca bir isim cümlesi bile devam ve sübut ifade ettiğinden  اِنَّ , isim cümlesi ve lam-ı muzahlaka  olmak üzere üç tekid içeren  bu ve benzeri cümleler çok muhkem cümlelerdir.

İsim cümleleri sübut ifade eder. İsim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa, asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karinelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)  

ذِكْرٌ  kelimesi  اِنَّ ’nin haberidir.  لَكَ  car mecruru ذِكْرٌ ’e mütealliktir.  قَوْمِكَ  kelimesi, لَكَ ‘ye matuftur.

ذِكْرٌ  lafzı, akılla yapılan zikri de lisanla yapılan zikri de içerir. Akılla yapılan zikirde, unutulan şeylerin hatırlanmasına benzetme yapılmıştır. Lisanla yapılan zikrin manası da; ‘’Hem sana hem kavmine bir şeref kazandırmasıdır”. (Âşûr)

Müfessirlerin çoğu buradaki  ذِكْرٌ  kelimesini “şeref” olarak yorumlamıştır. Çünkü zikir, şerefin lazımıdır veya şereften kaynaklanır. Kim insanlar arasında şerefli olursa, insanlar arasında onun zikri yürür, devam eder. Bu, mecaz-ı mürseldir. (Muhammed Ebu Musa, Hâ-Mîm Sureleri Belâgî Tefsiri, C. 4, s.204) 

Cenâb-ı Hak, dinî menfaatler hususunda dine sarılmanın tesirini beyan edince, dünyevî menfaatler hususunda bunun tesirini de anlatarak, "Şüphesiz o Kur'ân, senin için de kavmin için de bir zikirdir" yani "Bu, hem senin için, hem de, "Allah'ın bu büyük kitabı indirdiği kişi, falan soy ve kabiledendir" denileceği için, kavmin için büyük bir şereftir" buyurmuştur. Bil ki bu ayet, insanın mutlaka güzel övgü ve iyi nam bırakmaya rağbet göstermesi gerektiğine delâlet eder. Eğer iyi nâm, teşvik edilen bir husus olmasaydı, Cenâb-ı Hak, "Şüphesiz bu Kur'ân, senin için de kavmin için de bir zikirdir (şereftir)" demek suretiyle, bunu Hz  Muhammed (sav)'e bir nimet olarak zikretmezdi; Hz İbrahim (as) de, "Benden sonraki insanlar arasında, benim için güzel bir nâm bırak" (Şuara, 84) diye duâ ederek bunu istemezdi. Bir de güzel nâm, şerefle geçirilmiş bir hayatın yerini tutar, hatta böylesi bir hayattan daha üstündür. Çünkü hayatın tesiri, ancak o insanın bulunduğu yerde olur. Ama güzel nâmın iz ve tesirleri, her yerde ve her zamanda görülür. (Fahreddin er-Râzî, Âşûr)


وَسَوْفَ تُسْـَٔلُونَ

 

Cümle itiraziyyedir.  سَوْفَ  ile tekid edilmiş, müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber talebî kelamdır.

سَوْفَ  gelecek zamana işaret eder. Alimler bu edatı tesvif (erteleme) diye isimlendirmişlerdir. Vaat veya tehdit bulunan, yani istenen veya hoşlanılmayan bir fiile delalet eden bir muzari fiilin başına geldiklerinde tekid (vurgu) olurlar.

Tesvif harfi  سَوْفَ ’den murad tekiddir. Çünkü iki tesvif harfi de - قَدْ  harfinin mazi fiili tekidi gibi- müstakbel manayı tekid eder. Gelecekte muhakkak bileceklerini ifade eder. Şu an için bilene gelince, bunun gerçek olduğuna güveninden kinayedir. Onlar batıldadır. (Âşûr, Araf/123)

Muzari fiil hudûs, istimrar ve teceddüt ifade eder. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.

Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

تُسْـَٔلُونَ  fiili meçhul bina edilmiştir. Meçhul bina edilen fiillerde mef’ûle dikkat çekme kastı vardır. Çünkü malum bina edildiğinde mef’ûl olan kelime meçhul binada naib-i fail olur.

Meçhul bina, naib-i failin bu fiilde bir dahli olmadığına da işaret eder. (Dr. Adil Ahmet Sâbir er-Ruveynî, Teemmülat fi Sûret-i İbrahim, s. 127)

Kuran-ı Kerim’de tehdit, uyarı ve korkutma manası olan fiiller genellikle meçhul sıyga ile gelir. 

"Yakında" bu nimete karşı şükredip etmediğinize dair "sorguya çekileceksiniz." demektir. Bu açıklamayı Mukâtil ve el-Ferrâ yapmıştır. İbn Cüreyc de şöyle demiştir: Sen de, seninle birlikte olanlar da sana verdiklerimizden dolayı sorguya çekileceksiniz. Bu hususta yaptığınız amellerden size soru sorulacaktır, diye de açıklanmıştır. (Kurtubî)

Müminlere sorulması, mükellef tutuldukları amellerinin miktarına göre olması, yüz çevirenler için de tehdit ve azarlama içindir. (Âşûr)