Zuhruf Sûresi 47. Ayet

فَلَمَّا جَٓاءَهُمْ بِاٰيَاتِنَٓا اِذَا هُمْ مِنْهَا يَضْحَكُونَ  ...

(Mûsâ) mucizelerimizi kendilerine getirince, bir de bakmışsın, o mucizelere gülüyorlar!
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 فَلَمَّا ne zaman ki
2 جَاءَهُمْ onlara gelince ج ي ا
3 بِايَاتِنَا ayetlerimizle ا ي ي
4 إِذَا hemen
5 هُمْ onlar
6 مِنْهَا onlarla
7 يَضْحَكُونَ (alay edip) gülmeğe başladılar ض ح ك
 

Hz. Peygamber’in daveti ve tevhid mücadelesi anlatılırken yeri geldikçe geçmiş tecrübelere temas edilmektedir. Buradaki örnek Hz. Mûsâ ile Mısır’ın tanrı kralı Firavun ve tebaası arasında geçen olaylar, tartışmalar ve alınan ibretlik sonuçlardır.

Bu âyetlerde iki nokta dikkat çekmektedir: 1. İnkârcıların bilinçlerinin derinliklerinde bir Allah inancı vardır, çeşitli telkinler ve dünyanın çekici menfaatleri bu temel duyguyu köreltmiş veya üstünü küllerle örtmüştür. Allah yine rahmetinin eseri olarak inkârcıları bazı felâketlerle uyarınca bu temel duygu ve inanç açığa çıkmakta, ona sığınılmakta, sıkıntı geçince yine inkâra dönülmektedir. 2. Tevhid inancı bütün peygamberlerin ortak tebliğleri ve inanç ilkeleridir. Kendilerine kitap gönderilmiş topluluklara sorulduğunda veya eski kitapların kalıntıları okunduğunda anlaşılmaktadır ki, Allah hiçbir zaman kendisi dışında bir varlığa kulluk edilmesine izin vermemiştir. Hz. Mûsâ’nın mücadelesi de bunun bir kanıtıdır.

54. âyette “halkının aklını çeldi” şeklinde çevirdiğimiz cümle, yöneten ve yönetilen ilişkisi bakımından çok önemlidir. Kelimenin aslı, Türkçe’de de kullanılan istihfâf kökündendir. Bu kelime Arapça’da “acele ettirdi, aldattı, bilgisizliklerinden yararlandı, onları bilgisizlikleri ve güçsüzlükleri yüzünden hafife aldı, istediği gibi yönlendirdi” mânalarını ifade etmektedir. Totaliter yönetimlerde yöneticilerin istemediği şey, halkın bilgilenmesi, doğruyu öğrenmesi, örgütlenerek hakkını talep edecek kadar güçlenmesidir. Firavun da aynı yola başvurmuş, Hz. Mûsâ’nın gerçeğe ve tevhide yönelik davetini sabote etmiş, halkın sağlıklı düşünmesini engellemiş, geleneklerden ve gözler önündeki alâyişten yararlanarak toplumu âdeta büyülemiş ve saltanatını devam ettirmenin yolunu bulmuştur. Ancak, şairin dediği gibi, “Ol saltanatın yeller eser şimdi yerinde!”

 

فَلَمَّا جَٓاءَهُمْ بِاٰيَاتِنَٓا اِذَا هُمْ مِنْهَا يَضْحَكُونَ

 

فَ  harfidir.  لَمَّٓا  kelimesi  حين (...dığı zaman) manasında şart anlamı taşıyan zaman zarfıdır. Cümleye muzâf olur.

لَمَّا : Cümleye muzâf olan zarflardandır. Kendisinden sonra gelen muzâfun ileyh cümlesi aynı zamanda şart cümlesidir.

a) (لَمَّا) muzari fiilden önce gelirse, muzari fiili cezm eden harf olur. 

b) (لَمَّا) ‘ya aynı zamanda cezmetmeyen şart edatı da denir.

c) Bazen mana bakımından cevap olan cümleden sonra da gelebilir. 

d) Sükûn üzere mebnîdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)  

جَٓاءَهُمْ  ile başlayan fiil cümlesi muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.

جَٓاءَهُمْ  fetha üzere mebni mazi fiildir.  Faili müstetir olup takdiri هو ‘dir. Muttasıl zamir  هُمُ  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.

بِاٰيَاتِنَٓا  car mecruru mahzuf hale mütealliktir.  Mütekellim zamiri  نَا  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. 

اِذَا  müfacee harfidir.  اِذَا  isim cümlesinin önüne geldiğinde ‘birdenbire, ansızın’ manasında müfacee harfi olur.  هُمْ مِنْهَا يَضْحَكُونَ  cevap cümlesidir. Munfasıl zamir  هُمْ  mübteda olarak mahallen merfûdur. 

مِنْهَا  car mecruru  يَضْحَكُونَ  fiiline mütealliktir.  يَضْحَكُونَ  fiili mübtedanın haberi olarak mahallen merfûdur.  يَضْحَكُونَ  fiili  نَ ’un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan و ’ı fail olarak mahallen merfûdur.

 

فَلَمَّا جَٓاءَهُمْ بِاٰيَاتِنَٓا اِذَا هُمْ مِنْهَا يَضْحَكُونَ

 

فَ , atıf harfidir.  لَمَّا  kelimesi  حين (...dığı zaman) manasında şart anlamı da taşıyan zaman zarfıdır. 

Haynûne manasındaki  لَمَّا  aslında şartının bilindiği durumlarda gelir ve şartla cevap arasındaki kuvvetli irtibatı ve tertipteki sürati ifade eder. (Muhammed Ebu Musa, Hâ-Mîm Sureleri Belâgî Tefsiri, Ahkâf/29, s. 424)

لَمَّا ; muzarinin başında cezm, kalb ve nefî harfi, mazinin başında ise zaman zarfıdır. 

لَمَّا ; maziden önce vakta ki,...dığı zaman, manalarına gelen, cezmetmeyen, şart manalı zaman zarfıdır. Şart fiili de, cevap fiili de mazi veya mazi manalı olmalıdır. (Meral Çörtü, Cümle Kuruluşu ve Tercüme Tekniği)

Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelam olan  جَٓاءَهُمْ بِاٰيَاتِنَٓا  şart cümlesi, cevap cümlesine müteallık olan  لَمَّا ’nın muzâfun ileyhidir. 

Veciz ifade kastına matuf  بِاٰيَاتِنَٓا  izafetinde, Allah Teâlâ’ya ait zamire muzâf olan  اٰيَاتِ , tazim ve şeref kazanmıştır.  

فَ  karinesi olmadan gelen cevap cümlesi  اِذَا هُمْ مِنْهَا يَضْحَكُونَ , sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber ibtidaî kelamdır. 

اِذَا ; müfacee harfidir. Aniden olan beklenmedik durumları ifade eder. Özellikle  فَ  ile birlikte kullanıldığı zaman cümleye, “ansızın, bir de bakarsın ki hayret verici bir durum” anlamları katar. Yani insanın kendisine yapılan iyiliğe karşılık böyle yapması beklenmez ve bu iş aniden olmuştur, demektir. 

هُمْ  mübteda,  يَضْحَكُونَ  haberdir. Cümlede takdim-tehir sanatı vardır. Car mecrur  مِنْهَا , ihtimam için, amili olan  يَضْحَكُونَ ‘e takdim edilmiştir.

Müsnedin muzari fiil olarak gelmesi hükmü takviye, hudûs ve teceddüt ifade eder. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.

Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

Allah Teâlâ bu ayet-i kerime’de Resulullah’ı teselli etmekte, ilk yalanlanan peygamberin kendisi olmadığını bildirmekte ve Resulullah’ı azimet sahibi olan peygamberler gibi, kâfirlerin eziyetlerine karşı sabretmeye davet etmektedir. (Taberî)