Duhân Sûresi 46. Ayet

كَغَلْيِ الْحَم۪يمِ  ...

O, maden eriyiği gibidir. Kaynar suyun kaynaması gibi karınlarda kaynar.  (45 - 46. Ayetler Meali)
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 كَغَلْيِ kaynaması gibi غ ل ي
2 الْحَمِيمِ sıcak suyun ح م م
 

Dünyanın fâni, insanların ölümlü oldukları açıklanınca yeniden dirilişi takip edecek zaman içinde nelerin olacağı, insanların dünyada yapıp ettiklerine göre ebedî hayatta nelerle karşılaşacakları, kötüleri bekleyen cehennemin nasıl bir yer olduğu, oraya girenlerin çekecekleri ceza; iyiler için hazırlanmış olan cennetin tasviri, buraya girme bahtiyarlığına erecek olanların nâil olacakları çeşitli nimetler, insanların dünyadaki idrakleri, hayalleri, arzuları ve korkularından yola çıkılarak, bu kavramlarla anlatılmaktadır.

“Yargı günü”nden maksat kıyameti takip edecek olan sorgulama ve yargılamanın yapılacağı zamandır. Bu muhâkeme sonunda iyiler ve kötüler, suçlular ve mâsumlar, zalimler ve mazlumlar, cennetlikler ve cehennemlikler birbirinden ayrılacak, herkes dünyada yaptıklarının karşılığını elde edecektir.

43. âyetteki “zakkum ağacı” cehennemde bulunan ve azap için kulla­nılan bir ağaçtır (bk. Sâffât 37/62).

49. âyette geçen “Sen güçlü ve değerlisin” sözü, dünyada güçlerine güvenen, kendilerini değerli ve önemli bilen, böyle kabul ettiren, bu sayede kendilerine kimsenin dokunamayacağını zanneden kimselerin âhiretteki âcizlik ve çaresizliklerini, alaycı bir üslûpla dile getirmektedir.

56. âyette “İlk ölümlerinden başka bir ölüm tatmayacaklar” buyuruluyor. Mü’min (Gāfir) sûresinde (40/11) ise iki kere öldürme ve iki kere diriltme olacağı ifade edilmişti. “İlk ölümleri” ifadesinden, her ikisi de gelip geçtiği ve “önceki” niteliğini aldığı için “dünyada ve berzahta vuku bulan iki ölüm” kastedilmiş olabilir. Bu ihtimali de geçerli görmekle beraber bize daha güçlü gelen ihtimal, dünya hayatının sonundaki ölümün kastedilmiş olmasıdır. Çünkü burada dünya ile âhiret, geçici ile ebedî, sonunda ölüm bulunan hayat ile bulunmayan hayat karşılaştırılmaktadır. Hangi ihtimal geçerli olursa olsun insanların defalarca ölüp dirileceklerini değil, dünya hayatı sonunda bir kere öleceklerini ifade eden âyet, reenkarnasyon inancını da reddetmiş olmaktadır (bk. Bakara 2/28).

Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 799-800
 

كَغَلْيِ الْحَم۪يمِ

 

كَغَلْيِ الْحَم۪يمِ  mahzuf mukaddem mef’ûlü mutlaka mütealliktir. Takdiri, غليا كغلي الحميم (Kaynar suyun kaynaması gibi kaynar) şeklindedir. الْحَم۪يمِ  muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur.  

 

كَغَلْيِ الْحَم۪يمِ

 

İzafet terkibindeki ayette  كَ  harf-i ceri  مثل  manasında, amiline takdim edilmiş mahzuf masdarın sıfatı olarak nasb mahaldedir. Takdiri, يَغْل۪ي غِلياَنًا مثل غِليانِ الحميم  (Kaynar suyun kaynaması gibi kaynar) şeklindedir. Bu takdire göre cümle muzari fiil sıygasında faide-i haber talebî kelamdır. الْحَم۪يمِ  ve  غَلْيِ , muzâfun ileyhtir.

يَغْل۪ي - غَلْيِ  kelimeleri arasında cinas-ı iştikak ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır. 

Müfredin müfrede benzetildiği teşbih, teşbih edatı zikredildiği için mürsel, vech-i şebeh zikredilmediği için mücmeldir. Müşebbeh  طَعَامُ , müşebbehün bih  غَلْيِ الْحَم۪يمِ ‘dır.

كَغَلْيِ الْحَم۪يمِ [Kaynayan suyun kaynaması gibi.] terkibinde mürsel mücmel teşbih vardır. (Safvetü’t Tefâsir)

Ayette, günahkârın heva putuna kulluk edip, hırs ağacını diken, sonra da dünyada nefsin arzu ettiği şekilde tatlı nefsanî şehvet meyvelerini yetiştiren kimse olduğuna ve bunun ahiretteki yiyeceğinin, vasıfları yukarıda belirtilen zakkum olduğuna işaret vardır. (Ruhu’l Beyân)