هٰذَا بَصَٓائِرُ لِلنَّاسِ وَهُدًى وَرَحْمَةٌ لِقَوْمٍ يُوقِنُونَ
Özü ve esası Allah’ın vahyi olan din bütün insanlar için bir ışıktır, onları akıllarını doğru kullanarak imana, ibadete ve güzel ahlâka yönelmeye davet eder. Peşin hükümleri bırakıp vahyin ana konuları üzerinde yeniden düşünerek, kitabın sunduğu delilleri aklın önünde bir ışık gibi kullanarak iman edenler için ise o bir doğru yol kılavuzu ve bir rahmet (ferahlık, mutluluk, bereket ve şefkat) kaynağıdır.
Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 17هٰذَا بَصَٓائِرُ لِلنَّاسِ وَهُدًى وَرَحْمَةٌ لِقَوْمٍ يُوقِنُونَ
İsim cümlesidir. İşaret ismi هٰذَا mübteda olarak mahallen merfûdur. بَصَٓائِرُ mübtedanın haberi olup lafzen merfûdur. لِلنَّاسِ car mecruru بَصَٓائِرُ ‘nun mahzuf sıfatına mütealliktir.
هُدًى ve رَحْمَةٌ kelimeleri atıf harfi و ‘la بَصَٓائِرُ kelimesine matuftur. لِقَوْمٍ car mecruru رَحْمَةٌ kelimesine mütealliktir. يُوقِنُونَ fiil cümlesi قَوْمٍ ‘in sıfatı olarak mahallen mecrurdur.
Varlıkları niteleyen kelimelere sıfat denir. Arapça’da sıfatın asıl adı na’t ( النَّعَتُ )dır. Sıfatın nitelediği isme de men’ut ( المَنْعُوتُ ) denir. Bir ismi doğrudan niteleyen sıfata hakiki sıfat, dolaylı olarak niteleyen sıfata da sebebi sıfat denir.
Sıfat ile mevsuftan oluşan tamlamaya sıfat tamlaması denir. Sıfat tek kelime (isim), cümle ve şibh-i cümle olabilir. Ve sıfat birden fazla gelebilir.
Sıfat mevsûfuna: cinsiyet, adet, marifelik - nekrelik ve îrab bakımından uyar.
Sıfat iki kısma ayrılır: 1. Hakiki sıfat 2. Sebebi sıfat
Hakiki sıfat: 1- Müfred olan sıfatlar 2- Cümle olan sıfatlar olmak üzere ikiye ayrılır.
1. Müfred olan sıfatlar : Müfred olan sıfatlar genellikle ism-i fail, ism-i mef’ûl, mübalağalı ism-i fail, sıfat-ı müşebbehe, ism-i tafdil, masdar, ism-i mensub ve sayı isimleri şeklinde gelir.
Gayrı akil (akılsız çoğullar) mevsûf olarak geldiğinde sıfatını müfred müennes olarak da alır.
2. Cümle olan sıfatlar: 1- İsim cümlesi olan sıfatlar, 2- Fiil cümlesi olan sıfatlar, 3- Şibh-i cümle olan sıfatlar. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
يُوقِنُونَ fiili نَ ‘un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ı fail olarak mahallen merfûdur.
يُوقِنُونَ fiili, sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. İf’al babındadır. Sülâsîsi يقن ’dir.
İf’al babı fiille tadiye (geçişlilik) kesret, haynunet (zamanı gelmesi), sayruret, izale, zamana ve mekâna duhul, temkin (imkân sağlamak), vicdan (bir vasıf üzere bulmak) mutavaat (tef’il babının dönüşlülüğü), tariz (arz etmek, maruz bırakmak) manaları katar.
هٰذَا بَصَٓائِرُ لِلنَّاسِ وَهُدًى وَرَحْمَةٌ لِقَوْمٍ يُوقِنُونَ
Ayet istînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. Sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi faide-i haber ibtidaî kelamdır.
İsim cümleleri sübut ifade eder. İsim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karinelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
هٰذَا mübteda, بَصَٓائِرُ haberdir. Müsnedün ileyhin işaret ismi هٰذَا ile marife olması, işaret edilenin önemini belirterek tazim ifade eder.
Bilindiği gibi işaret ismi, mahsus şeyler için kullanılır. Ama burada olduğu gibi, aklî şeyler için kullanıldığında istiâre olur. Câmi’; her ikisinde de vücûdun tahakkukudur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur’an Işığında Belâgat Dersleri Beyân İlmi)
هُدًى ve رَحْمَةٌ , tezâyüf nedeniyle müsned olan بَصَٓائِرُ ‘ya atfedilmiştir.
لِلنَّاسِ car mecruru, بَصَٓائِرُ ‘nun mahzuf sıfatına, لِقَوْمٍ ise رَحْمَةٌ ‘in mahzuf sıfatına mütealliktir. Sıfatların hazfi îcâz-ı hazif sanatıdır.
Cümlede takdim-tehir sanatı vardır. Car mecrur لِلنَّاسِ , ihtimam için هُدًى ve رَحْمَةٌ kelimelerine takdim edilmiştir.
Müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelam olan يُوقِنُونَ cümlesi, لِقَوْمٍ için sıfattır. Sıfat, tabi olduğu kelimenin sahip olduğu bir özelliğe işaret etmek için yapılan ıtnâb sanatıdır. لِقَوْمٍ ‘in nekreliği tazim içindir.
Muzari fiil teceddüt, istimrar ve tecessüm ifade etmiştir. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.
Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
هُدًى ve رَحْمَةٌ kelimelerindeki nekrelik ise tazim ve kesret ifade eder. Bu kelimeler arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.
هُدًى kelimesi masdardır ve hidayete erdirir yani ism-i fail manasındadır. Hidayet Manası çok yoğun olduğu için masdarla ifade edilmiştir. Böylece adeta hidayetin kaynağı olmuştur. (Muhammed Ebu Musa, Hâ-Mîm Sureleri Belâgî Tefsiri, Ahkaf/28, C. 6, S. 197)
بَصائِرُ kelimesi ‘bir şeyi aklen, hakikatıyla idrak etmek’ demektir. بَصِيرَةٍ kelimesinin çoğuludur. Bu idrak gözle görmeye benzetilmiştir. (Âşûr)