En'âm Sûresi 149. Ayet

قُلْ فَلِلّٰهِ الْحُجَّةُ الْبَالِغَةُۚ فَلَوْ شَٓاءَ لَهَدٰيكُمْ اَجْمَع۪ينَ  ...

De ki: “En üstün delil yalnızca Allah’ındır. O, dileseydi elbette sizin hepinizi doğru yola iletirdi.”
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 قُلْ de ki ق و ل
2 فَلِلَّهِ Allah’ındır
3 الْحُجَّةُ delil ح ج ج
4 الْبَالِغَةُ üstün olan ب ل غ
5 فَلَوْ eğer
6 شَاءَ dileseydi ش ي ا
7 لَهَدَاكُمْ elbette doğru yola iletirdi ه د ي
8 أَجْمَعِينَ hepinizi ج م ع
 

Asıl güvenilecek olan üstün ve gerçek delil, Allah’ındır; O’nun ortaya koyduğu, akla, ilme, irfana dayalı delildir ki o da Allah’ın gerek vahyedilen bilgilerde, gerekse akıl ve basîret sahiplerine hitap eden tabiat düzeninde sergilediği gerçeklerdir.

Kaynak : Kur’an Yolu Tefsiri Cilt: 2 Sayfa: 484

 

قُلْ فَلِلّٰهِ الْحُجَّةُ الْبَالِغَةُۚ فَلَوْ شَٓاءَ لَهَدٰيكُمْ اَجْمَع۪ينَ


Fiil cümlesidir.  قُلْ  sükun üzere mebni emir fiildir. Faili ise müstetir olup takdiri  أنت’dir.

Mekulü’l-kavli şart ve cevabıdır.  قُلْ  fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubtur.

فَ  mukadder şartın cevabının başına gelen rabıta veya fasiha harfidir. Takdiri; إن لم تكن لكم حجّة فلله الحجّة (Sizin bir deliliniz yoksa da Allah’ın delili vardır.) şeklindedir.

لِلّٰهِ  car mecruru mahzuf mukaddem habere müteallıktır.  الْحُجَّةُ  muahhar mübtedadır.  الْبَالِغَةُ  kelimesi  الْحُجَّةُ ‘nun sıfatıdır.

فَ  atıf harfidir.  لَوْ  gayrı cazim şart harfidir. Cümleye muzâf olur.  شَٓاءَ  şart fiilidir.  ٱللَّهُ  lafza-i celâli fail olup lafzen merfûdur.

لَ  harfi  لَوْ ’in cevabının başına gelen rabıtadır.  هَدٰيكُمْ  elif üzere mukadder fetha ile mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri  هُو ’dir.

Muttasıl zamir  كُمْ  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubtur.

اَجْمَع۪ينَ  kelimesi  هَدٰيكُمْ ’deki muhatap zamiri için tekittir. Nasb alameti  ي ’dir. Cemi müzekker salim kelimeler,  ي  ile nasb olurlar.  الْبَالِغَ  kelimesi sülâsî mücerred olan  بلغ  fiilinin ism-i failidir.

İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 

قُلْ فَلِلّٰهِ الْحُجَّةُ الْبَالِغَةُۚ

 

Fasılla gelmiş istînâf cümlesidir. Emir üslubunda talebî inşâî isnaddır.

Fiilin mekulü’l-kavli ise şart üslubunda talebî inşâî isnaddır. Takdiri; …إن لم تكن لكم حجّة [Sizin bir deliliniz yoksa da Allah’ın delili vardır.] olan şart cümlesi mahzuftur. Bu îcâz-ı hazif sanatıdır.

لِلّٰهِ  şeklindeki car mecrurun mübtedaya takdimi tahsis ifade eder. Yani: hüccet sizin değil Allah’ındır, demektir. Böylelikle onların hüccetlerinin geçersiz olduğu anlaşılmış olur. (Âşûr)

Sübut ifade eden bu isim cümlesinde takdim-tehir ve îcaz-ı hazif sanatları vardır.  لِلّٰهِ  mahzuf mukaddem habere müteallıktır.  الْحُجَّةُ  muahhar mübtedadır.

الْحُجَّةُ [delil ]’den maksat Kitap, Resul ve Sünnet’tir. (Ebüssuûd)


فَلَوْ شَٓاءَ لَهَدٰيكُمْ اَجْمَع۪ينَ

 

Mekulü’l-kavle matuf olan cümle şart üslubunda haberî isnaddır.  شَٓاءَ  şart cümlesidir. Şart fiilinin mef’ûlü mahzuftur.

Genel olarak  شَٓاءُ  fiilinin mef'ûlü bu cümlede olduğu gibi hazfedilir. Çünkü ibham; ilgi uyandırır, muhatabı dinlemeye teşvik eder. Ancak mef'ûl alışılmadık garîb bir şey olursa bu kuralın dışına çıkılarak zikredilir. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur’an Işığında Belâgat Dersleri Meâni İlmi)

Cevap cümlesi müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber talebî kelamdır.  اَجْمَع۪ينَ  lafzî tekiddir.