فَاَمَّا مَنْ اُو۫تِيَ كِتَابَهُ بِيَم۪ينِه۪ فَيَقُولُ هَٓاؤُ۬مُ اقْرَؤُ۫ا كِتَابِيَهْۚ
“Kitap”tan maksat amel defteridir; mahşerde kişinin amel defterinin sağ tarafından verilmesi onun dünya hayatında Allah’ın emrine uygun, dürüst ve erdemli bir hayat yaşadığını, dolayısıyla sicilinin temiz olduğunu gösterir. Bu durumda olan kimse Allah’ın lutfuyla kurtuluşa erenlerden olduğunu anlar ve “Alın, kitabımı okuyun” diyerek mutluluğunu başkalarıyla paylaşmak ister (bk. Râzî, XXX, 111). 20. âyet amel defteri sağından verilen kimsenin dünyada iken âhirete iman ettiğini ve ona göre hazırlık yaptığını gösterir. 24. âyette zikredilen “geçmiş günler”den maksat ise dünya hayatında geçen günlerdir (bk. Râzî, XXX, 113). Buna göre 21-24. âyetlerde mahşerde amel defteri sağ tarafından verilen kimsenin dünyada yaptığı iyi amellere karşılık âhirette elde edeceği nimetler tasvir edilmektedir.
Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 447فَاَمَّا مَنْ اُو۫تِيَ كِتَابَهُ بِيَم۪ينِه۪ فَيَقُولُ هَٓاؤُ۬مُ اقْرَؤُ۫ا كِتَابِيَهْۚ
فَ istînâfiyyedir. اَمَّا şart harfi veya tafsil harfidir. Şart anlamında, cezmetmeyen edatlardandır. Daha önce geçen bir cümleyi genişleterek anlatmak için kullanılır. (Hasan Akdağ, Arap Dilinde Edatlar)
Müşterek ism-i mevsûl مَنْ mübteda olarak mahallen merfûdur. İsm-i mevsûlun sılası اُو۫تِيَ ‘dir. Îrabdan mahali yoktur.
اُو۫تِيَ fetha üzere mebni, meçhul, mazi fiildir. Naibi faili müstetir olup takdiri هو ‘dir. كِتَابَهُ mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur. Muttasıl zamir هُ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
فَيَقُولُ ile başlayan fiil cümlesi mübtedanın haberi olarak mahallen merfûdur.
فَ harfi اَمَّا ‘nın cevabının başına gelen rabıta harfidir. يَقُولُ damme ile merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ‘dir. Mekulü-l kavli هَٓاؤُ۬مُ ’dur . يَقُولُ fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen merfûdur.
هَٓاؤُ۬مُ isim fiil خذوا manasındadır. Emir için kullanılan isim fiildir. اقْرَؤُ۫ا كِتَابِيَهْ cümlesi هَٓاؤُ۬مُ ‘ den bedel olarak mahallen mansubdur.
اقْرَؤُ۫ا fiili نَ ‘un hazfıyla mebni emir fiildir. Zamir olan çoğul و 'ı fail olarak mahallen merfûdur.
كِتَابِيَهْ mef’ûlun bih olup ى üzere mukadder fetha ile mansubdur. Mütekellim zamiri ى muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. ه sekte içindir.
Hâ-i sekte: Kelimenin aslından olmayan, müstakil bir anlam da taşımayan, yalnız bulunduğu kelimenin son harfinin harekesini korumak için bazı kelime sonlarında görülen ( ـه ) harflerine denir.
Kıraat imamları,Kur’an-ı Kerim’de yedi kelimenin sonlarında bulunan Hâ-i sekt’lerin;
A. Vakıf halinde sakin olarak okunması konusunda ittifak etmişlerdir. O halde bu örneklerin bulunduğu yerlerde, diğer kelime sonlarındaki sakin harfler gibi vakıf yapılmalıdır.
B. Vasıl halinde ise bu harflerin okunup okunmaması konusunda ihtilaf etmişlerdir.
Kıraat imamımız İmam-ı Asım, bu yedi kelimenin tamamında vakıf ve vasıl halinde hâ-i sekteleri, sakin olarak okumuştur.
Bu yedi kelime şunlardır: Bakara, 259. ayette: لمْ يَتسَنّهْ / En’am, 90. ayette: إقْتدِهْ / Hâkka; 19, 25 . ayetlerde: كِتابيَهْ / Hâkka; 20, 26. ayetlerde: حسابيَهْ / Hâkka, 28. ayette: ماليَهْ / Hâkka, 29. ayette: سلْطانِيَهْ / Kâria, 10. ayette: ما هِيَهْ
اُو۫تِيَ fiili, sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. إِفْعَال babındadır. Sülâsîsi أتى ’dir.
إِفْعَال babı fiille tadiye (geçişlilik) kesret, haynunet (zamanı gelmesi), sayruret, izale, zamana ve mekâna duhul, temkin (imkân sağlamak), vicdan (bir vasıf üzere bulmak) mutavaat (tef’il babının dönüşlülüğü), tariz (arz etmek, maruz bırakmak) manaları katar.
فَاَمَّا مَنْ اُو۫تِيَ كِتَابَهُ بِيَم۪ينِه۪ فَيَقُولُ هَٓاؤُ۬مُ اقْرَؤُ۫ا كِتَابِيَهْۚ
فَ , istînâfiyyedir. Şart üslubunda faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Şart üslubunda gelen ayette اَمَّا tafsil harfi, şart ve tekid ifade eder.
اَمَّا harf-i şart, tafsil ve tekid için kullanılır. Şart harfi olması için kendisinden sonra فَ harfinin gelmesi zorunludur. Zemahşerî: ‘’ اَمَّا cümleye tekid anlamı kazandırır’’ demiştir. (İtkan, c. 1, s. 421)
Şart, tafsil ve tekid bildiren اَمَّا edatı, cevabının başındaki ف harfi ile ayırt edilir. Zira cevabının başında ف harfi varsa o şart edatıdır ve tekid bildirir, yok ise tafsil ifade eder. (Nida Sultan Çelikkaya, Haber Üslubu ve Haberin Muktezâ-i Zâhire Uygun Gelmemesi Durumu)
Müşterek ism-i mevsûl مَنْ mübtedadır. Müsnedün ileyhin ism-i mevsûlle gelmesi söz konusu kişilere tahkir ifade eder. Sılası olan اُو۫تِيَ كِتَابَهُ cümlesi, müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Mazi fiil sebata, temekkün ve istikrara işaret eder. (Hâlidî, Vakafât, S.107)
بِيَم۪ينِه۪ car mecruru اُو۫تِيَ fiiline mütealliktir.
اُو۫تِيَ fiili meçhul bina edilmiştir. Meçhul bina edilen fiillerde mef’ûle dikkat çekme kastı vardır. Çünkü malum bina edildiğinde mef’ûl olan kelime meçhul binada naib-i fail olur.
Kuran-ı Kerim’de tehdit, uyarı ve korkutma manası olan fiiller genellikle meçhul sıyga ile gelir.
Meçhul bina, naib-i failin bu fiilde bir dahli olmadığına işaret eder. (Dr. Adil Ahmet Sâbir er-Ruveynî, Teemmülat fi Sûret-i İbrahim, s. 127)
فَ karinesiyle gelen cevap cümlesi فَيَقُولُ هَٓاؤُ۬مُ اقْرَؤُ۫ا كِتَابِيَهْ , aynı zamanda, mübteda olan مَنْ ’in haberidir. Müspet muzari fiil sıygasında gelerek teceddüt, istimrar ve tecessüm ifade etmiştir. Faide-i haber ibtidaî kelamdır. Müsnedin muzari fiil sıygasında cümle olarak gelmesi cümlenin hükmünü takviye etmiştir.
يَقُولُ fiilinin mekulü’l-kavli olan هَٓاؤُ۬مُ اقْرَؤُ۫ا كِتَابِيَهْ cümlesi, emir üslubunda talebî inşâî isnaddır. هَٓاؤُ۬مُ , emir için kullanılan isim fiildir. خذوا : ‘alın, tutun’ manasındadır.
Emir üslubunda talebî inşâî isnad olan اقْرَؤُ۫ا كِتَابِيَهْ cümlesi هَٓاؤُ۬مُ ‘dan bedeldir. Bedel ıtnâb sanatı babındandır.
هَٓاؤُ۬مُ : çoğul emir kalıbıdır. Tekil için هَٓا يا رجلُ , ikil için هَٓاؤُ۬ما يا رجلان , üç için de هَٓاؤُ۬م يا رجال (alın, tutun) denir. (Zâdu’l Mesîr, Âşûr)
كِتَابِيَهْۚ - كِتَابَهُ kelimeleri arasında cinas-ı iştikak ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.
Önceki ayette, kıyamette insanların hiçbir şeylerinin gizli kalmayacağı bütün insanlığa hitap edilerek cem’ edilmiş, siyakında da kitabı sağından ve solundan verilen kimselerin karşılaşacakları durumlar, mutluluk ve pişmanlık ifadeleri ayrı ayrı zikredilerek taḳsim yapılmıştır.
كِتَابَهْ ‘deki ه , sekte içindir. (Yani ha sesi üzere durulsun diye) حِسَابِيَهْۚ , مَالِيَهْۚ, سُلْطَانِيَهْۚ kelimelerinin sonundaki ha’lar da böyledir. Bu harflerin hakkı, durulduğunda var olup geçildiğinde düşmesidir; ancak bu harfler Mushaf hattında var olduğu için durmanın tercih edilmesi güzel görülmüştür. Bununla birlikte, geçerek okuyup bu harflerin düşürülmesinde bir sakınca olmadığı da söylenmiştir. İbn Muhaysın bu kelimeleri hâ olmaksızın ya harfinin iskanıyla okumuştur. Bir grup kurra ise bu kelimeleri Mushaf hattına uyarak geçerken de dururken de ha’yı ispatla okumuştur. (Keşşâf, Âşûr)
Bu ayette geçen بِيَم۪ينِه۪ kelimesi, birkaç ayet sonra gelecek olan شمال kelimesine karşılık olduğundan ‘sağ el, sağ taraf’ demektir ki sağlamlık, dürüstlük, uygunluk, temizlik, uğur, hayır ve kazanç ifade eder. Kitabın insana sağıyla verilmesi ifadesinde önemli nükteler vardır. Evvela, insanın bir işini kendi eliyle yapması, kendi gücü ve vasıtasıyla istediği gibi yapması, kazanması demektir. Sağ eliyle yapması sağlam, dürüst, uygun, kendi lehinde iyi yapması; sol eliyle yapması da tersine yapması; arkaya atması ise ihmal etmesi, başkasından umması anlamlarını ifade eder. Onun için iyi amelleri yazan melekler sağda, kötü amelleri yazan melekler solda denildiği gibi melek sağdan, şeytan soldan gelir denir. (Elmalılı, Âşûr)