Hâkka Sûresi 48. Ayet

وَاِنَّهُ لَتَذْكِرَةٌ لِلْمُتَّق۪ينَ  ...

Şüphesiz Kur’an, Allah’a karşı gelmekten sakınanlara bir öğüttür.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 وَإِنَّهُ şüphesiz O
2 لَتَذْكِرَةٌ bir öğüttür ذ ك ر
3 لِلْمُتَّقِينَ muttakiler için و ق ي
 

Kur’an-ı Kerîm’in, ona ön yargılardan sıyrılmış olarak, iyi niyetle yönelip onu tasdik edenler için önemli bir uyarı ve öğüt olmasına karşılık, Kur’an’ı yalan sayanların daima bulunabileceği belirtilmekte; âhirette onun müminler için kurtuluş, inkârcılar için de ceza sebebi olduğu ortaya çıktığında inkârcıların derin bir pişmanlık içinde olacakları ifade edilmektedir.

Kaynak :  Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 450-451
 

وَاِنَّهُ لَتَذْكِرَةٌ لِلْمُتَّق۪ينَ


Ayet atıf harfi وَ ‘la kasemin cevabına matuftur. İsim cümlesidir.  اِنَّ  tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir. İsmini nasb haberini ref eder.  هُ  muttasıl zamiri  اِنَّ ’nin ismi olarak mahallen mansubdur. 

لَ  harfi  اِنَّ ’nin haberinin başına gelen lam-ı muzahlakadır.  تَذْكِرَةٌ  kelimesi  اِنَّ ’nin haberi olup lafzen merfûdur.  لِلْمُتَّق۪ينَ  car mecruru  تَذْكِرَةٌ ‘e mütealliktir. مُتَّق۪ينَ  sülâsi mücerrede iki harf ilave edilerek mezid yapılan iftiâl babının ism-i failidir.

İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 

وَاِنَّهُ لَتَذْكِرَةٌ لِلْمُتَّق۪ينَ


وَ , istînâfiyyedir. 

İstînâfiyye وَ ‘ı (diğer adı ibtidaiyyedir) yalnızca mahalli olmayan cümleleri birbirine bağlar. Ve ardından gelen cümlenin öncekine îrab ve hükümde ortak olmadığını gösterir. Bu harfe kendisinden sonra gelen cümlenin öncekine bağlı olduğunun zannedilmemesi için istînâfiyye denilmiştir. (Rıfat Resul Sevinç, Belâgatta Fasıl-Vaslın Genel Kuralları Ve “Vâv”ın Kullanımı)

اِنَّ  ve lam-ı muzahlaka ile tekid edilmiş, sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır.

Yalnızca bir isim cümlesi bile devam ve sübut ifade ettiğinden bu ve benzeri cümleler,  اِنّ , isim cümlesi ve lam-ı muzahlaka sebebiyle üç katlı tekid ifade eden çok muhkem cümlelerdir.

İsim cümleleri sübut ifade eder. İsim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karinelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

اِنَّ ’nin haberi olan  لَتَذْكِرَةٌ , masdar vezninde gelerek mübalağa ifade etmiştir. (Âşûr) 

Haberin masdarla gelişi üç zamanı da içine aldığındandır. Çünkü masdar fiil ve benzerlerinden farklı olarak zamanı hissettirmez. (Âşûr) 

تَذْكِرَةٌ ’a müteallik olan car mecrur  لِلْمُتَّق۪ينَ  mübalağalı ism-i fail kalıbı olan sıfat-ı müşebbehe vezninde gelerek mübalağa ifade etmiştir. Bu kalıp bu vasfın sürekli varlığına, ayrılmayan bir özellik olduğuna işaret eder.