Hâkka Sûresi 47. Ayet

فَمَا مِنْكُمْ مِنْ اَحَدٍ عَنْهُ حَاجِز۪ينَ  ...

Hiçbiriniz de bu cezayı engelleyip ondan savamazdı.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 فَمَا olamazdı
2 مِنْكُمْ sizden
3 مِنْ hiçbir
4 أَحَدٍ kimse ا ح د
5 عَنْهُ ondan
6 حَاجِزِينَ engel ح ج ز
 

“Elbette onu kıskıvrak yakalardık” diye tercüme ettiğimiz 45. âyetteki yemîn kelimesi sözlükte “sağ taraf, sağ el” anlamına gelir. Kelime mecazen “güç, kuvvet”mânasında da kullanılmaktadır (Kurtubî, XVIII, 275). 46. âyetteki vetîn ise “büyük atar damar” demektir; bu damar kesildiğinde canlı ölür. Allah Teâlâ Kur’an’ın şair veya kâhin sözü olmadığını yeminle ifade ettikten sonra Hz. Peygamber’in onu uydurup Allah’a isnat etmesinin de mümkün olmadığını, eğer –farzı muhal– böyle bir şey yapmış olsaydı, şiddetli bir şekilde cezalandırılacağını ve hiç kimsenin onu bu cezadan kurtaramayacağını haber vermiştir. 

Kaynak :  Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 450
 

فَمَا مِنْكُمْ مِنْ اَحَدٍ عَنْهُ حَاجِز۪ينَ


فَ  atıf harfidir. Matuf ve matufun aleyh arasında hiç zaman geçmediğini, işin hemen yapıldığını ifade eder.  فَ  ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştiremez. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

مَا  olumsuzluk harfi olup  لَيْسَ  gibi amel eder. İsmini ref haberini nasb eder.  مِنْكُمْ  car mecruru  اَحَدٍ  mahzuf haline mütealliktir.  مِنْ  harf-i ceri zaiddir. اَحَدٍ   lafzen mecrur,  مَا ‘nın ismi olarak mahallen merfûdur.

عَنْهُ  car mecruru  حَاجِز۪ينَ ‘ye mütealliktir.  حَاجِز۪ينَ  kelimesi  مَا ‘nın ismi olarak mahallen mansub olup nasb alameti  ي ‘dir. Cemi müzekker salim kelimeler harfle îrablanır. Muzâf mahzuftur. Takdiri, عن عقابه (Azabını) şeklindedir. 

حَاجِز۪ينَ  kelimesi, sülâsi mücerredi حجز  olan fiilin ism-i failidir.

İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 

فَمَا مِنْكُمْ مِنْ اَحَدٍ عَنْهُ حَاجِز۪ينَ


Cümle atıf harfi  فَ  ile 45. ayetteki şartın cevabına atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır. Cümleler arasındaki anlam bütünlüğü barizdir. Vasılda, atfedilen cümlelerin her ikisinin de aynı tür olması vaslın güzelliklerinden kabul edilmiştir. Fakat burada isim cümlesi, fiil cümlesine atfedilmiştir. 

İsim cümlesinin anlamında sabitlik ve devamlılık, fiil cümlesinin anlamında ise yenilenme ve tekrarlanma vardır. Hem devamlılık hem fiilin tekrarı ve yenilenmesi kastediliyorsa, isim cümlesi fiil cümlesine atfedilebilir. Bunun aksi de mümkündür. Mesela, fiil cümlesinden fiilin zaman zaman yenilendiğini, isim cümlesinden ise başlayıp halen devam ettiği kastediliyorsa aralarında atıf yapılabilir (Rıfat Resul Sevinç, Arapçada Cümle Yapısı, 2010, S. 190-191)

Ayette hitap müşrikleredir. (Âşûr)

Sübut ve istimrar ifade eden menfi isim cümlesi faide-i haber inkârî kelamdır.  مَا  nefy harfi  ليس  gibi amel etmiştir. 

مِنْ , tekid ifade eden zaid harftir.  اَحَدٍ  lafzen mecrur,  مَا ‘nın ismi olarak mahallen merfûdur.

Cümlede takdim-tehir sanatı vardır.  اَحَدٍ in mahzuf haline müteallik  مِنْكُمْ  car mecruru, durumun onlara has olduğunu vurgulamak için faile takdim edilmiştir. Halin hazfi îcâz-ı hazif sanatıdır. 

Bütün mamullerin cümledeki yeri, aslında amilinden sonra gelmesidir. Car mecrur  عَنْهُ , ihtimam için amili olan  حَاجِز۪ينَ ‘ye takdim edilmiştir.

مَا ‘nın haberi olan  حَاجِز۪ينَ , ism-i fail vezninde gelerek bu özelliğin istimrar ve istikrarına işaret etmiştir. 

İsim cümlesindeki ism-i fail istimrar ifade eder. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

İsm-i fail sübuta, istikrara ve sıfatın mevsûfa olan bağlılığına delalet eder. (Halidî, Vakafat, s. 80) 

İsim cümleleri sübut ifade eder. İsim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa, asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karînelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

Ayet-i kerîme'de geçen  اَحَدٍ  lafzı,  مَا 'nın ismidir. Başındaki  مِنْ  zaide olup nefyi tekid için getirilmiştir.  مِنْكُمْ  lâfzı  اَحَدٍ  kelimesinin hali,  حَاجِز۪ينَ  de  مَا ’nın haberidir. Nefyin siyakında gelen  اَحَدٍ  kelimesi, cemi manasında olduğu için, cemi sıygası ile getirilmiştir. (Celâleyn Tefsiri-Âşûr)

عَنْهُ (onu)’daki zamir öldürme fiiline râcidir; yani hiçbiriniz onun ölmesini engelleyemez, ölümü ondan def edemezdiniz! Veya Peygamber’e râcidir; yani öldürenin onu öldürmesini engelleyemez, onunla katilinin arasına giremezdiniz. Hitap bütün insanlaradır. (Keşşâf)

Bu ayet el-meẕhebu’l-kelamî sanatı ile Kur’an’ın Allah (cc)’tan olduğunu kanıtlayan bir ifadedir. Allah güçlüdür ve her şeyi bilir. Şayet Kur’an onun katından gönderilmiş olmasa ve peygamber bunu kendisi uydurmuş olsa Allah tarafından bunun kabulü mümkün olamazdı ve bu, onun helaki için bir sebep olurdu. Helak edilmemiş olması peygamberinin böyle bir şey yapmadığının kanıtıdır. Zira şartın içeriğinin oluşmamış olması mantıken cevabın içeriğinin de oluşmadığını gösterir. (Hasan Uçar, Kur’an-ı Kerim’deki Anlamsal Bedî‘ Sanatları, Doktora Tezi)

Burada yani [Hiçbiriniz onu engelleyemezdi] ifadesinde hitap bütün insanlaradır. Tıpkı “İçinizde, yalanlayanlar olduğunu elbette bilmekteyiz!” ayetinde olduğu gibi -ki yalanlamaya karşı bir tehdittir!- Ancak hitabın Müslümanlara olduğu da söylenmiştir; ancak bundan ileride bazı Müslümanların Kur’an’ı inkâr edecekleri anlamı çıkar.  (Keşşâf)