فَهَلْ تَرٰى لَهُمْ مِنْ بَاقِيَةٍ
“Kapılarını çalacak felâket” diye çevirdiğimiz karia kelimesi “çarpan, vuran, çarpışan” anlamında olup burada kıyametin bir başka ismi olarak kullanılmıştır. Semûd ve Âd kavimleri âhireti inkâr edip kendilerine gönderilen peygambere isyan ettikleri için birincisi (Semûd), şiddetinden dolayı âyette “tâgiye” (azgın) denilen çok ağır bir depremle yok olup gitmiştir (bilgi için bk. A‘râf 7/73-79; Hûd 11/61-68); Âd kavmi ise inkârcılıkta ısrar ettiği için Allah onların üzerine kasıp kavuran bir fırtına göndermiş; bu fırtına Âd kavminin yurdunda yedi gece sekiz gün devam etmiş; sonunda insanları sökülmüş hurma kütükleri gibi yerlere serivermiştir (krş. Kamer 54/19-20). Âd kavminin muhteşem sarayları ve köşkleri yerle bir olmuş; böylece yok olup gitmişlerdir. Bu iki kavmin âkıbetleri, hem Muhammed ümmetine birer ders ve ibret levhası olarak hem de bu felâketleri gerçekleştiren gücün kıyameti de gerçekleştireceğine bir kanıt olarak zikredilmiştir (bk. A‘râf 7/65-72; Hûd 11/50-60).
فَهَلْ تَرٰى لَهُمْ مِنْ بَاقِيَةٍ
فَ atıf harfidir. Matuf ve matufun aleyh arasında hiç zaman geçmediğini, işin hemen yapıldığını ifade eder. فَ ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştiremez. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
هَلْ istifham ismi nefy ifade eder. Muzari fiile dâhil olursa manayı istikbale çevirir. Ancak muzari fiil istikbal ifade ediyorsa bu fiile dahil olmaz.
Fiil cümlesidir. تَرٰى elif üzere mukadder fetha ile mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri أنت ‘dir. لَهُمْ car mecruru بَاقِيَةٍ ‘in mahzuf haline mütealliktir. مِنْ zaiddir. بَاقِيَةٍ lafzen mecrur mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.
بَاقِيَةٍ kelimesi, sülâsi mücerredi بقي olan fiilin ism-i failidir.
İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
فَهَلْ تَرٰى لَهُمْ مِنْ بَاقِيَةٍ
فَ , atıftır. Ayet hükümde ortaklık nedeniyle önceki ayetteki فَتَرَى الْقَوْمَ cümlesine atfedilmiştir. İstifham üslubunda talebî inşâî isnaddır.
İstifham üslubunda olmasına rağmen cümle, soru anlamında değildir. Cümle vaz edildiği anlamdan çıkarak olumsuz haber anlamına gelmesi nedeniyle mecazı mürsel mürekkeptir. Ayrıca tecâhül-i ârif sanatı söz konusudur.
Bilinen nefy üslubu yerine istifhamın tercih edilmesinin sebebi; istifhamda muhatabın aklını uyarmak, harekete geçirmek ve düşünmeye teşvik manası olmasıdır. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
Fiilin mef’ûlü olan مِنْ بَاقِيَةٍ ’deki مِنْ tekid ifade eden zaid hartir.
Cümlede takdim-tehir sanatı vardır. تَرٰى fiiline müteallik olan car mecrur لَهُمْ , durumun onlara has olduğunu vurgulamak için mef’ûle takdim edilmiştir.
بَاقِيَةٍ ism-i fail vezninde gelerek bu özelliğin istimrar ve istikrarına işaret etmiştir.
İsm-i fail sübuta, istikrara ve sıfatın mevsûfa olan bağlılığına delalet eder. (Halidî, Vakafat, s. 80)
Ayet-i Kerîme'de geçen بَاقِيَةٍ lâfzı, mukadder bir nefsin kelimesinin sıfatıdır. Yahut ةٍ , mübalağa için olup بَاقِ tevilindedir. (Celâleyn Tefsiri)