A'râf Sûresi 13. Ayet

قَالَ فَاهْبِطْ مِنْهَا فَمَا يَكُونُ لَكَ اَنْ تَتَكَبَّرَ ف۪يهَا فَاخْرُجْ اِنَّكَ مِنَ الصَّاغِر۪ينَ  ...

Allah, “Şimdi in aşağı oradan. Çünkü senin orada büyüklük taslamak haddine değil! Hemen çık! Çünkü sen aşağılıklardansın” dedi.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 قَالَ dedi ق و ل
2 فَاهْبِطْ öyle ise in ه ب ط
3 مِنْهَا oradan
4 فَمَا değildir
5 يَكُونُ (haddin) ك و ن
6 لَكَ senin
7 أَنْ
8 تَتَكَبَّرَ büyüklük taslamak ك ب ر
9 فِيهَا orada
10 فَاخْرُجْ çık خ ر ج
11 إِنَّكَ çünkü sen
12 مِنَ
13 الصَّاغِرِينَ aşağılıklardansın ص غ ر
 

Yüce Allah’ın, İblîs’i hemen rahmetinden kovmayıp isyan etmesinin sebebini sorması, savunmayı herkes için bir hak olarak tanıdığını gösterir. İblîs, kendisinin ateşten, Âdem’in ise topraktan yaratıldığı, şu halde kendisinin ondan daha değerli olduğu şeklinde bir istidlâlde bulunmuşsa da, gerçekte birçok bakımdan isabetsiz olan (ayrıntısı için bk. Elmalılı, III, 2130-2134) bu gerekçe haklı görülmemiş ve İblîs bulunduğu makamdan kovulmuştur. Burada İblîs’in kibre kapıldığına ve bunun cezası olarak aşağılıklardan biri haline getirildiğine bilhassa dikkat çekilmektedir.

 Müfessirler, 13. âyetteki “in oradan!” ifadesiyle kastedilen yer konusunda farklı görüşler üzerinde durmuşlardır. İbn Abbas’a isnad edilen bir rivayete dayanılarak buranın cennet olduğu söylenmiştir. Daha güçlü bir görüşe göre orası semâdır. Burayı “melekler katı” diye anlayanlar da olmuştur (Râzî, XIV, 33; Şevkânî, II, 220).

Kaynak : Kur’an Yolu Tefsiri Cilt: 2 Sayfa: 506

 

قَالَ فَاهْبِطْ مِنْهَا فَمَا يَكُونُ لَكَ اَنْ تَتَكَبَّرَ ف۪يهَا فَاخْرُجْ اِنَّكَ مِنَ الصَّاغِر۪ينَ

 

Fiil cümlesidir.  قَالَ  fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri  هو ’dir. Mekulü’l-kavli, şart fiili ve cevabıdır.

فَ  mukadder şartın cevabının başına gelen rabıta veya fasiha harfidir. Takdiri, إن امتنعت عن الطاعة فاهبط  (İtaat etmekten kaçınırsan in.) şeklindedir.

اهْبِطْ  sükun üzere mebni emir fiildir. Fail ise müstetir zamir  أنت’dir.  مِنْهَا  car mecruru اهْبِطْ  fiiline müteallıktır.

فَ  ta’liliyyedir.  مَا  nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır.  يَكُونُ  tam muzari  fiil olup  يببغى  manasındadır.  لَكَ  car mecruru  يَكُونُ  fiiline müteallıktır.

اَنْ  ve masdar-ı müevvel,  يَكُونُ’nun faili olarak mahallen merfûdur. تَتَكَبَّرَ  mansub muzari fiildir. Fail müstetir olup takdiri  أنت’dir.

ف۪يهَا  car mecruru  تَتَكَبَّرَ’deki failin mahzuf haline müteallıktır.

فَ  atıf harfidir.  اخْرُجْ  sükun üzere mebni emir fiildir. Fail ise müstetir zamir  أنت ’dir.

اِنَّ  tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir. İsmini nasb haberini ref eder.  كَ  muttasıl zamir  اِنَّ ’nin ismi olarak mahallen mansubtur.  مِنَ الصَّاغِر۪ينَ  car mecruru  اِنَّ’nin mahzuf haberine müteallıktır.

الصَّاغِر۪ينَ’nin cer alameti  ى  harfidir. Çünkü cemi müzekker salimler harfle îrablanırlar.

الصَّاغِر۪ينَ  kelimesi sülâsî mücerred olan  صغر  fiilinin ism-i failidir.

İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi) 

تَتَكَبَّرَ  fiili sülâsî mücerrede iki harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir.  تَفَعَّلَ babındadır. Sülâsîsi كبر ’dir.

Bu bab fiile mutavaat, tekellüf, ittihaz, sayruret, tecennüb (sakınma) ve talep anlamları katar.

 
 

قَالَ فَاهْبِطْ مِنْهَا فَمَا يَكُونُ لَكَ اَنْ تَتَكَبَّرَ ف۪يهَا فَاخْرُجْ اِنَّكَ مِنَ الصَّاغِر۪ينَ

 

Ayet, istînâfiyyedir. Cümle, mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.

قَالَ  fiilinin mekulü’l kavli olan  فَاهْبِطْ مِنْهَا, mahzuf şartın cevap cümlesidir. Takdiri,  إن امتنعت عن الطاعة [İtaat etmeyi reddedersen] şeklindedir. Şart cümlesinin hazfi îcâz-ı hazif sanatıdır. Mahzufla birlikte cümle, şart üslubunda talebî inşâî isnaddır. 

Cümleye dahil olan  فَ  ta’liliyye,  مَا  nafiyedir. Menfi muzari fiil cümlesinde masdar harfi  اَنْ  ve müteakip  تَتَكَبَّرَ ف۪يهَا  cümlesi, masdar teviliyle, tam fiil olan  يَكُونُ ’nun faili konumundadır.

Ta’lil cümleleri anlamı zenginleştiren ıtnâb sanatıdır.

فَاخْرُجْ  cümlesi aynı üsluptaki  فَاهْبِطْ مِنْهَا  cümlesine  فَ  ile atfedilmiştir. İki cümle arasında inşâî olmak bakımından mutabakat vardır. 

Ta’liliyye olan  اِنَّكَ مِنَ الصَّاغِر۪ينَ  cümlesi fasılla gelmiştir. Fasıl sebebi şibh-i kemal-i ittisâldir. Sübut ifade eden isim cümlesi  اِنَّ  ile tekid edilmiş faide-i haber inkârî kelamdır. Cümlede îcaz-ı hazif sanatı vardır.  اِنَّ , مِنَ الصَّاغِر۪ينَ ‘nin mahzuf haberine müteallıktır. 

فَاهْبِطْ  -  فَاخْرُجْ  kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.

تَتَكَبَّرَ - الصَّاغِر۪ينَ  kelimeleri arasında tıbâk-ı îcab sanatı vardır.

[Öyle ise in oradan!] Yani itaatkâr ve mütevazı meleklerin mekânı olan gökten, asi, mütekebbir insan ve cinlerin mekânı olan yeryüzüne. “Orada büyüklenmek” ve isyan etmek “sana düşmez” böyle bir şey yapman uygun değildir. [Çık, şüphesiz küçülenlerdensin sen!] Yani kibirlenmiş olduğun için Allah nezdinde ve O’nun dostları nezdinde küçük ve değersiz kimselerdensin. (Keşşâf)

Allah buyurdu ki: “Öyleyse in oradan, o bulunduğun cennetten yahut melekler toplumu içinden. Çünkü senin orada büyüklenip gururlanman olmaz. O yüce makam, haddini bilen taat ve tevazu sahibi kimselere mahsustur. O halde çık, sen artık küçülenlerdensin.’’ Kibirlenmek küçüklüktür; büyüyecek olan büyüklenmez, büyüklenen mutlaka küçülür, alçalır, küçük düşürülür. Yücelik sıfatları kendisine ait olan Yüce Allah, bu emirle onu bulunduğu makamdan derhal azledip indirdi. Kibirine karşılık küçüklüğe ve hakarete mahkum etti. Aslının ateş olmasına güvenerek, hayırlılık ve fazileti kendisinde aslından intikal eden bir miras, elinden alınmaz bir kişisel özellik gibi varsayarak bu imtihan zamanına kadar bulunduğu o mutluluk makamından düşmeyeceğini zanneden ve bu zannıyla: Yaratıcı’nın emrini eleştirmeye kalkışan İblis’e bu ilâhî emir, eşyanın bütün özelliklerinin sadece bir Allah vergisi olduğunu, bu şekilde bir defada fiilen anlatıverdi. (Elmalılı)