A'râf Sûresi 15. Ayet

قَالَ اِنَّكَ مِنَ الْمُنْظَر۪ينَ  ...

Allah da, “Sen süre verilenlerdensin” dedi.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 قَالَ dedi ki ق و ل
2 إِنَّكَ haydi sen
3 مِنَ
4 الْمُنْظَرِينَ süre verilmişlerdensin ن ظ ر
 

İblîs’in, Allah’tan kendisini, kıyamete kadar değil de insanların yeniden diriltilecekleri zamana kadar yaşatmasını dilemesi ölümsüzlüğü istemesi anlamına gelir. Çünkü ba‘sten sonra artık ölüm olmayacak, İblîs de kendisine uyanlarla birlikte cehennemi boylayacaktır (Şevkânî, II, 221). Onun bu dileğinin kabul edilmesi, insanoğlu için dünya hayatının bir imtihan süresi olması yönündeki ilâhî takdirin de bir sonucudur. Ayrıca burada şeytanın insanlar aleyhindeki kötü planları onlara haber verilerek, bir bakıma insanlar dünya ve âhiret hayatlarını mahvedecek olan bu tehlike karşısında uyarılmışlardır.

Kaynak : Kur’an Yolu Tefsiri Cilt: 2 Sayfa: 507

 

قَالَ اِنَّكَ مِنَ الْمُنْظَر۪ينَ

 

Fiil cümlesidir.  قَالَ  fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri  هو ’dir. Mekulü’l-kavli,  اِنَّكَ مِنَ الْمُنْظَر۪ينَ ‘dir.  قَالَ  fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubtur.

اِنَّ  tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir. İsmini nasb haberini ref eder.  كَ  muttasıl zamiri  اِنَّ ’nin ismi olarak mahallen mansubtur.

مِنَ الْمُنْظَر۪ينَ  car mecruru  اِنَّ ’nin mahzuf haberine müteallıktır.

الْمُنْظَر۪ينَ ‘nin cer alameti  ى  harfidir. Çünkü cemi müzekker salimler harfle îrablanırlar.

الْمُنْظَر۪ينَ  sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan if’al babının ism-i mef’ûludur.
 

قَالَ اِنَّكَ مِنَ الْمُنْظَر۪ينَ

 

İstînâfiyye olarak fasılla gelen ayet, müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.

قَالَ  fiilinin mekulü’l-kavli olan  اِنَّكَ مِنَ الْمُنْظَر۪ينَ  cümlesi اِنَّ  ile tekid edilmiş isim cümlesidir. Faide-i haber inkârî kelamdır. Sübut ifade eden isim cümlesinde îcaz-ı hazif sanatı vardır.  اِنَّ  ,مِنَ الْمُنْظَر۪ينَ’nin mahzuf haberine müteallıktır.

Şayet “ İblis’in süre talebi neden kabul edilmiştir? Zira o, sırf Allah’ın kullarını yoldan çıkarmak, onları ifsat etmek için bu süreyi istemiştir.” dersen şöyle derim: Çünkü bu durum kulların imtihanını ihtiva etmektedir ve İblis’e muhalefet etmek en büyük sevaplardandır. Bu durum, dünyada yaratılmış olan türlü zevkler, eğlenceler, insanların gönüllerine yerleştirilen arzular gibi olup hepsini Allah kullarını imtihan etmek için yaratmıştır. (Keşşâf)

Bu ilâhî kelam açıkça şunu ifade eder:

- İblis’e ezelden takdir edilmiş mühlet haber verilmiştir.

- Yoksa duası kabul edilerek kendisine özel mahiyette bir mühlet verilmemiştir.

- Süre verilmesi dileği, ölümünün ertelenmesi (tehir edilmesi) talebidir.

Çünkü ölümün tehiri ile süre verilmesi gerçekleşmektedir. Bazılarının dediği gibi İblis’in bu talebi azabının tehir edilmesi değildir.

Allah Teâlâ da İblis’e şöyle buyuruyor: “Şüphesiz sen, tekvinî (yaratma ile ilgili) hikmetimin gereği olarak ezelde ecellerini, (her şeyin yok olacağı vakte, ikinci dirilmeye kadar değil) ‘birinci nefha’ya kadar tehir ettiklerimdensin.” (Ebüssuûd)

İsim cümlesi bu manaya işaret eder.

Hiçbir yaratığın herhangi bir dilek ve duasını toptan reddetmek, şânından olmayan ve “göğüslerde olanı bilen” yüce Allah, huzurundan kovduğu İblis’in bile ricasını mutlak suretle reddetmeyerek Hicr ve Sâd Surelerinde de geleceği üzere bilinen vaktin gününe kadar bir ecelle geciktirdi ki “Sûra üflendiği gün göklerde ve yerde bulunan kimseler, hep korku içinde kalır. Yalnız Allah’ın diledikleri müstesna.” (Neml Suresi, 87) buyruğu üzere ilk nefha (sûra üfürme) günüdür. Âdem’e secde emri İblis’in iç yüzünü ortaya koyan ve meleklerden ayırt eden bir imtihan olduğu gibi İblis’in geri bırakılması (zaman tanınması) da Âdem ve soyu hakkında bir imtihan olacaktır. İblis isyandan tövbe ve kurtuluşu düşünmeyip zillet içinde hayat hırsıyla ilgili olan bu istek ve duasında, Âdem’in hemen tövbeye acele edip bağışlanma ve rahmet istek ve duasıyla kıyaslanınca aradaki farkın ne kadar önemli olduğu anlaşılır. (Elmalılı)