Müddessir Sûresi 22. Ayet

ثُمَّ عَبَسَ وَبَسَرَۙ  ...

Sonra yüzünü ekşitti, kaşlarını çattı.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 ثُمَّ sonra
2 عَبَسَ surat astı ع ب س
3 وَبَسَرَ kaşlarını çattı ب س ر
 
Rivayete göre müşrikler Hz. Peygamber’e ve tebliğ ettiği Kur’an’a karşı nasıl bir tavır takınmaları gerektiğini Velîd b. Mug^re’ye sormuşlar, o da düşünüp taşındıktan sonra Hz. Peygamber’in bir sihirbaz, Kur’an’ın da önceki sihirbazlardan intikal eden bir sihir, bir beşer sözü olduğunu insanlar arasında yaymalarını tavsiye etmiştir. İşte 18-25. âyetlerde Velîd b. Mug^re örneğinde Kur’an’a karşı benzer şekilde inkârcı tutum sergileyenler kınanmış; 26-30. âyetlerde ise hak ettikleri uhrevî ceza özetlenmiştir. 26. âyette geçen “sekar” kelimesi ateşin isimlerinden olup cehennemin ağır cezalık kısımlarından birini ifade ettiği belirtilir (bk. Şevkânî, V, 377). 27-28. âyetler ise sekar hakkında, “hiçbir şeye acımayan, içine atılanları yakan ve insanın derisini kavuran korkunç bir yer” şeklinde detaylar vermektedir. “İnsanları kavurur” diye çevirdiğimiz 29. âyete “insanlara görünür” şeklinde de mâna verilmiştir (Zemahşerî, IV, 183). Aynı âyet, “Cehennem, orayı hak eden insana kendini gösteren bir tablo, bir aynadır” şeklinde de anlaşılabilir. Müfessirler, 30. âyetteki “on dokuz” sayısını “cehennemde görevlendirilmiş olan on dokuz melek; meleklerden on dokuz grup; on dokuz saf; her birinin emrinde bir grup melek bulunan on dokuz yönetici melek” şekillerinde yorumlamışlardır (Zemahşerî, IV, 184; Şevkânî, V, 378; İbn Âşûr, XXIX, 298). Nitekim Tahrîm sûresinin 6. âyetinde de cehennemin başında iri cüsseli, sert tabiatlı ve Allah’ın emirlerini hemen uygulayan meleklerin bulunduğu bildirilmiştir. Râzî, insanın günah işleyip cehenneme girmesine sebep olan beden ve zihin güçlerini on dokuz olarak tesbit etmiş; cehennemde gözetim vazifesi yapan zebânîlerin sayısı ile bu güçler arasında bir ilginin bulunduğunu ifade etmiştir (XXX, 203). Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 496
 

  Abese عبس :

  عَبُوسٌ gönlün daralmasından dolayı yüzün buruşturulması yahut kaşların çatılmasıdır. Bu anlamdan hareketle sıkıntılı gün anlamında يَوْمٌ عَبُوسٌ denir. (Müfredat)

  Kuran’ı Kerim’de sülasi fiil ve isim formunda toplam 3 defa geçmiştir. (Mu'cemu-l Mufehres)

  Türkçede kullanılan şekilleri abus (çatık kaşlı, asık yüzlü), Abbas ve Abbâsilerdir. (Kuranı Anlayarak Okuma Rehberi) 

 

ثُمَّ عَبَسَ وَبَسَرَۙ


ثُمَّ  tertip ve terahi ifade eden atıf harfidir.  ثُمَّ  edatı mertebe açısından terahi manasınadır. Yani; aralıklarla, zaman içinde serpiştirilerek peyderpey olabilecek durumları bildirmektedir. 

عَبَسَ  atıf harfi  ثُمَّ  ile önceki ayetteki نَظَرَ ‘ya matuftur.

Fiil cümlesidir. عَبَسَ  fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ‘dir. بَسَرَ  atıf harfi وَ ‘la makabline matuftur. 
 

ثُمَّ عَبَسَ وَبَسَرَۙ

 

Tertip ve terahî ifade eden  ثُمَّ  atıf harfiyle önceki ayete atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.

Mazi fiil sebata, temekkün ve istikrara işaret eder. (Hâlidî, Vakafat, S.107)

بَسَرَۙ  cümlesi  وَ ’la  عَبَسَ  cümlesine atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır. Cümleler arasında manen ve lafzen mutabakat mevcuttur.

بَسَرَۙ  - عَبَسَ  kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr ve muvazene sanatları vardır.

Sonra kaşlarını çattı yüzünü buruşturdu, çünkü ona dil uzatacak bir şey bulamadı ve ne diyeceğini bilemedi ya da Resulullah (sav) 'e bakıp surat astı, bu da kaşlarını çattı ifadesini tekiddir. (Beyzâvî) 

بَسَرَۙ , vaktinden evvel acele olmasını istemek, hamlık yapmaktır. Nitekim meyvenin hamına, hurmanın koruğuna "büsür" denir. Rağıb, burada bu manadan olduğunu söyler. Yani, vakti gelmeden kopmuş ham koruk gibi ekşidi, surat astı.(Elmalılı)