Müddessir Sûresi 8. Ayet

فَاِذَا نُقِرَ فِي النَّاقُورِۙ  ...

Sûr’a üfürüldüğü zaman var ya; işte o gün çetin bir gündür.  (8 - 9. Ayetler Meali)
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 فَإِذَا zaman
2 نُقِرَ üflendiği ن ق ر
3 فِي
4 النَّاقُورِ Sur’a (boruya) ن ق ر
 

فَاِذَا نُقِرَ فِي النَّاقُورِۙ


فَ  istînâfiyyedir. اِذَا  şart manalı ,cümleye muzâf olan,cezmetmeyen zaman zarfıdır. Vuku bulma ihtimali kuvvetli veya kesin olan durumlar için gelir. نُقِرَ  ile başlayan fiil cümlesi muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. 

إِذَا şart manası taşıyan, cezmetmeyen zaman zarfıdır. Cümleye muzâf olur. Vuku bulma ihtimali kuvvetli veya kesin olan durumlar için gelir.

إِذَا : Cümleye muzâf olan zarflardandır. Kendisinden sonra gelen muzâfun ileyh cümlesi aynı zamanda şart cümlesidir. 

إِذَا ‘dan sonraki şart cümlesinin fiili, mazi veya muzari manalı olur. Cevabı ise umumiyetle muzari olur, mazi de olsa muzari manası verilir: 

a)  إِذَا  fiil cümlesinden önce gelirse, zarf (zaman ismi); isim cümlesinden önce gelirse (mufâcee=sürpriz) harfi olur.

b)  إِذَا ‘nın cevap cümlesi, iki muzari fiili cezm edenlerin cevap cümleleri gibi mazi, muzari, emir, istikbal, isim cümlesi... şeklinde gelir. Cevabın başına  ف ‘nın gelip gelmeme durumu, iki muzari fiili cezm edenlerle aynıdır.

c)  Sükun üzere mebnîdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi) 

نُقِرَ  fetha üzere mebni meçhul mazi fiildir. Naib-i faili müstetir olup takdiri هو ‘dir. فِي النَّاقُورِ  car mecruru  نُقِرَ  fiiline mütealliktir.
 

فَاِذَا نُقِرَ فِي النَّاقُورِۙ


فَ , istînâfiyedir. Müstenefe olan ayet, şart üslubunda gelmiştir.  اِذَا , cümleye muzâf olan şart ve mazi manalı zaman zarfıdır. Müteallakı cevap cümlesidir. Burada  إِنْ  değil, اِذَا  buyrulmuştur. Çünkü bahsedilen olay kesinlikle gerçekleşecektir. Çünkü  اِذَا  harfi, sık karşılaşılan durumlarda veya kesinlik bulacak olaylarda kullanılır.

Nahivcilere göre şart fiili olarak kullanılan mazi fiil gelecek zaman ifade eder. (Fâdıl Sâlih Samerrâî Tefsir, c. 2, s. 88.) 

اِذَا ’nın muzâfun ileyhi konumunda olan şart cümlesi  نُقِرَ فِي النَّاقُورِۙ  şeklinde müspet mazi fiil sıygasında gelerek temekkün ve istikrar ifade etmiştir. Faide-i haber ibtidaî kelamdır. Şartın cevabı sonraki ayette gelmiştir.

Mazi fiil sebata, temekkün ve istikrara işaret eder. (Hâlidî, Vakafat, S.107)

نُقِرَ  fiili, meçhul bina edilmiştir. Meçhul bina edilen fiillerde mef’ûle dikkat çekme kastı vardır. Çünkü fiil malum bina edildiğinde mef’ûl olan kelime, meçhul binada naib-i fail olur.

Meçhul bina naib-i failin bu fiilde bir dahli olmadığına da işaret eder. (Dr. Adil Ahmet Sâbir er-Ruveynî, Teemmülat fi Sûret-i İbrahim, s. 127)

İsm-i fail vezninde gelen  فِي النَّاقُورِۙ  car mecruru  نُقِرَ  fiiline mütealliktir. 

النَّاقُورِۙ - نُقِرَ  kelimeleri arasında cinası iştikak ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.

Ayetin başındaki  فَ  harfi, ”sebep lamı" manasındadır. Buna göre, ayetleri beraberce ele alıp şöyle anlamak gerekir: ”Onların eziyetlerine sabret, Çünkü önlerinde korkunç bir gün var. Onlar, eziyetlerinin; sen ise, sabrının karşılığını o gün göreceksiniz."  (Rûhu’l Beyân)

النَّاقُورِۙ , fâûl veznindedir,  نقُرِۙ  kökünden gelir, ses çıkarmaktır. Aslı sese sebep olan çalmaktır (çalgı aleti gibi). فَاِذَا 'daki  فَ  sebebiyet içindir. Sanki şöyle buyurmuştur: Zor zamana sabret ki, sen sabrının sonucunu göreceksin, düşmanların da verdikleri zararın sonucunu göreceklerdir. اِذَا  lâfzı (işte o gün, çok zor bir gündür) kavlinin delâlet ettiği şeyin zarfıdır. (Beyzâvî)

النَّاقُورِۙ , sur gibi ağızla üflenerek çalınan boruya denir. نَقْرٌ , vurmak ve didiklemek manalarına geldiği gibi boru çalmak manasına da gelir. Zira boru çalındığı zaman içinden hava sıkıştırma ile didiklenmiş olacağı gibi, dışından da o ses, çarptığı kulakları didikleyeceği için boruya مِنْقَارٌ , gaga, didikleme aleti manasıyla ilgili olarak  النَّاقُورِۙ denilmiştir. “Boru çalınmak” örf ve adette kervanın veya askerin yola çıkması için hareket kumandası demek olduğu gibi, “borusu ötmek” de, emir ve kumandasının dinlenmesinden kinaye olması nedeniyle, boruyu çalmak, ahiret yolculuğuna çıkmak için,  فَاِنَّمَا هِىَ زَجْرَةٌ وَاحِدَةٌ  [“Çünkü o sura üfürülüş zorlu bir kumandadır.”] (Saffat, 37/19) ilâhi emrinin ortaya çıkması demektir. (Elmalılı Hamdi Yazır)