Kıyamet Sûresi 13. Ayet

يُنَبَّؤُا الْاِنْسَانُ يَوْمَئِذٍ بِمَا قَدَّمَ وَاَخَّرَۜ  ...

O gün insana, yapıp önden gönderdiği ve yapmayıp geri bıraktığı şeyler haber verilir.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 يُنَبَّأُ haber verilir ن ب ا
2 الْإِنْسَانُ insanın ا ن س
3 يَوْمَئِذٍ o gün
4 بِمَا şeyler
5 قَدَّمَ yapıp öne sürdüğü ق د م
6 وَأَخَّرَ ve geri bıraktığı ا خ ر
 

Yüce Allah Hz. Peygamber’in şahsında insanlığa hitap ederek kıyamet koptuğu gün artık Allah’ın huzurundan başka kaçıp sığınılacak, varıp durulacak bir yerin bulunmadığını haber vermektedir. O gün herkes Allah’ın huzurunda toplanacak ve dünyada yapıp ettikleri ve yapması gerektiği halde yapmadıkları iyi ve kötü ne varsa hepsi ona haber verilecektir. Bununla birlikte insan görünüşte cezadan kurtulmak için çeşitli mazeretler ileri sürse de 15. âyetin bildirdiğine göre, gerçekte kendisi hakkında yine kendisi tanıklık edecek, gerçeği gizlemesi mümkün olmayacaktır. İsrâ sûresinin 14. âyetinde de bazı müfessirler, insanın kendisi hakkında tanıklık etmesini, organlarının şahitlik yapması (bk. Nûr 24/24; Yâsîn 36/65) olarak açıklamışlardır.

 

 


Kaynak :  Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 507
 

يُنَبَّؤُا الْاِنْسَانُ يَوْمَئِذٍ بِمَا قَدَّمَ وَاَخَّرَۜ


Fiil cümlesidir.  يُنَبَّؤُا  damme ile merfû muzari fiildir.  الْاِنْسَانُ  fail olup lafzen merfûdur.

يَوْمَئِذٍ  zaman zarfı  يُنَبَّؤُا  fiiline mütealliktir.  يَوْمَ  zaman zarfı  إذ ’e muzâftır.  يَوْمَ  ref mahallinde feth üzere mebnidir.  إذ  mukadder sükun ile mebni bir isimdir. Çünkü muzâfun ileyh olarak cer mahallindedir. Aldığı tenvin ise mahzuf bir cümleden avzdır. Takdir: يوم إذ برق البصر... (Gözlerin şimşek gibi çaktığı gün…) şeklindedir.

مَا  müşterek ism-i mevsûl,  بِ  harf-i ceriyle birlikte  يُنَبَّؤُا  fiiline mütealliktir. İsm-i mevsûlun sılası  قَدَّمَ وَاَخَّرَ ‘dir. Îrabdan mahalli yoktur. 

قَدَّمَ  fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هُوَ ’dir. اَخَّرَ  atıf harfi وَ ’la  makabline matuftur. 

يُنَبَّؤُا  fiili, sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Tef’il babındandır. Sülâsîsi  نبأ ‘dir.

Bu bab fiile çokluk (fiilin, failin veya mef‘ûlun çokluğu), bir tarafa yönelme, mef'ûlü herhangi bir vasfa nispet etmek, gidermek, bir terkibi kısaltmak, eylemin belli bir zaman diliminde meydana gelmesi, özneyi fiilin türediği şeye benzetmek, sayruret, isimden fiil türetmek, hazır olmak, bir şeyin aralıklarla tekrarlanması manalarını katar.

 

يُنَبَّؤُا الْاِنْسَانُ يَوْمَئِذٍ بِمَا قَدَّمَ وَاَخَّرَۜ


Beyanî istînâf olarak fasılla gelen cümlenin fasıl sebebi şibh-i kemâl-i ittisâldir. Müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. İstimrar, teceddüt ve tecessüm ifade etmiştir.

Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.

Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)  

يُنَبَّؤُا  fiili, meçhul bina edilmiştir. Meçhul bina edilen fiillerde mef’ûle dikkat çekme kastı vardır. Çünkü fiil malum bina edildiğinde mef’ûl olan kelime, meçhul binada naib-i fail olur.

Meçhul bina naib-i failin bu fiilde bir dahli olmadığına da işaret eder. (Dr. Adil Ahmet Sâbir er-Ruveynî, Teemmülat fi Sûret-i İbrahim, s. 127)

Ayette ‘’haber’’ kelimesi yerine  نَبَاَ  tercih edilmiştir. Çünkü,  نَبَاَ  büyük fayda sağlayan, kendisiyle ilim veya zannı galib oluşan haberdir. Bu özellikleri taşımayan habere  نَبَاَ  denmez. (Müfredat)

يُنَبَّؤُا  fiiline müteallik olan  يَوْمَ  zaman zarfı,  ئِذٍ  için muzâftır. Kelimedeki tenvin, mahzuf muzâfun ileyh cümlesinden ivazdır.

مَا  müşterek ism-imevsûlü,  بِ  harf-i ceriyle birlikte  يُنَبَّؤُا  fiiline mütealliktir. İsm-i mevsûlun sılası olan  قَدَّمَ  cümlesi müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.

Mazi fiil sebata, temekkün ve istikrara işaret eder. (Hâlidî, Vakafat, S.107)

اَخَّرَۜ  cümlesi tezat nedeniyle sılaya atfedilmiştir.

قَدَّمَ - اَخَّرَۜ  kelimeleri arasında tıbâk-ı îcab ve muvazene sanatları vardır.

يُنَبَّؤُا الْاِنْسَانُ يَوْمَئِذٍ بِمَا قَدَّمَ وَاَخَّرَۜ  Ayette zikredilen ve "Yaptığı ve yapmadığı" diye tercüme edilen  بِمَا قَدَّمَ وَاَخَّرَۜ  ifadesi çeşitli şekillerde izah edilmiştir.

Abdullah b. Abbas ve Abdullah b. Mes'ud'a göre bu ifadeden maksat, şudur: İnsanoğluna, dünyada iken yaptığı hayır ve şer amelleri bildirileceği gibi, ölümünden sonra işlenmesine sebep olduğu hayır ve şer ameller de kendisine bildirilecektir.

Abdullah b. Abbas'tan nakledilen diğer bir görüşe göre, "Kıyamet gününde insana, hem yaptığı günahlar ve hem de erteleyip yapmadığı vazifeler haber verilecektir." demektir.

Mücahid'e göre ise bu ifadeden maksat, kıyamet gününde, insana, en önce yaptığı ameli de en son yaptığı ameli de" haber verilecektir." demektir.

Katade'ye göre, "Kıyamet gününde insana, yaptığı itaatler ve yapmadığı dini vecibeler haber verilecektir." demektir.

İbn-i Zeyd'e göre ise ayetin inanası "Kıyamet gününde insana, hem yaptığı hayır ve şer amelleri haber verilecek hem de yapmadığı vazifeleri haber verilecektir." şeklindedir.

Taberi, doğru olan görüşün, kıyamet gününde insana, hayatındayken yaptığı hayır ve şerlerin haber verileceği ve ölümünden sonra da işlenmesine vesile olduğu halde, bunlardan işlenen veya işlenmeyen hayır ve şerlerden sorulacağı görüşüdür. Zira ayetin umum ifadesi bunu bu şekilde izah etmeyi gerektirmektedir. (Taberî, Âşûr)