وَجَزٰيهُمْ بِمَا صَبَرُوا جَنَّةً وَحَر۪يراًۙ
Allah Teâlâ yukarıdaki özellikleri taşıyan müminleri kıyamet gününün sıkıntılarından koruyacağını, onlara sevinç ve mutluluk dolu bir hayat nasip edeceğini ifade buyurduktan sonra, vereceği nimetleri açıklamıştır. Başka âyetlerde de kıyamet gününde bir kısım yüzlerin mutluluktan parıldayacağını bir kısım yüzlerin de sıkıntıdan sararıp solacaklarını haber vermiştir (Kıyâmet 75/22-24). Bu âyetlerin genelinden çıkan sonuca göre yüce Allah’ın müminlere ikram edeceği cennet, her türlü ihtiyacın karşılandığı, rahat ve huzur kaynağı imkânların bol bol bulunduğu bir yerdir. Orada canların çektiği, gözleri okşayan her türlü nimetin bulunduğu haber verilmiştir (bk. Zuhruf 43/71).
13. âyet müminlerin âhirette güneş ışınlarından kaynaklanan yakıcı sıcakla karşı karşıya kalmayacaklarını ifade eder. Âyetten cennetin kendine has bir nurla aydınlatılacağı, orada her şey mutedil olup sıkıntı verecek herhangi bir şeyin bulunmayacağı anlaşılmaktadır. 14. âyette belirtilen gölgelerin de cennetteki ağaçların gölgeleri olduğu belirtilir. 15-21. âyetlerde cennetliklerin içecekleri içkiler, sunucular ve hizmetçiler anlatılmakta; elbiseleri ve takıları tasvir edilmektedir. Müfessirler buradaki kâselerin gümüş ve billûrla tanıtılmasının ve diğer maddi tasvirlerin sadece bilinmeyeni bilinenle anlatmak, böylece muhatabın zihninde cennet nimetleriyle ilgili bir imaj, bir fikir oluşturmak ve sonuçta bir arzu uyandırmak maksadıyla yapılmış bir benzetmeden ibaret olduğunu belirtirler. Bunların mahiyetleri hakkında bir şey söylemek mümkün değildir. Nitekim Abdullah b. Abbas, “Cennetteki nimetlerle dünyadakiler arasında isim benzerliğinden başka benzerlik yoktur” demiştir (Râzî, XXX, 249; ayrıca bk. Bakara 2/25).
وَجَزٰيهُمْ بِمَا صَبَرُوا جَنَّةً وَحَر۪يراًۙ
Ayet, atıf harfi وَ ‘la önceki ayetteki لَقّٰيهُمْ ‘e matuftur. Fiil cümlesidir. جَزٰيهُمْ elif üzere mukadder fetha ile mebni mazi fiildir. Muttasıl zamir هُمْ mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur. بِ sebebiyyedir. مَا ve masdar-ı müevvel بِ harf-i ceriyle جَزٰيهُمْ fiiline mütealliktir.
صَبَرُوا damme üzere mebni mazi fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur. جَنَّةً kelimesi جَزٰيهُمْ ‘ün ikinci mef’ûlun bihi olup fetha ile mansubdur. حَر۪يراً atıf harfi وَ ‘la makabline matuftur.وَجَزٰيهُمْ بِمَا صَبَرُوا جَنَّةً وَحَر۪يراًۙ
Ayet, atıf harfi وَ ‘la önceki ayetteki … فَوَقٰيهُمُ اللّٰهُ cümlesine atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Mazi fiil sebata, temekküne ve istikrara işaret eder. (Hâlidî, Vakafat, S.107)
Mecrur mahaldeki masdar harfi مَا ve akabindeki صَبَرُوا cümlesi, masdar tevilinde, harf-i cerle birlikte جَزٰيهُمْ fiiline mütealliktir. Masdar-ı müevvel, müspet mazi fiil sıygasında gelerek temekkün ve istikrar ifade etmiştir. Faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Cümlede takdim-tehir sanatı vardır. Car mecrur بِمَا , ihtimam için, mef’ûl olan جَنَّةً ‘e takdim edilmiştir. بِ harf-i ceri, sebebiyedir
حَر۪يراً atıf harfi وَ ‘la, جَزٰيهُمْ fiilinin ikinci mef’ûlü olan جَنَّةً ’e matuftur. Cihet-i camiâ, temâsüldür.
Takvanın bütün hallerini ve bütün salih amelleri bünyesinde topladığı için بِمَا صَبَرُوا İbaresinde idmâc sanatı vardır. Çünkü sevilen bir şeyden ayrılmaya ya da külfet gerektiren bir şey yapmaya, hatta ona olan sevgisine rağmen, yemek yedirmeye nefsin tahammül etmesi çok zordur. (Âşûr)
Mef’ûllerin nekre gelmesi tazim, nev ve kesret ifade eder.
Bu ayetin manası, "Allah onları, başkasını kendisine tercih etme ve bunun neticesi olan açlık ve perişanlığa katlanma gibi zor şeylere dayanmalarına mukabil, içinde çok hoş yiyeceklerin ve harikulade giyeceklerin bulunduğu bir cennetle, bahçe ile ödüllendirmiştir" şeklindedir. Bu ifadenin bir benzeri de, [Oradaki (cennetteki) elbiseleri, ipektir..] (Hac, 23) ifadesidir. (Fahreddin er-Râzî)
"Sabırlarına karşılık onlara verilir", bununla, sabrın, iyi kişilerin muvaffak olma sebeplerinden biri olan en seçkin özellikleri olduğuna ve böylece aynı anda hem şükrettiklerine, hem de sabrettiklerine işaret olunmuştur. (Elmalılı)