İnsan Sûresi 5. Ayet

اِنَّ الْاَبْرَارَ يَشْرَبُونَ مِنْ كَأْسٍ كَانَ مِزَاجُهَا كَافُوراًۚ  ...

İyiler ise, katkısı kâfur olan içecekler dolu bir kadehten içerler.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 إِنَّ şüphesiz
2 الْأَبْرَارَ iyiler ب ر ر
3 يَشْرَبُونَ içerler ش ر ب
4 مِنْ -ten
5 كَأْسٍ bir kadeh- ك ا س
6 كَانَ olan ك و ن
7 مِزَاجُهَا karışımı م ز ج
8 كَافُورًا kâfûr ك ف ر
 
İyilerin âhirette elde edecekleri ödüller, sayesinde mutlu olacakları nimetler, dünya diliyle temsilî olarak anlatılmaktadır.
 

اِنَّ الْاَبْرَارَ يَشْرَبُونَ مِنْ كَأْسٍ كَانَ مِزَاجُهَا كَافُوراًۚ


İsim cümlesidir. اِنَّ  tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir. İsmini nasb haberini ref eder. الْاَبْرَارَ  kelimesi  اِنَّ ‘nin ismi olup lafzen mansubdur.  يَشْرَبُونَ  fiili  اِنَّ ‘nin haberi olarak mahallen merfûdur.

يَشْرَبُونَ  fiili  نَ ‘un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ı fail olarak mahallen merfûdur.  مِنْ كَأْسٍ  car mecruru  يَشْرَبُونَ  fiiline mütealliktir. كَانَ  ile başlayan cümle  كَأْسٍ ‘nin sıfatı olarak mahallen mecrurdur. 

Varlıkları niteleyen kelimelere sıfat denir. Arapça’da sıfatın asıl adı na’t ( النَّعَتُ )dır. Sıfatın nitelediği isme de men’ut ( المَنْعُوتُ ) denir. Bir ismi doğrudan niteleyen sıfata hakiki sıfat, dolaylı olarak niteleyen sıfata da sebebi sıfat denir.

Sıfat ile mevsuftan oluşan tamlamaya sıfat tamlaması denir. Sıfat tek kelime (isim), cümle ve şibh-i cümle olabilir. Ve sıfat birden fazla gelebilir.

Sıfat mevsûfuna: cinsiyet, adet, marifelik - nekrelik ve îrab bakımından uyar.

Sıfat iki kısma ayrılır: 1. Hakiki sıfat  2. Sebebi sıfat

Hakiki sıfat: 1- Müfred olan sıfatlar  2- Cümle olan sıfatlar olmak üzere ikiye ayrılır.

1. Müfred olan sıfatlar: Müfred olan sıfatlar genellikle ism-i fail, ism-i mef’ûl, mübalağalı ism-i fail, sıfat-ı müşebbehe, ism-i tafdil, masdar, ism-i mensub ve sayı isimleri şeklinde gelir.

Gayrı akil (akılsız çoğullar) mevsûf olarak geldiğinde sıfatını müfred müennes olarak da alır.

2. Cümle olan sıfatlar: 1- İsim cümlesi olan sıfatlar, 2- Fiil cümlesi olan sıfatlar, 3- Şibh-i cümle olan sıfatlar. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

كَانَ  nakıs, mebni mazi fiildir. İsim cümlesinin önüne geldiğinde, ismini ref haberini nasb eder.  مِزَاجُهَا  izafeti  كَانَ ‘nin ismi olup lafzen merfûdur. Muttasıl zamir  هَا  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.  كَافُوراً  kelimesi  كَانَ ‘nin haberi olup lafzen mansubdur.
 

اِنَّ الْاَبْرَارَ يَشْرَبُونَ مِنْ كَأْسٍ كَانَ مِزَاجُهَا كَافُوراًۚ


Ayet, istînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. 

اِنَّ  ile tekid edilmiş sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır. Yalnızca bir isim cümlesi bile devam ve sübut ifade ettiğinden,  اِنَّ , isim cümlesi ve isnadın tekrarı ile tekid edilen bu ve benzeri cümleler muhkem/sağlam cümlelerdir.

İsim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karinelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

Müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelam olan  يَشْرَبُونَ مِنْ كَأْسٍ كَانَ مِزَاجُهَا كَافُوراًۚ   cümlesi,  اَنَّ ’nin haberidir. 

Müsnedin muzari fiil cümlesi olarak gelmesi hükmü takviye, teceddüt, istimrar ve tecessüm ifade etmiştir. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.

Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

يَشْرَبُونَ ye müteallik olan car mecrur  مِنْ كَأْسٍ ‘deki nekrelik nev, kesret ve tazim ifade eder.

كَانَ مِزَاجُهَا كَافُوراًۚ  cümlesi  كَأْسٍ  için sıfattır. Sıfat, tabi olduğu kelimenin sahip olduğu bir özelliğe işaret etmek için yapılan ıtnâb sanatıdır.

Nakıs fiil  كَان ’nin dahil olduğu sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber ibtidaî kelamdır.

كَان ’nin haberi isminin içine karışır ve adeta onun mahiyetinden bir cüz olur. (Muhammed Ebu Musa, Hâ-Mîm Sureleri Belâgî Tefsiri, c. 5, s.124)

مِزَاجُهَا  izafeti  كَانَ ’nin ismi,  كَافُوراًۚ  haberidir.

كَافُوراًۚ : Cennetteki bir pınarın adıdır. Diğer pınarlar gibi onun da suyu, kâfur gibi beyaz ve kokuludur. Kamus'ta kâfur ise; bilinen bir kokudur. Çin ve Hindistan dağlarında yetişen bir ağaçtan elde edilir. Bu ağaç bir çok insanı gölgeleyecek derecede büyüktür. Kaplanlar bu ağacı çok severler."Ayette geçen  كَأْسٍ (kase) ise, içerisinde şarap bulunan bardaktır ki bu bardağa kadeh denir. Sırf şarap için kullanıldığı da olur. Çoğunluğun görüşüne göre burada da şarap anlamındadır. (Rûhu’l Beyân) 

Son üç ayet tertipsiz leff ve neşr sanatına örnektir. Leff bölümünde önce küfredenlerden sonra şükredenlerden söz edildiği halde neşr kısmında önce kafirler, sonra da şükredenlere Ahirette verilen karşılık zikredilmiştir.

Şüphesiz ona yol gösterdik; buna kimi şükreder, kimi de nankörlük. Doğrusu, inkârcılar için zincirler, demir halkalar ve çılgın alevli cehennem hazırladık. Şüphesiz iyiler kâfur katılmış bir tastan içerler ayetinde kimi insanların şükreden kimilerinin de nankör olacağı ifade edildikten sonra, inkârcılara akabinden de iyi insanların anlatımına geçilmiştir. Şükredenlerle iyiler arasında, nankörlerle de inkârcılar arasında çapraz bir bağ kurmaksa muhataba bırakılmıştır. (Hasan Uçar, Kur’an-ı Kerim’deki Anlamsal Bedî‘ Sanatları Doktora Tezi) 

Şüphesiz iyiler/ الْاَبْرَارَ  kelimesi بر 'in çoğuludur, أرباب  gibi yahut بار ’in çoğuludur.  أشهاد gibi bir bardaktan içerler şaraptan içerler,  كَأْسٍ  aslında içinde şarap olan kadehtir.

Katkısı içine katılan şey  كَافُوراًۚ  olan bardaktan içerler. Çünkü  كَافُوراًۚ  soğuk ve tatlıdır, kokusu da hoştur. Bunun cennette bir suyun ismi olduğu da söylenmiştir. Rayihası ve beyazlığı  كَافُوراًۚ ‘a benzer. (Beyzâvî - Âşûr) 

2-5. ayetlerde, insanın yaratılışı ve Allah’ın ona yol göstermesiyle başlamakta, ardından kâfirler için hazırlanmış olan şeyler açıklanmakta, sonra sözü aniden keserek (iktidâb) tahallus yoluyla iyiler için hazırlanmış şeylerin anlatılmasına geçilmektedir. Ve bu konuya uzunca daldı, hatta iyiler için hazırlananların anlatıldığı ayetlerin sayısı yirmi ayete ulaştı. (Dr. Mustafa Aydın, Arap Dili Belâgatında Bedî’ İlmi ve Sanatları)