Mürselât Sûresi 16. Ayet

اَلَمْ نُهْلِكِ الْاَوَّل۪ينَۜ  ...

Biz öncekileri helâk etmedik mi?
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 أَلَمْ
2 نُهْلِكِ helak etmedik mi? ه ل ك
3 الْأَوَّلِينَ öncekileri ا و ل
 

Buradaki soru, âyetlerin ilk muhatabı olan Mekke müşriklerinin, Allah’a isyanları yüzünden helâk edilen Âd, Semûd vb. kavimlerin kötü âkıbetlerinden az çok haberdar olduklarını gösterir. Buna rağmen kendileri de peygamberi yalancılıkla itham edip ona isyanda ısrar ederlerse öncekiler gibi cezalandırılacakları hatırlatılmaktadır. Nitekim Hz. Peygamber’e isyanda direnen müşrikler Bedir Savaşı’yla başlayan kesin bir yok oluş sürecinden geçirilerek cezalandırılmışlardır (bk. Râzî, XXX, 272); âhiretteki cezaları da ayrıca verilecektir. 18. âyette “suçlular” diye çevirdiğimiz mücrimîn kelimesi Kur’an’da genellikle müşrikleri ifade eden bir terim olarak kullanılmıştır. Âyetin bağlamından kelimenin burada da aynı anlamda kullanıldığı anlaşılmakta; bu âyette hangi dönemde olursa olsun bütün “mücrimler”in, müşriklerin, inkârcı ve isyankârların aynı şekilde cezalandırılmalarının, yüce Allah’ın bir yasası olduğu hatırlatılmaktadır.

 


Kaynak :  Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 527
 

اَلَمْ نُهْلِكِ الْاَوَّل۪ينَۜ


Hemze istifham harfidir. Fiil cümlesidir.  لَمْ  muzariyi cezm ederek manasını olumsuz maziye çeviren harftir. نُهْلِكِ  sükun üzere meczum muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri نَحْنُ ‘ dur. الْاَوَّل۪ينَ  mef’ûlun bih olup nasb alameti  ي ‘dir. Cemi müzekker salim kelimeler harfle îrablanırlar.

نُهْلِكِ  fiili, sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. İf’al babındadır. Sülâsîsi  هلك ’dir.

İf’al babı fiille tadiye (geçişlilik) kesret, haynunet (zamanı gelmesi), sayruret, izale, zamana ve mekâna duhul, temkin (imkân sağlamak), vicdan (bir vasıf üzere bulmak) mutavaat (tef’il babının dönüşlülüğü), tariz (arz etmek, maruz bırakmak) manaları katar.

 

اَلَمْ نُهْلِكِ الْاَوَّل۪ينَۜ


İstînâfiyye olarak fasılla gelen ayet, istifham üslubunda talebî inşaî isnaddır. 

Hemze takrirî istifham harfidir. Takrîr; soru soran kimsenin karşı tarafın ikrarını sağlamak için kullandığı bir üsluptur.

Takrîr: (itirafa zorlama) Muhatabın bildiği birşey soru şeklinde dile getirilir ve ondan bunu tasdik etmesi istenir. Bunda ikna edici, inandırıcı delil vardır. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur’an Işığında Belâgat Dersleri, Meânî İlmi)

İstifham üslubunda olmasına rağmen cümle vaz edildiği soru anlamından çıkarak ikrar ve tevbih anlamı kazandığı için mecaz-ı mürsel mürekkebdir.

Ayrıca cümlede, kelâmcıların usülünce kesin aklî delîllerle konuşmak şeklinde tarif edilen mezheb-i kelâmî sanatı vardır.

Menfi muzari fiil sıygasındaki cümlede fiil azamet zamirine isnadla tazim edilmiştir.

Muzari fiil teceddüt, istimrar ve tecessüm ifade etmiştir. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.

Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

Hemze menfi cümlenin başına geldiğinde tenbih, tezekkür ve taaccüp manalarını verir. Bu manalarda sakındarma (tahzir) manası da olabilir. Bu ayette olduğu gibi. (Sahip Aktaş, Kur’an’da İstifhâm Üslûbu)