Mürselât Sûresi 46. Ayet

كُلُوا وَتَمَتَّعُوا قَل۪يلاً اِنَّكُمْ مُجْرِمُونَ  ...

Ey inkâr edenler! (Dünyada) yiyin ve birazcık yararlanın! Şüphesiz sizler suçlularsınız.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 كُلُوا yiyin ا ك ل
2 وَتَمَتَّعُوا ve sefa sürün م ت ع
3 قَلِيلًا azıcık ق ل ل
4 إِنَّكُمْ siz
5 مُجْرِمُونَ suçlularsınız ج ر م
 

Takvâ sahiplerini öven ve onlara âhiret mutluluğunu müjdeleyen ifadelerin ardından, putperestlere yöneltilen “... yiyin, biraz daha faydalanın!” şeklindeki tehdit ifadesiyle –takvâ sahiplerinin duyarlı ve sorumlu yaşayışlarının aksine– yiyip içmenin ötesinde bir kaygı taşımadan sorumsuzca geçirilen bir hayatın gerçekte ne büyük bir ziyan olduğu anlatılmaktadır. Dünya nimetleri ne kadar bol olursa olsun insan ömrü kısa, dünya ise fânidir; sonuçta suçluların gideceği yer cehennemdir. Bu nedenle onlar hakkında da, “Hakkı yalanlayanların o gün vay haline!” buyurulmuştur.

 


Kaynak :  Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 531
 

كُلُوا وَتَمَتَّعُوا قَل۪يلاً


Fiil cümlesidir.  كُلُوا  fiili  نَ ‘un hazfıyla mebni emir fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ı fail olarak mahallen merfûdur.  تَمَتَّعُوا  atıf harfi وَ ‘la makabline matuftur. قَل۪يلاً  zarftan naib mef’ûlun fih olup fetha ile mansubdur. Takdiri, زماَناً قليلاً  şeklindedir.


اِنَّكُمْ مُجْرِمُونَ


İsim cümlesidir.  اِنَّ  tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir. İsmini nasb haberini ref eder.  كُمْ  muttasıl zamiri  اِنَّ ’nin ismi olarak mahallen mansubdur.  مُجْرِمُونَ  kelimesi  اِنَّ ’nin haberi olup ref alameti  و ‘dır. Cemi müzekker salim kelimeler harfle îrablanır.

تَمَتَّعُوا  fiili sülâsî mücerrede iki harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir  تَفَعَّلَ babındadır. Sülâsîsi  متع ‘dır.

Bu bab fiile mutavaat, tekellüf, ittihaz, sayruret, tecennüp (sakınma) ve talep anlamları katar.

مُجْرِمُونَ  kelimesi; sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan if’al babının ism-i failidir.

İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 

كُلُوا وَتَمَتَّعُوا قَل۪يلاً


İstînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. Hitap dünyadaki kâfirleredir. Emir üslubunda talebî inşâî isnaddır.

Aynı üslupta gelen  وَتَمَتَّعُوا قَل۪يلاً  cümlesi, atıf harfi  وَ ‘la makabline atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır. Cümleler arasında manen ve lafzen mutabakat mevcuttur. 

Emir üslubunda talebî inşâî isnaddır.

قَل۪يلاً , zaman zarfından naib sıfattır. Takdiri,  زمانا قليلا (Az bir zaman) şeklindedir. Cümlede icâz-ı hazif sanatı vardır. 

Allah Teala’nın  كُلُوا وَتَمَتَّعُوا  emri, bir mühlet verme ve uyarı olarak kullanılmaktadır. (Âşûr)

 

اِنَّكُمْ مُجْرِمُونَ


Beyanî istînâf olarak fasılla gelen cümlenin fasıl sebebi şibh-i kemâl-i ittisâldir. 

اِنَّ  ile tekid edilmiş, sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır. 

Yalnızca bir isim cümlesi bile devam ve sübut ifade ettiğinden,  اِنَّ  ve isim cümlesi olmak üzere iki tekid içeren bu ve benzeri cümleler çok muhkem/sağlam cümlelerdir.

İsim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karinelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

Müsned olan  مُجْرِمُونَ , mübalağalı ism-i fail kalıbı olan sıfat-ı müşebbehe vezninde gelerek mübalağa ifade etmiştir. Bu kalıp bu vasfın mevsûfta sürekli varlığına, sıfatın mevsûfun bir parçası gibi ondan ayrılmayan bir özelliği olduğuna işaret eder.

İsim cümlesindeki ism-i fail istimrar ifade eder. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

İsm-i fail sübuta, istikrara ve sıfatın mevsûfa olan bağlılığına delalet eder. (Halidî, Vakafat, s. 80)

اِنَّكُمْ مُجْرِمُونَ  ifadesi, tehdit etmek ve kötülüğü uyarmak için kullanılmış bir haber olup, ‘’suçlarınız sizi cezaya sürükleyecek’’ demektir. (Âşûr)

Haberin  اِنَّ  ile tekid edilmesi, suçlu oldukları gerçeğini inkar etmelerini reddetmek içindir. (Âşûr) 

Burada  مُجْرِمُونَ  kelimesinin kullanılması, her mücrimin akıbetinin bu olduğuna delalet etmektedir. (Ebüssuûd)