ف۪يمَ اَنْتَ مِنْ ذِكْرٰيهَاۜ
Sıra | Kelime | Anlamı | Kökü |
---|---|---|---|
1 | فِيمَ | ne (bilirsin)? |
|
2 | أَنْتَ | sen |
|
3 | مِنْ |
|
|
4 | ذِكْرَاهَا | onun söyleyesin |
|
Müşrikler kıyamet ve âhirete inanmadıkları için her fırsatta Hz. Peygamber’e kıyametin ne zaman kopacağını sorarak onu zor duruma düşürmeye çalışıyor, hatta nasıl olsa böyle bir şeyin imkânsız olduğunu düşündükleri için alay olsun diye kıyametin çabucak gelmesini ister görünüyorlardı. Hz. Peygamber ise onların iman etmelerine vesile olur ümidiyle, “Keşke sorularına cevap vermek mümkün olsaydı!” diye temennide bulunuyordu. Yüce Allah, “Sen onun hakkında ne söyleyebilirsin ki!”meâlindeki âyetle onun bu konuda bilgi edinme imkânının bulunmadığını, bu bilginin yalnız kendi zâtına ait olduğunu (krş. Lokmân 31/34), Hz. Peygamber’in görevinin, kıyametin ne zaman kopacağını bildirmek değil, kıyametin bir gün mutlaka geleceğine dikkat çekmek, buna inanıp âhiret kaygısı taşıyanları uyarmak ve o güne hazırlık yapmalarını teşvik etmek olduğunu vurgulamıştır.
ف۪يمَ اَنْتَ مِنْ ذِكْرٰيهَاۜ
ف۪يمَ cer harfi ف۪ي ile istifham harfi ما ‘nın bileşimi olan bu edatın anlamı, ‘nerede’ şeklindedir. Cer harfinden sonra istifham harfi geldiğinde elif hazf edilir. (Arap Dilinde Edatlar, Hasan Akdağ)
ف۪يمَ car mecruru mahzuf mukaddem habere mütealliktir. Munfasıl zamir اَنْتَ muahhar mübteda olarak mahallen merfûdur. مِنْ ذِكْرٰيهَا car mecruru mahzuf habere mütealliktir. Muttasıl zamir هَا muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.ف۪يمَ اَنْتَ مِنْ ذِكْرٰيهَاۜ
Beyanî istînâf olarak fasılla gelen ayetin fasıl sebebi şibh-i kemâl-i ittisâldir. İnkârî istifham üslubunda talebî inşâî isnaddır. Ayette muhatab Hz. Peygamberdir, fakat maksat müşriklere duyurmaktır.
İsim cümlesi formunda gelmiş, istifham üslubunda talebî inşâî isnaddır. Cümlede takdim-tehir ve îcâz-ı hazif sanatları vardır. ف۪يمَ mahzuf mukaddem habere mütealliktir. اَنْتَ , muahhar mübtedadır. ف۪يمَ , harf-i cer ف۪ي ve istifham harfi مَٓا ’dan oluşmuştur. Harf-i cere birleştiği için istifham harfi ما ‘nın elifi düşmüştür.
Ayet istifham üslubunda geldiği halde sorunun maksadı, cevap beklemek değil, konunun önemini vurgulamaktır. Cümle, vaz edildiği anlamdan çıkması nedeniyle mecaz-ı mürsel mürekkebdir. Ayrıca istifhamda tecahül-i arif sanatı vardır.
İnkâr, (reddetme, yadsıma) manasına delalet etmek üzere en çok kullanılan istifham harfi hemzedir. Hemzeyi her zaman sorulan şey takip eder. İnkâr manasında olan istifham iki kısımdır: Azarlama ve yalanlama. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur’an Işığında Belâgat Dersleri, Meânî İlmi)
Kur’ân-ı Kerîm’de sıkça başvurulan bir üslup olan inkârî istifhâm ile kabul edilmeyen ve edilmemesi gereken bir durumun neden hala farkına varılmadığı sorgulanır.
Bilinen nefy üslubu yerine istifhamın tercih edilmesinin sebebi; istifhamda muhatabın aklını uyarmak, harekete geçirmek ve düşünmeye teşvik manası olmasıdır. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
Car mecrur مِنْ ذِكْرٰيهَاۜ , mahzuf habere mütealliktir.
ف۪يمَ [Nerede…?!] ifadesinin onların suallerini yadırgama niteliğinde olduğu da söylenmiştir; yani “Bu sualin mantığı ne?” buyrulduktan sonra; “sen zaten kıyametin hatırlatması sayılırsın” denmektedir; yani sen kıyamete yakın bir dönemde gönderilmiş; nebiler silsilesinin sonu ve resullerin sonuncusu olduğuna göre senin peygamberliğin kıyametin hatırlatılması adına bir ihtar, emarelerinden bir emaredir zaten! Dolayısıyla, senin bu durumun kıyametin yaklaşmasına, kendisiyle yüz yüze gelinmesine ve kendisi için hazırlık yapma gerekliliğine dair onlara yetecek bir delildir; sorup durmalarının anlamı yok! (Keşşâf)