Tekvir Sûresi 15. Ayet

فَلَٓا اُقْسِمُ بِالْخُنَّسِۙ  ...

Andolsun, bir görünüp bir sinenlere, akıp gidip kaybolanlara,  (15 - 16. Ayetler Meali)
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 فَلَا hayır
2 أُقْسِمُ yemin ederim ق س م
3 بِالْخُنَّسِ geri kalıp gizlenenlere خ ن س
 

Erişilmez bir nazım güzelliği ve edebî incelikler taşıyan 15-18. âyetlerdeki yeminler, ileride verilecek olan vahiy ve peygamberle ilgili bilgilerin gerçekliğini teyit amacı taşıması yanında, muhatabı bu bilgilerin önemini kavramaya hazırlamaktadır. Çünkü peygamberin dürüstlüğü ve vahyin gerçek olduğu hususunda kuşku duyan insanın, hiçbir dinî bildirimi tanıyıp kabul etmesi beklenemez. Müfessirler 19. âyette anlatılan “değerli elçinin sözü”nden maksadın Kur’an olduğunu söylemişlerdir. Elçiden maksat bir görüşe göre Cebrâil’dir (Taberî, XXX, 51; Zemahşerî, 224). Cebrâil, Allah’ın kelâmı Kur’an’ın Hz. Peygamber’e ulaştırılmasında aracılık yani elçilik ettiği için ona “değerli elçi” denilmiş ve Allah’ın vahyettiği kelâm Hz. Peygamber’e onun tarafından okunduğu, vahye uygun söz kalıbına girmiş olarak ondan ulaştığı için “onun sözü” olarak ifade edilmiştir. Diğer bir yoruma göre “değerli elçi” Hz. Peygamber’dir. O, Allah’ın elçisi olarak Kur’an’ı insanlara tebliğ ettiği için Kur’an onun sözü olarak ifade buyurulmuştur (İbn Âşûr, XXX, 154-155).

“Değerli elçi” ifadesini Hz. Peygamber olarak açıklayanlara göre 20-21. âyetlerin anlamı şöyle olur: Peygamber Allah’tan gelen mesajları ümmetine tebliğ edecek güç ve yeteneğe sahiptir; Allah katında onun yüce bir makamı ve itibarı vardır; kendisine indirilen vahyi koruma ve tebliğ etme hususunda güvenilir bir elçidir; Allah’a itaat eden müminler ona da itaat eder, saygı gösterirler (Şevkânî, V, 453; arş hakkında bilgi için bk. A‘râf 7/54).

 

فَلَٓا اُقْسِمُ بِالْخُنَّسِۙ


Fiil cümlesidir. فَ  istînâfiyyedir. لَٓا  zaiddir.  اُقْسِمُ  damme ile merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri  أنا ’dir. بِالْخُنَّسِ  car mecruru  اُقْسِمُ  fiiline mütealliktir. 

اُقْسِمُ  fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil if’âl babındandır. Sülâsîsi قسم ’dır.

İf’al babı fiile tadiye (geçişlilik) kesret, haynunet (zamanı gelmesi), sayruret, izale, zamana ve mekâna duhul, temkin (imkân sağlamak), vicdan (bir vasıf üzere bulmak) mutavaat (tef’il babının dönüşlülüğü), tariz (arz etmek, maruz bırakmak) manaları katar. Bazan da fiilin mücerret manasını ifade eder. 

 

فَلَٓا اُقْسِمُ بِالْخُنَّسِۙ

 

فَ  istînâfiyye,  لَٓا  tekid ifade eden zaid haftir. Müspet muzari fiil sıygasında gelen cümle, kasem üslubunda gayr-ı talebî inşâî isnaddır. Teceddüt, istimrar ve tecessüm ifade etmiştir. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.

Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

Kasemin cevabı 19. ayette gelmiştir.

Fiil azamet zamirine isnadla tazim edilmiştir.

Muksemun bih olan car mecrur  بِالْخُنَّسِ , kasem fiili  اُقْسِمُ ’ya mütealliktir.

[Hayır, sinenlere yemin ederim] ifadesi burçtan burca dönen yıldızlara demektir, bu da  خنس  fiilinden gelir ki, geri kalmaktır. Bunlar ayla güneşin dışındaki gezegenlerdir. (Beyzâvî) 

Kasemin yani yeminin başındaki  لَٓا  zaiddir, yahut da önceki sözü red için gelmiştir. Buna göre mana: ”Ey kâfirler! Durum sizin iddia ettiğiniz gibi değildir. Yani Kur'an, ne şiirdir, ne sihirdir, ne de efsanedir." Sonra Cenab-ı Hak gezegenlere yeminle söze başladı. خُنَّسِ  kelimesi,  خانس in çoğuludur.  خانس ise geri kalan demektir. خُنَّسِ ‘ün aslı geriye dönmektir. خنَّاس , şeytanın bir sıfatıdır. Çünkü o hortumunu kulun kalbine sokar, kul Allah'ı zikredince geri çekilir, gaflete düşünce ise vesvese vermek üzere döner. Buna göre ayetin manası şöyledir: ”Dönüp kaybolan beş gezegene yemin ederim." Bu beş gezegen şunlardır: Merih, Zühal, Zöhre, Utarit, Müşteri. Bunlar güneş ve ayla birlikte yedi olmaktadır. Her biri bir yörüngede hareket etmektedir, en yakını ay olmak üzere belli bir tertip üzere bulunurlar. (Rûhu’l Beyân - Elmalılı)