İnfitâr Sûresi 13. Ayet

اِنَّ الْاَبْرَارَ لَف۪ي نَع۪يمٍۚ  ...

Şüphesiz, iyiler Naîm cennetindedirler.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 إِنَّ şüphesiz
2 الْأَبْرَارَ iyiler ب ر ر
3 لَفِي içindedirler
4 نَعِيمٍ ni’metler ن ع م
 

Amellerin kayda geçirilmesi ve uhrevî yargı sürecinin sonucu özetlenmektedir. Sûrenin ana konusu kıyamet ve âhiret ile uhrevî sorumluluk olduğuna göre buradaki “erdemliler” (ebrâr), bir gün kıyametin kopacağına, dünyada yapıp ettiklerinin kaydedildiği belgelerin önlerine konacağına ve bunların hesabını vereceklerine inanarak bu belgeleri yani amel defterlerini iyilikleriyle dolduran mümin kişilerdir. Bu duyarlılık birçok âyette takvâ kavramıyla da ifade edilmektedir. “Kötüler” (füccâr) ise kıyamete, uhrevî yargı ve sorumluluğa inanmayan, amel defterlerini kötülüklerle kirletenlerdir. Ehl-i sünnet âlimleri, buradaki “füccâr”la sadece inkârcıların kastedildiğini, günahkâr müminleri kapsamadığını belirtirler; çünkü onlar kıyamet ve âhirete inanırlar (bu tartışma için bk. Râzî, XXXI, 84-85). Ancak, bu âyetlerin, inananıyla inanmayanıyla bütün insanları âhiret kaygısı taşımaya çağırdığında kuşku yoktur.

Kaynak :  Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 570-571
 

اِنَّ الْاَبْرَارَ لَف۪ي نَع۪يمٍۚ


İsim cümlesidir.  اِنَّ  tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir. İsmini nasb haberini ref eder. الْاَبْرَارَ  kelimesi  اِنَّ ‘nin ismi olup fetha ile mansubdur. لَ  harfi  اِنَّ ’nin haberinin başına gelen lam-ı muzahlakadır.  ف۪ي نَع۪يمٍ  car mecruru  اِنَّ ’nin mahzuf haberine mütealliktir.
 

اِنَّ الْاَبْرَارَ لَف۪ي نَع۪يمٍۚ

 

Ayet, istînâfiyye olarak fasılla gelmiştir.  اِنَّ  ve lam-ı muzahlaka ile tekid edilmiş, sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır.

Yalnızca bir isim cümlesi bile devam ve sübut ifade ettiğinden bu ve benzeri cümleler,  اِنّ , isim cümlesi ve lam-ı muzahlaka sebebiyle üç katlı tekid ifade eden çok muhkem cümlelerdir.

İsim cümleleri sübut ifade eder. İsim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karinelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi) 

Cümlede îcâz-ı hazif sanatı vardır. الْاَبْرَارَ  kelimesi  اِنَّ ‘nin ismidir. Car mecrur  ف۪ي نَع۪يمٍ , mahzuf habere mütealliktir.  نَع۪يمٍ ‘in nekreliği tazim ve nev ifade eder.

Bu ayet-i kerîmede  نَع۪يمٍ  kelimesi ‘Cennet’ manasında kullanılmıştır. Çünkü Cennet, nimetlerin arz edilme yeridir. Haliyet alakasıyla mecaz-ı mürseldir. Hal zikredilip mahal kastedilmiştir. Buna zikr-i hal irade-i mahal de denir. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur’an Işığında Belâgat Dersleri Beyân İlmi)

الْاَبْرَارَ /Ebrâr, بر ‘rin çoğuludur. Doğru, itaatli ve ihsan sahibi demektir. Güzelliklerin en güzeli, kelime-i tevhiddir. Sonra ana babaya itaat, sonra da talebelerin hocalara itaat ve saygısıdır.

Nimetten maksat, cennet nimeti ve sevaplarıdır. Nimet anlamındaki  نَع۪يمٍۚ  kelimesinin nekre olması, ikramın büyüklüğüne işaret etmektedir." (Rûhu’l Beyân, Âşûr)