فَالْيَوْمَ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا مِنَ الْكُفَّارِ يَضْحَكُونَۙ
Bu kümedeki âyetler dünyada inançlarından dolayı müminlerle alay eden, onları küçümseyen ve yollarının yanlış olduğunu ileri süren inkârcılar hakkında inmiş olup onları kınamakta ve uyarmaktadır. Özellikle 33. âyette Allah tarafından kendilerine müminleri koruyup kollama görevi verilmediğinin belirtilmesi dikkat çekicidir. Buna göre din konusunda insanların sırf kendi kişisel görüşlerine göre başkalarını yargılama yetkileri yoktur; bu konudaki ölçü ve dayanaklar Allah tarafından konulmuş olup dinî konulardaki eleştiri ve uyarılar da bu çerçevede kalmalıdır. 34-36. âyetlerde müminlerle inkârcılar arasında durumun âhirette tersine döneceği, bu sefer müminlerin inkârcıların içine düştükleri duruma gülecekleri ifade edilmekte, kendileri için hazırlanmış olan mutluluk verici âkıbetten dolayı sevinecekleri bildirilmekte ve inkârcılara hak ettikleri cezanın uygulanmasına başlanıp başlanmadığını merak ederek etrafa bakacakları bildirilmektedir. Burada asıl anlatılmak istenen husus, müminlerin, inkârcıların azap görmelerinden zevk alacakları, mutlu olacakları değil; dünyadayken inananlarla alay eden ve onların sıkıntı çekmelerinden zevk alan inkârcıların, âhirette bu tutumlarının bedelini ödeyecekleri, ettiklerini bulacaklarıdır. Dolayısıyla bu âyetler uyarı amacı taşımaktadır.
فَالْيَوْمَ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا مِنَ الْكُفَّارِ يَضْحَكُونَۙ
فَ mukadder şartın cevabının başına gelen rabıta veya fasiha harfidir. Takdiri, إن كان الذين أجرموا يضحكون من الذين آمنوا في الدنيا فالذين آمنوا يضحكون اليوم من الكافرين (Günah işleyenler dünyada iman edenlere gülerlerse, iman edenler de bugün kafirlere güleceklerdir.) şeklindedir.
الْيَوْمَ zaman zarfı يَضْحَكُونَ fiiline mütealliktir. Cemi müzekker has ism-i mevsûl الَّذ۪ينَ mübteda olarak mahallen merfûdur. İsm-i mevsûlun sılası اٰمَنُوا ‘dir. Îrabdan mahalli yoktur.
اٰمَنُوا damme üzere mebni mazi fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur. مِنَ الْكُفَّارِ car mecruru يَضْحَكُونَ fiiline mütealliktir. يَضْحَكُونَۙ fiili الَّذ۪ينَ ‘nin haberi olarak mahallen merfûdur.
يَضْحَكُونَ fiili نَ ‘un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ı fail olarak mahallen merfûdur.
اٰمَنُوا fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil if’âl babındandır. Sülâsîsi أمن ‘dir.
İf’al babı fiile tadiye (geçişlilik), kesret, haynunet (zamanı gelmesi), sayruret, izale, zamana ve mekâna duhul, temkin (imkân sağlamak), vicdan (bir vasıf üzere bulmak), mutavaat (tef’il babının dönüşlülüğü), tariz (arz etmek, maruz bırakmak) manaları katar. Bazen de fiilin mücerret manasını ifade eder.
فَالْيَوْمَ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا مِنَ الْكُفَّارِ يَضْحَكُونَۙ
Şart üslubundaki ayet, fasılla gelmiştir. فَ , mukadder şartın cevabının başına gelen rabıta harfidir. Takdiri … إن كان الذين أجرموا يضحكون من الذين آمنوا في الدنيا (Eğer mücrimler dünyada müminlere güldülerse..) olan şart cümlesinin hazfi, îcâz-ı hazif sanatıdır.
Bilinen ve tahmini kolay olan hususları zikrederek ibareyi uzatmamak, dikkati asıl önemli yere yönlendirmek, karineye dayanarak terk edilen şeyleri muhatabın düşünce ve hayal gücüne bırakarak anlam zenginliği kazanmak gibi sebeplerle hazfe başvurulur. (TDV İslam Ansiklopedisi Îcâz Bah.)
اليَوْمِ kelimesinin mansub bir zarf olarak ال ile marife olması, bu günün ayetin nazil günü , yani mütekellimin bu sözü söylediği zamanı gösterir. (Âşûr)
Cevap cümlesi, sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi faide-i haber ibtidaî kelamdır.
الَّذ۪ينَ mübteda, يَضْحَكُونَۙ cümlesi haberdir.
İsm-i mevsûlün sılası olan اٰمَنُوا cümlesi, müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Mazi fiil sebata, temekküne ve istikrara işaret eder. (Hâlidî, Vakafat, S.107)
Müsnedün ileyhin ism-i mevsûlle marife olması, mevzubahis kişileri tazim ve arkadan gelecek habere dikkat uyandırmak içindir.
Haber olan يَضْحَكُونَۙ müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Haberin muzari sıygada cümle olarak gelmesi hükmü takviye, istimrar, teceddüt ve tecessüm ifade etmiştir. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.
Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
فاليَوْمَ يَضْحَكُ الَّذِينَ آمَنُوا şeklinde söylenmeyip الَّذِينَ آمَنُوا مِنَ الكُفّارِ يَضْحَكُونَ diye söylenerek müsnedün ileyhin fiil olan müsnede takdim edilmesi hasır içindir. Bu كانُوا مِنَ الَّذِينَ آمَنُوا يَضْحَكُونَ sözüne mukabil izafi kasırdır. Yani müşriklerin müminlerle alay etmesi ortadan kalktı, bugün müminler kafirlere gülüyor, tersi değil demektir. (Âşûr)
Cümlede takdim-tehir sanatı vardır. Car mecrur مِنَ الْكُفَّارِ ve zaman zarfı الْيَوْمَ , siyaktaki önemlerine binaen amil olan يَضْحَكُونَۙ ‘ye takdim edilmişlerdir.
الْكُفَّارِ mübalağa kalıplarındandır. Vurgulu ifade için mübalağa kalıbıyla gelmiştir.
مِنَ الكُفّارِ sözü kâfirlik vasfını zemmetmek içindir. “Onlara gülüyorlar” diye zamirle söylemek yerine açık isim olarak getirilmiştir. (Âşûr)
اٰمَنُوا - الْكُفَّارِ kelimeleri arasında tıbâk-ı icâb sanatı vardır.
Mahzuf şart ve mezkûr cevap cümlelerinden müteşekkil terkip, şart üslubunda faide-i haber ibtidaî kelamdır. Haber cümlesi yerine şart üslubunun tercih edilmesi, şart üslubunun daha beliğ ve etkili olmasındandır.
اٰمَنُوا - يَضْحَكُونَۙ kelimelerinde müennesin müzekkere katılması yoluyla tağlîb sanatı vardır.
“Ey iman edenler!” şeklindeki hitapların çoğunda kadınların erkeklere katılması yoluyla tağlîb vardır. (Prof. Dr. Ali Bulut, Belâgat)