Bürûc Sûresi 15. Ayet

ذُوالْعَرْشِ الْمَج۪يدُۙ  ...

Arş’ın sahibidir, şanı yüce olandır.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 ذُو sahibidir
2 الْعَرْشِ Arş’ın ع ر ش
3 الْمَجِيدُ yücedir م ج د
 
Müfessirler 13. âyeti iki türlü yorumlamışlardır: a) Âyette başta yapıldığı, sonra tekrar edildiği bildirilen şey, Allah’ın inkârcı zalimlere ilk olarak dünyada ceza vermesi sonra âhirette cezalandırmayı tekrar etmesidir. b) Allah’ın mahlûkatı birinci defa yoktan var edip dilediklerine can vermesi, ikinci olarak onları kıyamet gününde yeniden diriltmek suretiyle hayata döndürmesidir (bu yorum için bk. Kur’an Yolu, Ankebût 29/19; Rûm 30/11). Buradan itibaren ceza ile ilgili olmaksızın Allah’ın isim ve sıfatları sıralandığı için meâlde ikinci yorumu tercih ettik. Taberî ise âyeti önceki konuyla bağlantılı gördüğü için birinci yorumu tercih etmiştir (bk. XXX, 88). 14-16. âyetler, sûrenin başında anlatılan işkence olayıyla bağlantılı olarak değerlendirildiğinde şöyle bir anlama işaret eder: İnsanoğlu zalim, inkârcı ve nankör de olsa yaptıklarından içtenlikle pişmanlık duyup tövbe ederse yüce Allah da ona karşı sevgi, şefkat ve merhametle muamele edecek, günahlarını bağışlayacaktır. Çünkü O, arşın sahibidir, şanı yücedir (arş hakkında bk. Kur’an Yolu, A‘râf 7/54); varlıkların yönetimi ve nihaî kaderi O’nun elindedir. O, dilediğini yapan, mutlak kudretin sahibidir, verdiği hükmü kimsenin bozması mümkün değildir (Allah’ın dilediğini yapması hakkında bk. Kur’an Yolu, Hûd 11/107). Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 593
 

ذُوالْعَرْشِ الْمَج۪يدُۙ


ذُوالْعَرْشِ , önceki ayetteki  هُوَ ‘nin üçüncü haberi olup, harfle îrablanan beş isimden biri olarak ref alameti  و ‘dır.  الْعَرْشِ  muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur. الْمَج۪يدُ  dördüncü haber olup lafzen merfûdur.

 

ذُوالْعَرْشِ الْمَج۪يدُۙ


ذُوالْعَرْشِ  izafeti, 13. ayetteki  هُوَ ’nin üçüncü, الْمَج۪يدُۙ  ise 4. haberidir. 

ذُوالْعَرْشِ , izafet formunda gelerek az sözle çok anlam ifade etmiştir. 

Müsnedin  الْ  takısıyla marife gelmesi, haberin biliniyor olduğunu belirtmesi yanında, bu vasıfların mübtedada kemâl derecede olduğunu ifade eder. 

الْمَج۪يدُۙ  mübalağalı ism-i fail kalıbı olan sıfat-ı müşebbehe vezninde gelerek mübalağa ifade etmiştir. Bu kalıp bu vasfın mevsûfta sürekli varlığına, sıfatın mevsûfun bir parçası gibi ondan ayrılmayan bir özelliği olduğuna işaret eder.