Fecr Sûresi 29. Ayet

فَادْخُل۪ي ف۪ي عِبَاد۪يۙ  ...

“(İyi) kullarımın arasına gir.”
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 فَادْخُلِي ve gir د خ ل
2 فِي arasına
3 عِبَادِي kullarım ع ب د
 

Yukarıda kendisini beğenmiş, bencil ve muhteris insan tipini eleştiren âyetlerin, dolaylı olarak samimi müminler için de “Allah’ın emrine saygı ve Allah’ın yarattıklarına şefkat” şeklinde özetlenen bir inanç ve yaşama modeli ortaya koyduğu ifade edilmişti. İşte 27. âyette sözü edilen “imanın huzuruna kavuşmuş insan”, dünya hayatını bu modele göre yaşayıp tamamlamış olan mümindir. Bu âyetlerde, “Ona âhirette şöyle seslenilecek” gibi bir ifadeye yer verilmeden, doğrudan insana hitap edilmesi, Cenâb-ı Hakk’ın bu yapıdaki kullarına çok güzel bir iltifatı ve özellikle âyetlerin, doğrudan kulu muhatap alan son derece zarif ve sıcak üslûbu, inanan insana, uhrevî saadetin bu dünyaya kadar yayılan müjdeli bir kokusu gibi gelmektedir. “İmanın huzuruna kavuşmuş insan” diye çevirdiğimiz “nefs-i mutmainne” bu bağlamda yukarıda başlıca özelliklerine değinilen modele göre bir dünya hayatı yaşayarak ruhunu kemale erdirmiş mümini ifade eder.

Nefs-i mutmainne derecesine ulaşan insanın iç çatışmaları yatışmış, sıkıntı ve gerilimleri son bulmuştur; o Allah ile barışık, insanlarla barışık ve kendisiyle barışıktır; dolayısıyla huzur ve tatmin içerisindedir. İnsan için en büyük saadet, kulluktaki kemali sayesinde rabbini kendisinden hoşnut etmiş, rabbi tarafından ödüllendirilerek kendisi de O’ndan hoşnut kalmış olmasıdır. Allah Teâlâ’nın cennetine kabul ettiklerini “Benim kullarım” diye anması iltifatların en güzelidir. Bu sevgi ve hoşnutlukların kullara kazandırdığı son nimet ise cennete kabul edilip, orada bütün tasavvurların üstünde bir mutluluk verecek olan “bütün nimetlerden daha üstün” olduğu bildirilen (Tevbe 9/72) bir “rıdvân”a erişmeleridir. 


Kaynak :  Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 621-622
 

فَادْخُل۪ي ف۪ي عِبَاد۪يۙ


Ayet, atıf harfi  فَ  ile nidanın cevabına matuftur. Matuf ile matufun aleyh arasında hiç zaman geçmediğini, işin hemen yapıldığını ifade eder.  فَ  ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştiremez. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

Fiil cümlesidir. ادْخُل۪ي  fiili  نَ ‘un hazfıyla mebni emir fiildir. Faili müstetir olup takdiri  أنت ‘dir.  ف۪ي عِبَاد۪ي  car mecruru  ادْخُل۪ي  fiiline müteallikitir. Aynı zamanda muzâftır. Mütekellim zamiri  ي  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. Muzâf mahzuftur. Takdiri, زمرة عبادي (Kullarımın zümresine) şeklindedir.
 

فَادْخُل۪ي ف۪ي عِبَاد۪يۙ


Ayet atıf harfi  فَ  ile nidanın cevabına atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır. Cümleler arasında manen ve lafzen mutabakat mevcuttur. Emir üslubunda talebî inşâî isnaddır.  ف۪ي عِبَاد۪ي  car mecrur  ادْخُل۪ي ‘ye mütealliktir.

Önceki ayetteki  رَبِّكِ ‘den sonra  عِبَاد۪يۙ  lafzındaki mütekellim zamirine iltifat sanatı vardır.

Veciz ifade kastına matuf  عِبَاد۪يۙ  izafetinde, Allah Teâlâ’ya ait zamire muzâf olan  عِبَادِ , tazim ve şeref kazanmıştır. 

ف۪ي عِبَاد۪يۙ  ibaresindeki  ف۪ي  harfinde istiare-i tebeiyye vardır.  ف۪ي  harfindeki zarfiyet manası dolayısıyla  عِبَاد۪يۙ , içine girilebilen bir şeye benzetilmiştir. Burada  ف۪ي  harfi kendi manasında kullanılmamıştır. Çünkü kullar, hakiki manada zarfiyeye yani içine girilmeye müsait değildir. Mübalağa için bu üslup kullanılmıştır.

Ayette izafet teşrif içindir. Bunun için Yüce Allah Benim kullarım demekle kullara değer ve şeref vermiştir. (Mehmet Okur, Fecr Sûresi’nin Arap Dili Ve Belâgatı Açısından Tahlili)

Dil alimi Ebû Hayyân Endelüsî (ö. 745/1344) ise  ادْخُل۪ي  fiili önce  ف۪ي  harfiyle daha sonra da  ف۪ي  harfi olmadan müteaddi olmuştur. Girilen yer gerçek olmadığında  ف۪ي  harfiyle müteaddi olur. Örneği,  دخلتُ لْأمراً (duruma veya işe girdim) ile  دَخَلْتُ غِمَارَ اَلنَّاسِ  insan seline girdim’ manalarına gelmektedir. Bundan dolayı  فَادْخُل۪ي ف۪ي عِبَاد۪يۙ  denmiştir. Bu bakımdan girilen yer somut/gerçek bir yerse genellikle  ف۪ي  harfi olmadan müteaddi olur demiştir. (Mehmet Okur, Fecr Sûresi’nin Arap Dili Ve Belâgatı Açısından Tahlili)