Leyl Sûresi 11. Ayet

وَمَا يُغْن۪ي عَنْهُ مَالُـهُٓ اِذَا تَرَدّٰىۜ  ...

Cehenneme yuvarlandığı zaman, malı ona fayda vermez.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 وَمَا ve yoktur
2 يُغْنِي faydası غ ن ي
3 عَنْهُ ona
4 مَالُهُ malının م و ل
5 إِذَا zaman
6 تَرَدَّىٰ çukura düştüğü ر د ي
 

Cimrilik edip kendisiyle yetinen, yani kendi gücüne ve elindekilere güvenip Allah karşısında bile kendisini ihtiyaçsız görecek kadar kibirde ileri giden kişinin zora sokulmasından söz edilirken “en zor” anlamına gelen usrâ kelimesi kullanılmıştır. Bu sebeple cümle genellikle “Biz onu en zora hazırlarız” şeklinde anlaşılmıştır. Allah’ın kulunu zor olana hazırlamasından maksat da kulun, Allah ve resulünün gösterdiği yolu kabul etmeyerek yanlışlarda ısrar etmesi, bu sûre bağlamında ise cimriliğini sürdürmesi neticesinde Allah’ın ondan hidayet ve yardımını çekmesi, onu kendi haline bırakmasıdır. Bu ise insan için en büyük mahrumiyettir. Çünkü bu şekilde kendi başına kalan kul helâl haram demeden nefsânî arzularını tatmine çalışır; kötülük yapmak, günah işlemek ona kolay gelir, bunlardan zevk alır. Sonunda da cehennemi boylar; dünyada cimrilik edip biriktirmiş olduğu servetini orada fidye olarak verip cehennem azabından kurtulmak ister ama bu da mümkün olmaz (bk. Mâide 5/36; Meâric 70/11-16).

 


Kaynak :  Kur'an Yolu Tefsiri Cilt:5 Sayfa:634
 

وَمَا يُغْن۪ي عَنْهُ مَالُـهُٓ اِذَا تَرَدّٰىۜ


Fiil cümlesidir. وَ  atıf harfidir.  مَا  nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır.  

يُغْن۪ي  fiili  ي  üzere mukadder damme ile merfû muzari fiildir.  عَنْهُ  car mecruru  يُغْن۪ي  fiiline mütealliktir.  مَالُـهُٓ  fail olup lafzen merfûdur. Muttasıl zamir  هُٓ  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.

اِذَا  şart manalı, cümleye muzâf olan, cezmetmeyen zaman zarfıdır. Vuku bulma ihtimali kuvvetli veya kesin olan durumlar için gelir.  اِذَا  zaman zarfı mukadder cevaba mütealliktir. Takdiri, ما يغني عنه ماله  (Ona malı fayda vermez.) şeklindedir.

تَرَدّٰى  ile başlayan fiil cümlesi muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. 

إِذَا  şart manası taşıyan, cezmetmeyen zaman zarfıdır. Cümleye muzâf olur. Vuku bulma ihtimali kuvvetli veya kesin olan durumlar için gelir.

إِذَا : Cümleye muzâf olan zarflardandır. Kendisinden sonra gelen muzâfun ileyh cümlesi aynı zamanda şart cümlesidir. 

إِذَا ‘dan sonraki şart cümlesinin fiili, mazi veya muzari manalı olur. Cevabı ise umumiyetle muzari olur, mazi de olsa muzari manası verilir: 

a)  إِذَا  fiil cümlesinden önce gelirse, zarf (zaman ismi); isim cümlesinden önce gelirse (mufâcee=sürpriz) harfi olur.

b)  إِذَا ‘nın cevap cümlesi, iki muzari fiili cezm edenlerin cevap cümleleri gibi mazi, muzari, emir, istikbal, isim cümlesi... şeklinde gelir. Cevabın başına  ف ‘nın gelip gelmeme durumu, iki muzari fiili cezm edenlerle aynıdır.

c)  Sükun üzere mebnîdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi) 

تَرَدّٰى  elif üzere mukadder fetha ile mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ‘dir. 

يُغْن۪ي  fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil if’âl babındandır. Sülâsîsi  غني ’dir.

İf’al babı fiile tadiye (geçişlilik) kesret, haynunet (zamanı gelmesi), sayruret, izale, zamana ve mekâna duhul, temkin (imkân sağlamak), vicdan (bir vasıf üzere bulmak) mutavaat (tef’il babının dönüşlülüğü), tariz (arz etmek, maruz bırakmak) manaları katar. Bazan da fiilin mücerret manasını ifade eder.  

تَرَدّٰى  fiili sülâsî mücerrede iki harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir  تَفَعَّلَ babındadır. Sülâsîsi  ردي ‘dir.

Bu bab fiile mutavaat, tekellüf, ittihaz, sayruret, tecennüp (sakınma) ve talep anlamları katar.

 

وَمَا يُغْن۪ي عَنْهُ مَالُـهُٓ 


Ayet,  وَ ’la önceki ayete atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır. Cümleler arasında manen ve lafzen mutabakat mevcuttur. Müspet sıygadan menfi sıygaya iltifat sanatı vardır.

Cümle menfî muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. İstimrar, teceddüt ve tecessüm ifade etmiştir.

Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.

Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

Cümlede takdim-tehir sanatı vardır. Car mecrur  عَنْهُ , durumun onunla ilgili olduğunu vurgulamak için faile takdim edilmiştir.

يُغْن۪ي  fiili  مَالُـهُٓ ‘ya isnad edilmiştir. Bu ifadede istiare sanatı vardır. Canlılara mahsus olan kurtarmak fiili onun malına nispet edilerek, cansız olan bir şey canlı yerinde kullanılmıştır. Mübalağa için gelen bu üslupta tecessüm sanatı da vardır.

Bil ki ayetin başındaki  مَا , inkârî manada bir istifham olabileceği gibi, nefy (olumsuzluk) ifade etmek için de olabilir. (Fahreddin er-Râzî) 


 اِذَا تَرَدّٰىۜ

 

Ayetin şart üslubundaki ikinci cümlesi fasılla gelmiştir. Şart manalı zaman zarfı  اِذَا  mukadder cevaba mütealliktir.  اِذَا ‘nın muzâfun ileyhi olan  تَرَدّٰى  şart cümlesi, müspet muzari fiil sıygasında gelerek istimrar, teceddüt ve tecessüm ifade etmiştir.

Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.

Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

Şartın cevap cümlesi, öncesinin delaletiyle hazf edilmiştir. Takdiri   ما يغني عنه ماله (Malı ona fayda vermez) şeklindedir.

Bu takdire göre mezkûr şart ve mukadder cevap cümlelerinden oluşan terkip, şart üslubunda faide-i haber ibtidaî kelamdır. Cevabın hazfi, îcâz-ı hazif sanatıdır.

Kur’an’da çoğu yerde bu ayette olduğu gibi şartın cevabı mahzuftur.

Ayette cevabın mahzuf olması farklı yönlerden düşünmeyi gerektirdiği, ayrıca dinleyici ve okuyucuyu düşünce ve hayal ufkuna yönlendirdiği için mubâlağa içermektedir. Îcâz metoduyla cümle daha yoğun anlamlar yüklenmiştir. (Hasan Uçar, Kur’an-ı Kerîm’deki Anlamsal Bedî‘ Sanatları Doktora Tezi)

Çukura yuvarlandığı yahut helak olduğu vakit onu malı kurtaramayacaktır. Kıyıp vermeyerek biriktirdiği ve onunla zengin olmak, hiçbir şeye ihtiyaç hissetmemek istediği mal, onu kabre yuvarlanmaktan, helak olarak aşağıların aşağısına gitmekten kurtaracak değil, aksine azap ve zararını artıracaktır.  تَرَدّٰى , yok olmak manasına  ردي  kökünden, yahut yuvarlanmak manasına tereddüttendir. (Elmalılı)

تَرَدّٰى  kelimesi, helak olma anlamına gelen  الردى  kelimesinden türemedir.  تَرَدّٰى ; helaka maruz kalmak demektir. İnsanın ahirette ihtiyaç anında faydalanacak olduğu mal, haklarını verdiği ve takdim ettiği maldır. Yoksa cimrilik edip de varislerine bıraktığı malı değildir. (Rûhu’l Beyan)