Leyl Sûresi 15. Ayet

لَا يَصْلٰيهَٓا اِلَّا الْاَشْقٰىۙ  ...

O ateşe, ancak yalanlayıp yüz çeviren en bedbaht kimse girer.  (15 - 16. Ayetler Meali)
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 لَا
2 يَصْلَاهَا ona girmez ص ل ي
3 إِلَّا başkası
4 الْأَشْقَى haydut olandan ش ق و
 

Yüce Allah kullarına doğru yolu göstermekle yetinmemiş, aynı zamanda yanlış yolda gitmenin sonucu olan cehenneme karşı da onları vahiy ve peygamberleri aracılığıyla uyarmıştır. 

 


Kaynak :  Kur'an Yolu Tefsiri Cilt:5 Sayfa:635
 

لَا يَصْلٰيهَٓا اِلَّا الْاَشْقٰىۙ


Ayet, نَاراً ‘in ikinci sıfatı olarak mahallen mansubdur. 

Nekre isimden sonra gelen cümle veya şibhi cümle sıfat olur. Marife isimden sonra gelen cümle veya şibhi cümle hal olur. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

Fiil cümlesidir. لَا  nefiy harfi olup olumsuzluk manasındadır.  يَصْلٰيهَٓا  elif üzere mukadder damme ile merfû muzari fiildir. Muttasıl zamir  هَٓا  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur. 

اِلَّا  hasr edatıdır. الْاَشْقٰى  fail olup elif üzere mukadder damme ile merfûdur. 

الْاَشْقٰى  maksur isimdir. Maksur isim; Sondan bir önceki harfi fethalı olup son harfi (ى) olan isimlere “maksur isimler” denir. Maksur isimler genellikle (ى) ile biter. Fakat çok az olarak ( ا ) ile biten maksur isimler de vardır. Maksur isimlerin sonunda yer alan bu harflere “elif-i maksure” denir.  اَلْفَتَى – اَلْعَصَا  gibi…

Maksur isimlerin îrab durumu şöyledir: Merfû halinde takdiri damme ile, mansub halinde takdiri fetha ile, mecrur halinde takdiri kesra ile îrab edilir. Yani maksur isimler merfû, mansub, mecrur hallerinde hep takdiri olarak (takdiren) îrab edilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 

لَا يَصْلٰيهَٓا اِلَّا الْاَشْقٰىۙ


Ayet önceki ayetteki  نَاراً  için ikinci sıfattır. Fasılla gelen ayetin fasıl sebebi kemâl-i ittisâldir. Muzari fiil sıygasında faide-i haber inkârî kelamdır. Cümle kasr üslubuyla tekid edilmiştir. Muzari fiil teceddüt, istimrar ve tecessüm ifade etmiştir.

Nefy harfi  مَا  ve istisna harfi  اِلَّا  ile oluşan kasr, fiille fail arasındadır.  يَصْلٰيهَٓا  maksur/sıfat,  الْاَشْقٰى  maksurun aleyh/mevsûf olmak üzere, kasr-ı sıfat ale’l mevsûftur. Yani müsned, müsnedün ileyhe hasredilmiştir. 

الْاَشْقٰىۙ , ism-i tafdil vezninde gelerek mübalağa ifade etmiştir. 

[Ona ancak en bedbaht girer.] Ona girmez, şiddetini çekerek ondan ayrılmaz ancak en bedbaht girer ancak kâfir girer; çünkü fasık ona girse de orada devamlı kalmaz. Bunun içindir ki, ona  الْاَشْقٰىۙ (en bedbaht) adını vermiştir. (Beyzâvî) 

Bunlar da kâfirlerden başkaları değildir. Ayet metninde yer alan  الْاَشْقٰى , kötülükte ileriye gitmiş kimseler demektir ki, bunlar, kâfirlerdir. Çünkü kâfir, fasıktan daha kötüdür, daha bedbahttır. Fasık, cehenneme ebediyen kalmak üzere girmez. Nitekim bundan maksadın fasık değil de, kâfir olduğunu ”yalanlayıp yüz çeviren" ifadesi açıkça belirtmektedir. Ayet metninde yer alan  لَا يَصْلٰيهَٓا  ifadesi, cehennemin ateşini sinesine ancak kötüler çekerler, demektir. (Rûhu’l Beyan)