فَاَنْذَرْتُكُمْ نَاراً تَلَظّٰىۚ
Yüce Allah kullarına doğru yolu göstermekle yetinmemiş, aynı zamanda yanlış yolda gitmenin sonucu olan cehenneme karşı da onları vahiy ve peygamberleri aracılığıyla uyarmıştır.
فَاَنْذَرْتُكُمْ نَاراً تَلَظّٰىۚ
Ayet, atıf harfi فَ ile istînâfiyeye matuftur. Matuf ve matufun aleyh arasında hiç zaman geçmediğini, işin hemen yapıldığını ifade eder. فَ ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştiremez. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
Fiil cümlesidir. اَنْذَرْتُكُمْ sükun üzere mebni mazi fiildir. Mütekellim zamiri تُ fail olarak mahallen merfûdur. Muttasıl zamir كُمْ mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.
نَاراً ikinci mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur. تَلَظّٰى fiili نَاراً ‘ın sıfatı olarak mahallen mansubdur.
Varlıkları niteleyen kelimelere sıfat denir. Arapça’da sıfatın asıl adı na’t ( النَّعَتُ )dır. Sıfatın nitelediği isme de men’ut ( المَنْعُوتُ ) denir. Bir ismi doğrudan niteleyen sıfata hakiki sıfat, dolaylı olarak niteleyen sıfata da sebebi sıfat denir.
Sıfat ile mevsuftan oluşan tamlamaya sıfat tamlaması denir. Sıfat tek kelime (isim), cümle ve şibh-i cümle olabilir. Ve sıfat birden fazla gelebilir.
Sıfat mevsûfuna: cinsiyet, adet, marifelik - nekrelik ve îrab bakımından uyar.
Sıfat iki kısma ayrılır: 1. Hakiki sıfat 2. Sebebi sıfat
Hakiki sıfat: 1- Müfred olan sıfatlar 2- Cümle olan sıfatlar olmak üzere ikiye ayrılır.
1. Müfred olan sıfatlar: Müfred olan sıfatlar genellikle ism-i fail, ism-i mef’ûl, mübalağalı ism-i fail, sıfat-ı müşebbehe, ism-i tafdil, masdar, ism-i mensub ve sayı isimleri şeklinde gelir.
Gayrı akil (akılsız çoğullar) mevsûf olarak geldiğinde sıfatını müfred müennes olarak da alır.
2. Cümle olan sıfatlar: 1- İsim cümlesi olan sıfatlar, 2- Fiil cümlesi olan sıfatlar, 3- Şibh-i cümle olan sıfatlar. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
تَلَظّٰى elif üzere mukadder damme ile merfû muzari fiildir. Aslı تتَلَظّٰى ‘dir. تَ ‘nin biri hazf edilmiştir. Faili müstetir olup takdiri هي ‘dir.
اَنْذَرْتُكُمْ fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil if’âl babındandır. Sülâsîsi نذر ’dir.
İf’al babı fiile tadiye (geçişlilik) kesret, haynunet (zamanı gelmesi), sayruret, izale, zamana ve mekâna duhul, temkin (imkân sağlamak), vicdan (bir vasıf üzere bulmak) mutavaat (tef’il babının dönüşlülüğü), tariz (arz etmek, maruz bırakmak) manaları katar. Bazan da fiilin mücerret manasını ifade eder.
تَلَظّٰى fiili sülâsî mücerrede iki harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir تَفَعَّلَ babındadır. Sülâsîsi لظي ’dir. Aslı تتَلَظّٰىۚ şeklindedir. تَ harflerinden biri hazf edilmiştir.
Bu bab fiile mutavaat, tekellüf, ittihaz, sayruret, tecennüp (sakınma) ve talep anlamları katar.
فَاَنْذَرْتُكُمْ نَاراً تَلَظّٰىۚ
Ayet فَ ile 12. ayete atfedilmiştir. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır. Cümleler arasındaki anlam bütünlüğü barizdir. Vaslda, atfedilen cümlelerin her ikisinin de aynı tür olması vaslın güzelliklerinden kabul edilmiştir. Fakat burada fiil cümlesiyle fiilin tekrarı ve yenilenmesi, isim cümlesiyle de sabitlik kastedilerek, fiil cümlesi isim cümlesine atfedilmiştir.
Azamet zamirinden, bu ayetteki müfret mütekellim zamire iltifat vardır.
Mazi fiil sebata, temekkün ve istikrara işaret eder. (Hâlidî, Vakafât, S.107)
اَنْذَرْتُكُمْ fiilinin ikinci mef’ûlü olan نَاراً ‘deki nekrelik tarifi mümkün olmayan nev, tazim ve kesret ifade eder. Âşûr korkutmak için olduğunu söylemiştir. (Âşûr)
تَلَظّٰىۚ cümlesiyle tavsif edilmesi ateşin korkunç olduğu manasını kuvvetlendirmiştir.
تَلَظّٰى cümlesi نَاراً için sıfattır. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Sıfat, tabi olduğu kelimenin sahip olduğu bir özelliğe işaret etmek için yapılan ıtnâb sanatıdır.
تَلَظّٰى fiilinin aslı تتَلَظّٰى ’dır. تَ ’lerden biri hafiflik için hazf edilmiştir. Ayrıca fiilin sonundaki elif ye’ye kalb edilmiştir.
تَلَظّٰىۚ - نَاراً kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.
Ayetteki, تَلَظّٰى [tutuşan, alevlenen, cayır cayır yanan] manasınadır. Cehenneme لَظّٰىۚ ismi verilişi de bundandır. Hak Teâlâ böyle olan ateşin kim için hazırlandığını, [Ona en şâkî, en bedbaht olandan başkası girmez ifadesiyle beyan etmiştir.] (Fahreddin er-Râzî)
Alev alev yanan bir ateşle sizi uyardım. Sizi Kur’an’la korkuttum. Alev alev yanan ateş anlamına gelen تَلَظّٰى fiili, yanmanın devamlı olduğunun vurgulanması için süreklilik ifade eden fiili muzari (şimdiki, geniş zaman) ile ifade olunmuştur. (Rûhu’l Beyan)
تَرَدّٰى , muzari (geniş zamanlı) müennes bir fiil olup aslı تَرَدّٰدَ ‘dır. Mazi (geçmiş zaman) olsa idi, ateş manasına gelen nâr kelimesi müennes olduğu için denilmesi gerekirdi. (Elmalılı)