وَمَا خَلَقَ الذَّكَرَ وَالْاُنْثٰىۙ
Bu yeminler de üzerine yemin edilen varlıkların değerini, onları yaratan gücün büyüklüğünü göstermekte; ayrıca gelecek konunun önemine dikkat çekmektedir. Allah Teâlâ, 3. âyetteki yeminle ilim ve kudretinin sonsuzluğuna ve sanatının üstünlüğüne işaret etmiştir. Zira aynı maddeden yaratılmış olan erkek ve dişi arasındaki cinsiyet farkının şuursuz tabiat tarafından bir tesadüf eseri olarak meydana getirilmesi imkân ve ihtimal dışıdır. 4. âyette, insanların çabalarının, yaptıkları işlerin türleri, nitelikleri ve amaçları bakımından başka başka olduğu belirtilerek -anlaşıldığı kadarıyla- bir insanı değerli veya değersiz yapan unsurun cinsiyet değil, davranışların dinî, ahlâkî ve insanî yönlerden mahiyeti ve değeri olduğu ima edilmiş; böylece konu, -müteakip âyetlerde üzerinde durulacak olan- Kur’an’ın geliş ortamı ve çağının en temel sorunu sayılabilecek yoksulluk meselesine, bunun çözümüyle yakından ilgili cömertlik ve cimrilik huylarına getirilmiştir.
وَمَا خَلَقَ الذَّكَرَ وَالْاُنْثٰىۙ
مَا ve masdar-ı müevvel atıf harfi وَ ‘la الَّيْلِ ‘ye matuftur. Fiil cümlesidir. خَلَقَ fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ‘dir. الذَّكَرَ mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur. الْاُنْثٰى atıf harfi وَ ‘la makabline matuf olup, elif üzere mukadder fetha ile mansubdur.
الْاُنْثٰى maksur isimdir. Sondan bir önceki harfi fethalı olup son harfi (ى) olan isimlere “maksur isimler” denir. Maksur isimler genellikle (ى) ile biter. Fakat nadiren (ا) ile biten maksur isimler de vardır. Maksur isimlerin sonunda yer alan bu harflere “elif-i maksure” denir. اَلْفَتَى – اَلْعَصَا gibi…
Maksur isimlerin îrab durumu şöyledir: Merfu halinde takdiri damme ile, mansub halinde takdiri fetha ile, mecrur halinde takdiri kesra ile îrab edilir. Yani maksur isimler merfû, mansub, mecrur hallerinde hep takdiri olarak (takdiren) îrab edilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
وَمَا خَلَقَ الذَّكَرَ وَالْاُنْثٰىۙ
Masdar harfi مَا ve sılası olan خَلَقَ , masdar tevilinde olup الَّيْلِ ‘ye atfedilmiştir. Masdar-ı müevvel, müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Mazi fiil sebata, temekkün ve istikrara işaret eder. (Hâlidî, Vakafat, S.107)
الذَّكَرَ kelimesi خَلَقَ fiilinin mef’ûlüdür. الْاُنْثٰى , tezat nedeniyle mef’ûle atfedilmiştir.
الذَّكَرَ ve الْاُنْثٰى kelimeleri arasında tıbâk-ı îcab sanatı vardır.
[Ve erkeği, dişiyi yaratan o büyük kudret sahibi yaratıcıya], yahut مَا ‘nın masdar مَا ‘sı olmasına göre, onun erkeği ve dişiyi yaratmasına yemin olsun demektir. (Elmalılı)
Fail artık hakiki faile isnad edilmiştir. Tecellinin vahdetten kesrete seyrine, nefsin erkek ve dişi şeklinde tenevvüüne, hayatta failiyyet ve kabiliyetle izdivaç ve içtima nizamının ehemmiyetine tenbih vardır. (Elmalılı)
Dişi ve erkeğin zikri neslin devamına işarettir. Bunlar tek bir şeyden yaratıldığı halde dişi ve erkek şeklinde farklıdırlar. Evlenmeleriyle nesil devam eder.
Erkek ve dişi ile neyin kastedildiği hususunda iki görüş vardır.
Birincisine göre; kastedilen Âdem ile Havva'dır. Bu açıklamayı İbn Abbâs, el-Hasen ve el-Kelbî yapmıştır.
İkinci görüşe göre Ademoğullarından olsun, hayvanlardan olsun, bütün erkekler ve dişileri kastetmiştir. Çünkü yüce Allah, onların türünden olan bütün erkek ve dişilerin yaratıcısıdır. Yüce Allah'ın dostu ve O'na itaat etmek gibi özellikleri dolayısıyla Ademoğullarının bütün erkek ve dişilerinin kastedildiği, hayvanların kastedilmediği de söylenmiştir. (Kurtubî)