Duhâ Sûresi 1. Ayet

وَالضُّحٰىۙ  ...

Kuşluk vaktine andolsun,
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 وَالضُّحَىٰ kuşluk vaktine andolsun ض ح و
 

Duhâ kelimesi “kuşluk” anlamına gelmekle birlikte çoğu müfessirler, 2. âyetteki “gece”nin alternatifi olarak burada bütünüyle gündüz vakti için kullanıldığı kanaatindedirler. İbn Âşûr’a göre ise kelime burada da kuşluk vaktini ifade etmekte olup, bununla, tıpkı kuşluk vakti güneş ışığının yeryüzünü bütünüyle kaplaması gibi vahiy ışığının da dünyaya inip aydınlatmaya başladığına imada bulunulmuştur. 2. âyetteki gece karanlığı da Hz. Peygamber’in bu vakitte evinde veya Kâbe çevresinde sesli olarak Kur’an’ı okuduğu, müşriklerin ise onu gizlice dinledikleri vakit olup bundan dolayı bu iki vakit üzerine yemin edilmiştir. Yeminin amacı putperestlerin artık Hz. Peygamber’e vahyin gelmez olduğu, Allah’ın onu terkettiği iddialarının gerçekle ilgisinin bulunmadığını kesin bir dille belirtmektir (XXX, 394-395) 

 


Kaynak :  Kur'an Yolu Tefsiri Cilt:5 Sayfa:638
 

وَالضُّحٰىۙ

 

وَ  harf-i cer olup, kasem harfidir. وَالضُّحٰى  car mecruru mahzuf fiile mütealliktir. Takdiri, أقسم (Yemin ederim) şeklindedir.

 

وَالضُّحٰىۙ


Sure, berâat-i istihlâl sanatına uygun olarak, surenin konusuyla alakalı bir cümleyle başlamıştır. Böylece kelamın maksadına işaret edilmiştir. Ayrıca cümle, hüsn-i ibtidâ sanatının güzel bir örneğidir.

Kelama en güzel giriş şekillerinden biri de kelamın konusuyla alakalı bir şeyle başlamaktır. Böylece kelamın maksadına işaret edilmiş olur. Surenin bu ilk ayeti berâat-i istihlâl sanatının güzel bir örneğidir. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur’an Işığında Belâgat Dersleri Bedî’ İlmi) 

Surenin ilk ayeti ibtidaiyyedir.  وَ , kasem harfidir. Ayette, îcâz-ı hazif sanatı vardır. Muksemun bih olan  وَالضُّحٰىۙ  car mecruru, takdiri  اقسم (Yemin ederim) olan mahzuf fiile mütealliktir.

Kasemin cevabı olan muksemun aleyh 3. ayette gelmiştir.

Yüce Allah bu sûreye, duhâya yemin ederek başlamaktadır. Yemin, Arap edebiyatının önemli unsurlarından birisidir. Kur’an da Arap diliyle nazil olduğu için, Yüce Allah birçok surede onun en önemli ve etkileyici üsluplarından birisi olan kasem ifadelerini kullanmıştır. Belağatçılar وَالضُّحٰىۙ  ve benzerlerinde izmar (Arapça’da izmar, cümle öğelerinden birinin gizlenmesidir. Yani burada mana olarak “Rab” kelimesinin bulunduğu ve bunun gizli olduğu söylenmiştir) bulunduğunu, buna göre ayetin mecazi anlamının      وَ رَبُّ الضحى (Kuşluğun Rabbine yemin olsun) olduğunu söylemişlerdir.  وَالضُّحٰى  ifadesinin feth ile kıraat edilmesinde kuşluk vaktine itina ve tazim gösterildiğine işaret vardır.

وَالضُّحٰى  ifadesinin taklîl ile kıraat edilmesinde ise; yine kuşluk vaktine itina ve tazim gösterildiğine işaret edilmekle birlikte, bu vaktin, içinde ünsiyet kurulan bir vakit olduğuna atıf vardır. وَالضُّحٰى  ifadesinin imâle ile kıraat edilmesinde de kuşluk vaktinin, içinde ünsiyet kurulan ve varlıkların içerisinde huzur bulduğu bir vakit olduğuna işaret edilmekle birlikte, ondaki aydınlığın her şeyi kapladığına atıf vardır. (Zeynep Yılmaz Öztürk, Duha Suresinin Tahlili Tefsiri)

Cenab-ı Hak burada niçin özellikle  ضُّحٰى (kuşluk) vaktini zikretmiştir? 

Cevap: Bu hususta şu cevaplar verilebilir:

1) Kuşluk vakti, insanların bir araya geldikleri ve geceleyin, üzerinde meydana gelen ürkeklik ve yalnızlıktan sonra, kendilerine geldikleri bir zamandır. Bundan dolayı, Cenab-ı Hak, Hz. Peygamber (sav)'e, "Vahyin kesilmesi sebebiyle, ürkekliğinden sonra artık vahyin nüzulünün kuşluğu doğmaya başlıyor" diye müjde vermiştir.

2) Bu vakit, Cenab-ı Hakk'ın, Hz. Musa (as) ile konuştuğu; Hz. Musa (as)'nın karşısına dikilen sihirbazların, imana gelip secdeye kapandıkları bir vakittir. Binaenaleyh sadece bir zarf olduğu için zaman, böylesine bir fazilet vasfını kazanmış ve bu vasfa bürünmüştür. Ya, bilfiil taatta bulunan insanın durumu nasıl olur. Bu, şu şekilde de ifade edilebilir: "Musa (as)'a ikram eden o yüce Zat, sana ikram etmemezlik eder mi, (Ey Muhammed) Secdeye kapanacakları bir biçimde, o sihirbazların kalpleri evirip-çeviren o yüce Allah, senin düşmanlarının kalplerini de çevirecektir" denilmek istenmiştir. (Fahreddin er-Râzî)