Duhâ Sûresi 2. Ayet

وَالَّيْلِ اِذَا سَجٰىۙ  ...

Karanlığı çöktüğü vakit geceye andolsun ki,
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 وَاللَّيْلِ ve geceye andolsun ل ي ل
2 إِذَا
3 سَجَىٰ sakinleşen س ج و
 

Duhâ kelimesi “kuşluk” anlamına gelmekle birlikte çoğu müfessirler, 2. âyetteki “gece”nin alternatifi olarak burada bütünüyle gündüz vakti için kullanıldığı kanaatindedirler. İbn Âşûr’a göre ise kelime burada da kuşluk vaktini ifade etmekte olup, bununla, tıpkı kuşluk vakti güneş ışığının yeryüzünü bütünüyle kaplaması gibi vahiy ışığının da dünyaya inip aydınlatmaya başladığına imada bulunulmuştur. 2. âyetteki gece karanlığı da Hz. Peygamber’in bu vakitte evinde veya Kâbe çevresinde sesli olarak Kur’an’ı okuduğu, müşriklerin ise onu gizlice dinledikleri vakit olup bundan dolayı bu iki vakit üzerine yemin edilmiştir. Yeminin amacı putperestlerin artık Hz. Peygamber’e vahyin gelmez olduğu, Allah’ın onu terkettiği iddialarının gerçekle ilgisinin bulunmadığını kesin bir dille belirtmektir (XXX, 394-395) 

 


Kaynak :  Kur'an Yolu Tefsiri Cilt:5 Sayfa:638
 

وَالَّيْلِ اِذَا سَجٰىۙ


Ayet, atıf harfi وَ ‘la önceki ayete  الضُّحٰى ‘ya matuftur. Atıf harflerinden biri kullanılarak iki kelimeyi veya iki cümleyi birbirine bağlamaya atf-ı nesak denir. Atıf harfinden önce gelene matufun aleyh, sonra gelene matuf denir. Matuf ve matufun aleyh arasında îrab bakımından, sıyga bakımından, cümlelerin haberî veya inşaî olması bakımından uyum olur. Mana bakımından aralarında uygunluk varsa fiil isme atfedilebilir. Müstetir zamir atıf olmaz. Matufun îrabı her zaman için matufun aleyhe uyar.

Matuf ve matufun aleyhin hükümde ortak olduğunu belirtir. İkisi arasında tertip (sıra) olduğunu göstermez. Vav ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştirebilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

اِذَا  şart manalı, cümleye muzâf olan,cezmetmeyen zaman zarfıdır. Vuku bulma ihtimali kuvvetli veya kesin olan durumlar için gelir.  اِذَا  zaman zarfı mahzuf fiile mütealliktir. 

سَجٰى  ile başlayan fiil cümlesi muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. 

إِذَا  şart manası taşıyan, cezmetmeyen zaman zarfıdır. Cümleye muzâf olur. Vuku bulma ihtimali kuvvetli veya kesin olan durumlar için gelir.

إِذَا : Cümleye muzâf olan zarflardandır. Kendisinden sonra gelen muzâfun ileyh cümlesi aynı zamanda şart cümlesidir. 

إِذَا ‘dan sonraki şart cümlesinin fiili, mazi veya muzari manalı olur. Cevabı ise umumiyetle muzari olur, mazi de olsa muzari manası verilir: 

a)  إِذَا  fiil cümlesinden önce gelirse, zarf (zaman ismi); isim cümlesinden önce gelirse (mufâcee=sürpriz) harfi olur.

b)  إِذَا ‘nın cevap cümlesi, iki muzari fiili cezm edenlerin cevap cümleleri gibi mazi, muzari, emir, istikbal, isim cümlesi... şeklinde gelir. Cevabın başına  ف ‘nın gelip gelmeme durumu, iki muzari fiili cezm edenlerle aynıdır.

c)  Sükun üzere mebnîdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

سَجٰى  elif üzere mukadder fetha ile mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ‘dir.

 

وَالَّيْلِ اِذَا سَجٰىۙ


الَّيْلِ  atıf harfi  وَ ‘la birinci ayetteki muksemun bih olan  الضُّحٰى ‘ya atfedilmiştir. Cihet-i camiâ tezâyüftür.

Şarttan mücerret zaman zarfı  اِذَا  kasem fiili  اُقْسِمُ ‘ya mütealliktir. اِذَا ‘nın muzâfun ileyhi olan  سَجٰى  cümlesi, mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.

Mazi fiil sebata, temekkün ve istikrara işaret eder. (Hâlidî, Vakafat, S.107)

سَجٰىۙ  fiilinin  الَّيْلِ ‘ye nisbet edilmesi istiare sanatıdır. Canlılara mahsus olan örtme fiili, geceye isnad edilmiş, böylece cansız olan bir şey canlı yerinde kullanılmıştır. Mübalağa için gelen bu üslupta tecessüm sanatı vardır.

الضُّحٰىۙ - الَّيْلِ  kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.

İbn Hişâm,  وَالَّيْلِ ninَ başındaki  وَ ’ın atıf için de kasem (yemin) için de olabileceğini; ancak doğrusunun, birincisi, yani atıf  وَ ‘ı olması olduğunu, yoksa cevaba ihtiyacı olacağını söylemiştir. (https://tafsir.app/iraab-aldarweesh/92/21, Dervîş, İ’râbu’l-Kur’âni’l- Kerîm)

Gecenin özellikle zikredilmesinin nedeni; karanlığın fazla olduğu, sevenin sevdiğinden uzak olduğu, her türlü gözetleme ve laf taşımadan da güvende olunduğu bir vakit olmasına bağlanmıştır. (Âlûsî)

سَجٰى  kelimesinin sonundaki elifin aslı  وَ  olmasına rağmen bu kelime, Duhâ Suresindeki ayet sonlarının çoğunun elifle biten, ama  ى ’dan elife çevrilen kelimelerden oluşması nedeniyle Kur’an’da da  ى  şeklindeki elif ile yazılmıştır. (Âşûr) 

وَالَّيْلِ اِذَا سَجٰىۙ [Sakinleştiği zaman geceye ki,] halk sakinleştiği zaman demektir ya da karanlığı koyulaştığı zaman demektir. Bu da  البحر سجوا  deyiminden gelir ki, denizin dalgaları sakinleşmektir. Geçen sûrede gecenin başa alınması, aslın böyle olmasındandır. Burada ise gündüzün başa alınması, şerefli olması bakımındandır. (Beyzâvî) 

“Sükûna erdi” , demektir. Kastolunan; onda insanların ve seslerin sükûna erişidir. Yeminin cevabı: مَا وَدَّعَكَ رَبُّكَ وَمَا قَلٰى [Rabbin seni terk etmedi, darılmadı da.] cümlesidir. (Nesefî, Medâriku’t Tenzîl Ve Hakâîku’t Te’vîl)