فَاِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْراًۙ
Hz. Peygamber ve arkadaşları Mekke döneminde müşriklerin giderek türlü işkencelere kadar varan baskılarından acı çekiyorlardı. Bu durum hem peygamberi hem de müminleri üzüyordu. Yüce Allah resulünü ve müminleri teselli edip gönüllerini rahatlatmak için bu âyetleri indirerek sıkıntılardan sonra ferahlığın ve başarının geleceğini müjdelemiştir. Rivayete göre bu sûre inince Hz. Peygamber, 5 ve 6. âyetlerde güçlüğün yanında kolaylığın da bulunacağının iki defa zikredilmesini göz önüne alarak kendisine inananlara, “Müjdeler olsun! Size kolaylık geldi; artık bir güçlük iki kolaylığa asla galip gelemez!” buyurmuştu (Muvatta’, “Cihâd”, 6; Taberî, XXX, 151).
Oldukça muhtasar ve değişik şekillerde açıklanmaya elverişli olan “O halde önemli bir işi bitirince diğerine koyul” meâlindeki 7. âyetle ilgili olarak çok farklı yorumlar yapılmıştır (meselâ bk. Taberî, XXX, 152; Râzî, XXXII, 7). Bize göre İbn Âşûr’un, âyeti herhangi bir özel iş ve ibadetle sınırlamadan, “Önemli işlerden birini tamamlayınca ardından başka bir işe yönel ki böylece bütün vakitlerini önemli işlerle değerlendirmiş olasın” şeklindeki açıklaması isabetli görünmektedir (XXX, 416-417). Bu yoruma göre âyette Resûlullah’a ve onun şahsında müslümanlara bütün vakitlerini hayırlı ve yararlı faaliyetlerle değerlendirmeleri, ibadet, dua, tebliğ ve irşad gibi dinî faaliyetlerin de; çalışma, üretme, öğrenme-öğretme, yardımlaşma ve dayanışma gibi dünyevî faaliyetlerin de hakkını vermeleri istenilmiştir. Son âyette ise kişinin, gerek çalışmasında gerekse ibadetinde yalnız Allah’a yönelmesi, her işini öncelikle O’nun rızasını gözeterek yapması, ne diliyorsa O’ndan dilemesi, ne istiyorsa O’ndan istemesi emredilmiştir.
فَاِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْراًۙ
فَاِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْراًۙ
فَ , istînâfiyyedir. اِنَّ ile tekid edilmiş, sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi faide-i haber inkâri kelamdır.
Yalnızca bir isim cümlesi bile devam ve sübut ifade ettiğinden, اِنَّ ve isim cümlesi olmak üzere iki tekid içeren bu ve benzeri cümleler çok muhkem/sağlam cümlelerdir.
İsim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karinelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
Cümlede takdim-tehir ve îcâz-ı hazif sanatları vardır. Car mecrur مَعَ الْعُسْرِ , tekid harfi اِنَّ ‘nin mahzuf mukaddem haberine mütealliktir. يُسْراً kelimesi, muahhar mübtedadır.
Zorluk anlamına gelen الْعُسْرِ kelimesinin elif-lamlı ve kolaylık anlamına gelen يُسْراًۙ kelimesinin elif-lamsız getirilmesinin sebebi, dünyanın zorluk yurdu olduğuna lâtif bir biçimde işaret etmek içindir. Çünkü zorluk herkes için malum ve bilinen bir şeydir. Kolaylık ise meçhuldür ve kapalıdır. (Rûhu’l Beyân)
Ayet metninde yer alan مَعَ (yanında, beraber) kelimesi, zorluğun hemen ardından kolaylığın ne kadar hızlı biçimde geleceğine işaret etmektedir. Kolaylık o kadar yakındır ki, neredeyse zorlukla ”beraber" dir. Ayete böyle mana vermezsek ve zahire bakacak olursak مَعَ kelimesi, birliktelik edatı değil öncelik-sonralık edatıdır. Çünkü iki zıt zorluk-kolaylık bir arada bulunmazlar. O halde ayet metninde yer alan مَعَ kelimesi, öncelik-sonralık anlamdadır. Fakat bu öncelik ve sonralık birbirine o kadar yakındır ki neredeyse birliktedir. (Rûhu’l Beyân tercümanı)
الْعُسْرِ ‘deki tarif cins içindir. Bazı müfessirler ahd için demişlerdir. Tarif, ahd için olduğu takdirde bazı zorluklarda kolaylıklar var, bazılarında ise kolaylık yok anlamına gelir. (Âşûr)
الْعُسْرِ’- يُسْراًۙ kelimeleri arasında cinas-ı nakıs, muvazene ve tıbâk-ı îcab sanatları vardır.