Tin Sûresi 7. Ayet

فَمَا يُكَذِّبُكَ بَعْدُ بِالدّ۪ينِۜ  ...

(Ey insan!) Böyle iken, hangi şey sana hesap ve cezayı yalanlatıyor?
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 فَمَا nedir?
2 يُكَذِّبُكَ sana yalanlatan ك ذ ب
3 بَعْدُ bundan sonra ب ع د
4 بِالدِّينِ dini د ي ن
 

İnsanların yaratılışına, üstün yeteneklerine, onların istifadesine verilen nimetlere temas edildikten sonra sağlıklı bir düşüncenin insanı imana götürmesi gerektiği, bütün bu kanıtlara rağmen dini inkâr etmenin ilim ve akıl yönünden sağlam bir dayanağının bulunamayacağı vurgulanmaktadır.

Âyetteki dîn kelimesini “âhiret ve yargı günü” olarak anlamak da mümkündür. Bu da sonuçta dinin ve inanmanın bir gereğidir. 

 


Kaynak :  Kur'an Yolu Tefsiri  Cilt:5 Sayfa:648
 

فَمَا يُكَذِّبُكَ بَعْدُ بِالدّ۪ينِۜ

 

İsim cümlesidir.  فَ  istînâfiyyedir.  مَا  istifham ismi mübteda olarak mahallen merfûdur.  يُكَذِّبُكَ  mübtedanın haberi olarak mahallen merfûdur. 

يُكَذِّبُكَ  damme ile merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ‘dir. Muttasıl zamir  كَ  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.  بَعْدُ  zaman zarfı  يُكَذِّبُ  fiiline müteallik olup damme üzere mebnidir.  بِالدّ۪ينِۜ  car mecruru  يُكَذِّبُ  fiiline mütealliktir. 

بَعْدَ  muzâfun ileyhi hazfedilince zamme üzere mebnidir: Bu durumdaki izafete izafetten munkatı zarflar (izafetten kesilen zarflar) denir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

يُكَذِّبُكَ  fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil tef’il babındandır. Sülâsîsi  كذب ’dir.

Bu bab fiile çokluk (fiilin, failin veya mef‘ûlun çokluğu), bir tarafa yönelme, mef'ûlü herhangi bir vasfa nispet etmek, gidermek, bir terkibi kısaltmak, eylemin belli bir zaman diliminde meydana gelmesi, özneyi fiilin türediği şeye benzetmek, sayruret, isimden fiil türetmek, hazır olmak, bir şeyin aralıklarla tekrarlanması manalarını katar.

 

فَمَا يُكَذِّبُكَ بَعْدُ بِالدّ۪ينِۜ

 

فَ , istînâfiyyedir. İnkârî istifham üslubunda talebî inşâî isnad olan cümlede, önceki ayetteki gaib zamirden mütekellim zamirine iltifat sanatı vardır. (Âşûr) 

Ayet, istifham üslubunda gelmiş olmasına rağmen, tevbih ve kınama manası taşıması  sebebiyle mecaz-ı mürsel mürekkebdir. İstifhamda, tecâhül-i ârif sanatı vardır.

Sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi formunda gelmiştir. 

مَا  istifham harfi mübteda, müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelam olan  يُكَذِّبُكَ بَعْدُ بِالدّ۪ينِ  cümlesi haberdir. 

Cümlede müsnedin muzari fiil cümlesi olarak gelmesi hükmü takviye, hudûs ve teceddüt ifade eder. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.

Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

يُكَذِّبُكَ  fiiline müteallik zaman zarfı  بَعْدُ ‘nun merfû oluşu, mahzuf muzâfun ileyhin işaretidir. Takdiri olan  ذكر خلق الإنسان (İnsanın yaratılışının zikrinden sonra) muzâfun ileyhin hazfi îcâz-ı hazif sanatıdır.

فَمَا يُكَذِّبُكَ [Yalanlamanın sebebi ne?] ayetinde, daha fazla kınama azarlama için, üçüncü şahıstan ikinci şahsa dönüş, yani iltifat sanatı vardır. (Safvetü’t Tefâsir)

Ayet kısaca, insanın bir parça meniden yaratılması, sonra vücudu düzgün bir beşer haline getirilmesi, hayatı boyunca mükemmellikten noksana doğru halden hale geçirilmesi Allahu teâlâ'nın öldükten sonra diriltmeye ve cezaya kadir olabileceğine en açık delildir. O halde bu kesin delillerden sonra ey insanoğlu! Seni hala yalanlatmaya mecbur kılan nedir? (Rûhu’l Beyân) 

الدّ۪ينِۜ  kelimesinin  إنَّ الدِّينَ عِنْدَ اللَّهِ الإسْلامُ (Ali İmran; 85) ve ومَن يَبْتَغِ غَيْرَ الإسْلامِ دِينًا (Ali İmran ;19) ayetlerinde olduğu gibi millet veya şeriat manasında olması caizdir. Buna göre  بِ   sebebiyye içindir. Yani kim dinden getirdiğin bu sebeplerden sonra seni yalanlarsa Allah onun hakkında hüküm verir. Yine  الدّ۪ينِۜ  kelimesinin  مالِكِ يَوْمِ الدِّينِ (Fatiha/4) ayetinde olduğu gibi ahiretteki ceza manasında olması da caizdir. (Âşûr)