Kadir Sûresi 5. Ayet

سَلَامٌ۠ۛ هِيَ حَتّٰى مَطْلَعِ الْفَجْرِ  ...

O gece, tan yerinin ağarmasına kadar bir esenliktir.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 سَلَامٌ esenliktir س ل م
2 هِيَ o
3 حَتَّىٰ kadar
4 مَطْلَعِ ağarıncaya ط ل ع
5 الْفَجْرِ tan yeri ف ج ر
 
Burada Kadir gecesinin bin aydan hayırlı oluşunun başka bazı sebepleri açıklanmaktadır. Bu gece Allah Teâlâ’nın vereceği görevleri üstlenmek üzere melekler ve ruh yeryüzüne inerler. Müfessirlerin çoğunluğuna göre 4. âyetteki “ruh”tan maksat Cebrâil’dir (krş. Şuarâ 26/193-194). Cebrâil meleklerden biri olmakla birlikte makamının yüksekliğini ve şanının yüceliğini göstermek üzere ayrıca zikredilmiştir. Ruha “meleklerin ileri gelenleri, meleklerin dışında Allah’ın görünmez ordularından bir ordu, rahmet” vb. mânalar verenler de vardır (Râzî, XXXII, 34; Şevkânî, V, 555). 5. âyette bu gecenin esenlik ve mutluluk gecesi olduğu ifade edilmiştir. Zira melekler gecenin başından itibaren şafak sökünceye kadar gruplar halinde inerek müminlere selâm verirler. Bu durum gecenin karanlığı çekilinceye kadar devam eder. Kadir gecesinde Allah Teâlâ rahmân ismiyle tecelli etmekte, –Duhân sûresinin 4-6. âyetlerinden de anlaşıldığı üzere– bu tecelli en az bir yıl boyunca genel esenliğin devamını sağlamakta, düzeni ve dengeyi korumaktadır. Bu sebeple ramazanın son on gününe girildiğinde Hz. Peygamber dünyevî işlerden uzaklaşıp mescidde itikâfa çekilir, vaktini daha çok ibadet ve tefekkürle geçirirdi (Buhârî, “İ‘tikâf”, 1; Müslim, “İ‘tikâf”, 1-5). Dolayısıyla müminler de Kadir gecesini ibadetle ve dualarla ihya etmelidirler. Hz. Âişe bu gecenin nasıl ihya edileceğini Hz. Peygamber’e sormuş, o da “Allahım! Sen affedicisin, affı seversin, beni affet! de” şeklinde cevap vermiştir (Tirmizî, “Da‘avât”, 84; İbn Mâce, “Duâ”, 5). Kadir gecesi, “kandil geceleri” denilen ve zamanla İslâm kültür tarihinde kutlu olduğuna inanılıp çeşitli ibadetlerle ihya edilen, hatta merasimlerle kutlanan gecelerden biri ve en önemlisidir (geniş bilgi için bk. Halit Ünal, “Berat Gecesi”, DİA, V, 475-476; M. Sait Özervarlı-Mustafa Uzun, “Kadir Gecesi”, a.g.e., XXIV, 124-127; Nebi Bozkurt, “Kandil”, a.g.e., XXIV, 300-301). Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt:5 Sayfa:657-660
 

سَلَامٌ۠ۛ هِيَ حَتّٰى مَطْلَعِ الْفَجْرِ

 

İsim cümlesidir.  سَلَامٌ  mukaddem haber olup lafzen merfûdur. Munfasıl zamir  هِيَ muahhar mübteda olarak mahallen merfûdur.  حَتّٰى  gaye bildiren cer harfidir.

حَتّٰٓى  edatı üç şekilde kullanılabilir: Harf-i cer olarak, başlangıç edatı olarak ve atıf edatı olarak. Burada harf-i cer edatı olarak kullanılmıştır. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

حَتّٰى مَطْلَعِ  car mecruru  سَلَامٌ ‘a mütealliktir. Aynı zamanda muzâftır. الْفَجْرِ  muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur.

 

سَلَامٌ۠ۛ هِيَ حَتّٰى مَطْلَعِ الْفَجْرِ

 

Ayet istînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. Sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır. Cümlede, takdim-tehir sanatı vardır. 

سَلَامٌ۠ۛ  mukaddem haber,  هِيَ  muahhar mübtedadır. Kasr, mübteda ve haber arasındadır. Takdim kasrında takdim edilen her zaman maksûrun aleyh, tehir edilen ise maksûrdur. سَلَامٌ۠ۛ , maksurun aleyh/sıfat, هِيَ  maksûr/mevsûf olmak üzere, kasr-ı mevsûf ale’s-sıfattır.

Yani müsnedün ileyhin, takdîm edilen bu müsnede has olduğu ifade edilmiştir.

Haberin takdimi ihtisas içindir. (Âşûr)

سَلَامٌ۠ۛ  ve  مَطْلَعِ , bütün cinslere şamil masdar vezninde gelerek mübalağa ifade etmiştir. Masdarlar bir fiilin ihtiva ettiği bütün manaları içerirler. Yani; ism-i fail ve ism-i mefûlu de ifade eder. Masdarlar bir fiilin ihtiva ettiği bütün manaları içerirler. Yani; ism-i fail ve ism-i mef’ûlü de ifade eder.

سَلَامٌ۠ۛ  lafzındaki tenvin tazim içindir. Masdar formunda gelip, o geceden mübalağalı bir şekilde haber vermiştir. (Âşûr)

حَتّٰى , gaye bildiren cer harfidir. حَتّٰى مَطْلَعِ الْفَجْرِ  car mecruru,  سَلَامٌ۠ۛ ’a mütealliktir. (Âşûr) 

Cümlede müsnedün ileyh olan  سَلَامٌ  kelimesinin nekre gelmesi tazim ve kesret ifade etmiştir 

Râzî’ye göre  سَلَامٌ۠ۛ هِيَ  ifadesi cennettir, ‘bu’ manasında olup kinaye vardır. Çünkü cennetin bir ismi de, “selam yurdu”dur, yani selametten kalıba dökülmüş demektir. Yani cennet, meleklerin getirdiği manevi anlamda selam, esenlik ve selamete karşılık onun maddi manada temessülatıdır. (Salih Kalkan,Kadir Sûresi Gramatik, Edebi, Analitik Yorumu)

Surede ayet sonlarındaki uyum hemen kendini göstermektedir. Ayetlerinََ  ر  harfi ile bitmesi bir fasıla oluşturmuş ve seci sanatı meydana gelmiştir. اَمْرٍۙۛ , شَهْرٍۜ , الْقَدْرِ  ve الْفَجْرِ ’de seci vardır. Kelime sonları ses bakımından birbiriyle uyumludur. (Zuhayli, Tefsiru’l-Münir, XV/577)

Kur’an surelerinin bitişi de girişi gibi beliğdir. Sureler o kadar güzel bir şekilde sona ermiştir ki muhatap artık başka bir şey duymak istemez. Sureler; dua-vasiyet, farzlar, tahmîd ve tehlîl, öğüt, vaat ve vaîd gibi surede işlenen konuya uygun bir sözle sona erer. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur’an Işığında Belâgat Dersleri Bedî’ İlmi)

Konuyu en güzel şekilde bağlayarak mükemmel bir sonuç teşkil eden bu ayetle, surenin konusu mükemmel bir şekilde özetlenmiştir. Sözün makama ve girişe uygun güzel bir şekilde tamamlanması olan hüsn-i intihâ sanatının güzel bir örneğidir.