Hûd Sûresi 33. Ayet

قَالَ اِنَّمَا يَأْت۪يكُمْ بِهِ اللّٰهُ اِنْ شَٓاءَ وَمَٓا اَنْتُمْ بِمُعْجِز۪ينَ  ...

Nûh dedi ki: “Onu size, dilerse ancak Allah getirir ve siz (Allah’ı) âciz bırakamazsınız.”
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 قَالَ (Nuh) dedi ق و ل
2 إِنَّمَا ancak
3 يَأْتِيكُمْ size getirir ا ت ي
4 بِهِ onu
5 اللَّهُ Allah
6 إِنْ eğer
7 شَاءَ dilerse ش ي ا
8 وَمَا ve değilsiniz
9 أَنْتُمْ siz
10 بِمُعْجِزِينَ O’nu aciz bırakacak ع ج ز
 

“Azgınlık içinde bırakmak” diye tercüme ettiğimiz 34. âyetteki iğvâ kelimesi, “helâk etmek, doğru yoldan saptırmak, baştan çıkarmak, ayartmak, azdırmak ve saptırmak” anlamlarını da içermektedir. Terim olarak iğvâ, “şeytanın veya nefsin insanı kötü yola yönlendirmesi” anlamına gelir. Allah’ın iğvâsından maksat –genel olarak hidayet ve dalâlet konusunda olduğu gibi– imtihan gereği ve ilâhî sünnetin (kanun) bir uygulaması olarak sapmaya yönelenlere izin ve imkân vermesidir. Azgınlıktaki ısrarları sebebiyle Allah bir kavmin maddî, mânevî ve ahlâkî bakımdan bozulmasını, kokuşup çökmesini murat etmişse peygamberin nasihati o topluma fayda vermez. Onlar zenginliklerine, mevki ve makamlarına aldandıkları için gerçeği göremezler, onu görenleri de küçümserler, onlarla birlikte olmaya tenezzül etmezler, peygamberin söz ve davranışları onlara ağır gelir. Nitekim Yûnus sûre-

Kaynak : Kur’an Yolu Tefsiri 

Cilt: 3 Sayfa: 167-168

 

 

قَالَ اِنَّمَا يَأْت۪يكُمْ بِهِ اللّٰهُ اِنْ شَٓاءَ وَمَٓا اَنْتُمْ بِمُعْجِز۪ينَ

 

Fiil cümlesidir.  قَالَ  fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri  هُو ’dir.

اِنَّمَا , kâffe ve mekfûfe’dir. Kâffe; men eden, alıkoyan anlamında olup buradaki  مَا  harfidir.  اِنَّ  harfinden sonra gelmiş ve onun amel etmesine mani olmuştur.  اِنَّ ‘nin ameli ise engellenmiştir yani mekfûfedir.

Mekulü’l-kavli,  يَأْت۪يكُمْ بِهِ اللّٰهُ ’dir.  قَالَ  fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubdur.

يَأْت۪يكُمْ  fiili  ي  üzere mukadder damme ile merfû muzari fiildir. 

بِهِ  car mecruru  يَأْت۪يكُمْ  fiiline müteallıktır. 

اللّٰهُ  lafza-i celâli, fail olup lafzen merfûdur.

اِنْ  iki muzari fiili cezm eden şart harfidir.  شَٓاءَ  şart fiili olup fetha üzere mebni mazi fiildir. Mahallen meczumdur. Faili müstetir olup takdiri  هو dir. 

شَٓاءَ  fiilinin mef’ûlun bihi mahzuftur. Takdiri;  شاء تعجيله لكم (Sizin için hızlandırmak istedi.) şeklindedir.

وَمَٓا اَنْتُمْ بِمُعْجِز۪ينَ  cümlesi  يَأْت۪يكُمْ deki hitap zamirinin hali olarak mahallen mansubdur. 

وَ  haliyyedir.  مَٓا  nefy harfi olup  لَيْسَ  gibi amel eder. İsmini ref haberini nasb eder.  اَنْتُمْ munfasıl zamiri  مَا ’nın ismi olarak mahallen merfûdur.

بِ  harfi zaiddir.  مُعْجِز۪ينَ  lafzen mecrur olup cer alameti  ى  harfidir. Çünkü cemi müzekker salimler harfle îrablanırlar,  مَا ’nın haberi olup mahallen mansubdur.

مُعْجِز۪ينَ  sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan if’al babının ism-i failidir.

İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

Bu kelam, vadedilen azabın korkunçluğunu bildirir. O azabı getirmek, beşer kuvvetinin dışında olan bir iştir. Onu ancak Allah gerçekleştirir. (Ebüssuûd)

 

قَالَ اِنَّمَا يَأْت۪يكُمْ بِهِ اللّٰهُ 

 

Beyanî istînâf olarak fasılla gelmiştir. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.

قَالَ  fiilinin mekulü’l-kavli olan  يَأْت۪يكُمْ بِهِ اللّٰهُ  cümlesi,  اِنَّمَا  kasr edatıyla tekid edilmiş muzari fiil cümlesidir. Faide-i haber inkârî kelamdır. 

Kasr, fiil ve fail arasındadır. Kasr-ı sıfat ale’l-mevsuftur. Âşûr bu kasrın onların talebine binaen kalp kasrı olduğunu söylemiştir.

Cümlede müsnedün ileyhin bütün esma-i hüsnaya şamil Allah lafzıyla gelmesi tazim, teberrük ve haşyet duyguları uyandırma amacına matuftur.

اِنَّمَا  kasr edatıdır. Edatın hemen ardından maksÛr, ardından maksÛrun aleyh gelir. Ayette o azabı sadece Allah’ın getireceği kasr üslubuyla kesin bir şekilde söylenmiştir.

يَأْت۪يكُمْ  fiili ‘gelir’ manasındadır. Ayette  بِ  harf-i ceri ile ‘getirir’ anlamına gelmiştir. Tazmin vardır.


اِنْ شَٓاءَ وَمَٓا اَنْتُمْ بِمُعْجِز۪ينَ

 

İtiraziyye olarak fasılla gelen cümle şart üslubunda haberi isnaddır. Şart cümlesi mazi fiil sıygasındaki  شَٓاءَ  fiilidir. Takdiri,  فإنّ أمره إلى الله (Muhakkak ki bu iş Allah’a aittir.) şeklinde olan cevap cümlesi mahzuftur. Şartın cevabının hazfi îcaz-ı hazif sanatıdır.

Şart fiili  شَاۤءَ ’nin mef’ûlü mahzuftur. Bu hazif muhatabın muhayyilesini sınırlamadan düşünmesini sağlayan îcaz sanatıdır.

Genel olarak  شَٓاءُ   fiilinin mef'ûlü bu cümlede olduğu gibi hazfedilir. Çünkü ibham; ilgi uyandırır, muhAtabı dinlemeye teşvik eder. Ancak mef'ûl alışılmadık, garîb birşey olursa bu kuralın dışına çıkılarak zikredilir. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri MeânÎ İlmi)

Makabline matuf  وَمَٓا اَنْتُمْ بِمُعْجِز۪ينَ  cümlesi, menfi isim cümlesi formundadır. Nefy harfi,  ليس   gibi amel etmiştir. Haberi  بِمُعْجِز۪ينَ ’ye dahil olan  بِ  harfi zaiddir. Cümle faide-i haber inkârî kelamdır.

معجز  başkasının istediğini imkânsız hale getirmek için, kendi nezdindekini yapan kimsedir. (Fahreddin er-Râzî)