وَيَصْنَعُ الْفُلْكَ وَكُلَّمَا مَرَّ عَلَيْهِ مَلَاٌ مِنْ قَوْمِه۪ سَخِرُوا مِنْهُۜ قَالَ اِنْ تَسْخَرُوا مِنَّا فَاِنَّا نَسْخَرُ مِنْكُمْ كَمَا تَسْخَرُونَۜ
Sıra | Kelime | Anlamı | Kökü |
---|---|---|---|
1 | وَيَصْنَعُ | ve yapıyordu |
|
2 | الْفُلْكَ | gemiyi |
|
3 | وَكُلَّمَا | ve ne zaman |
|
4 | مَرَّ | yanından geçse |
|
5 | عَلَيْهِ | onun |
|
6 | مَلَأٌ | ileri gelenler |
|
7 | مِنْ | -den |
|
8 | قَوْمِهِ | kavmin- |
|
9 | سَخِرُوا | alay ediyorlardı |
|
10 | مِنْهُ | onunla |
|
11 | قَالَ | dedi ki |
|
12 | إِنْ | eğer |
|
13 | تَسْخَرُوا | alay ederseniz |
|
14 | مِنَّا | bizimle |
|
15 | فَإِنَّا | muhakkak biz de |
|
16 | نَسْخَرُ | alay edeceğiz |
|
17 | مِنْكُمْ | sizinle |
|
18 | كَمَا | gibi |
|
19 | تَسْخَرُونَ | sizin alay ettiğiniz |
|
وَيَصْنَعُ الْفُلْكَ وَكُلَّمَا مَرَّ عَلَيْهِ مَلَاٌ مِنْ قَوْمِه۪ سَخِرُوا مِنْهُۜ
Fiil cümlesidir. وَ istînâfiyyedir. يَصْنَعُ merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو’dir.
الْفُلْكَ mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur.
وَ istînâfiyyedir. Haliyye olması da caizdir. كُلَّمَا şart manası taşıyan zaman zarfıdır. مَرَّ şart fiili olup fetha üzere mebni mazi fiildir. عَلَيْهِ car mecruru مَرَّ fiiline müteallıktır. مَلَاٌ fail olup lafzen merfûdur.
مِنْ قَوْمِه۪ car mecruru مَلَاٌ ’un mahzuf sıfatına müteallıktır.
Şartın cevabı سَخِرُوا مِنْهُ ’dur. سَخِرُوا damme üzere mebni mazi fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur.
مِنْهُ car mecruru سَخِرُوا fiiline müteallıktır.
Şart ve cevap fiilleri mazi de muzari de gelebilir. Ancak aslolan ikisinin de muzari gelmesidir. Cevap cümlesi ise mazi ve muzari cümleleriyle gelebildiği gibi diğer cümlelerle de gelebilir.
Cevap cümlesi, başına hiçbir edat gelmeyen olumlu mazi ve muzari olarak geldiğinde başına cevap (rabıt ف ’si) gelmez. Ayrıca لَمْ (cahd-ı mutlak) ve لَا (nefyi istikbal) ile menfi olan muzari olarak geldiğinde de umumiyetle başına cevap (rabıt ف ’si) gelmez, bunun haricinde gelen cümle çeşitlerinde ise umumiyetle başına cevap (rabıt ف ’si) gelir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
قَالَ اِنْ تَسْخَرُوا مِنَّا فَاِنَّا نَسْخَرُ مِنْكُمْ كَمَا تَسْخَرُونَۜ
Fiil cümlesidir. قَالَ fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ’dir.
Mekulü’l-kavli, اِنْ تَسْخَرُوا ’dir. قَالَ fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubdur.
اِنْ iki muzari fiili cezm eden şart harfidir.
تَسْخَرُوا şart fiili olup ن ’un hazfıyla meczum muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur.
مِنَّا car mecruru تَسْخَرُوا fiiline müteallıktır.
فَ şartın cevabının başına gelen rabıta harfidir. اِنَّ tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir. İsmini nasb haberini ref eder.
نَا mütekellim zamiri اِنَّ ’nin ismi olarak mahallen mansubdur.
نَسْخَرُ fiili, اِنَّ ’nin haberi olarak mahallen merfûdur. نَسْخَرُ merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri نحن ’dur.
مِنْكُمْ car mecruru نَسْخَرُ fiiline müteallıktır. Mahallen mecrurdur.
كَ harf-i cerdir. مَا ve masdar-ı müevvel, كَ harf-i ceriyle birlikte نَسْخَرُ fiiline müteallıktır.
تَسْخَرُونَ fiili نَ ’un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur.
وَيَصْنَعُ الْفُلْكَ
وَ istînâfiyyedir. Ayetin ilk cümlesi, müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Bu ayet bir önceki ayetteki sözlerle başlıyor. Reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatı vardır.
Cenab-ı Hakk'ın “Nuh gemiyi yapıyordu.” cümlesine gelince bu cümle ile ilgili iki açıklama yapılmıştır:
a. Bunda muzari, mazide cereyan etmiş bir durumun hikâye edilmesidir. Yani o vakitte, onun hakkında “gemi yapıyor” denilmesi yerinde bir ifade olurdu demektir.
b. Kelamın takdiri وأقبل يصنع الفلك [Gemi yapmaya yöneldi.] şeklinde olup burada وَيَصْنَعُ الْفُلْكَ ifadesiyle yetinilmiştir. (Fahreddin er-Râzî)
وَكُلَّمَا مَرَّ عَلَيْهِ مَلَاٌ مِنْ قَوْمِه۪ سَخِرُوا مِنْهُۜ
وَ , haliyye veya istînâfiyyedir. كُلَّمَا şart manası taşıyan zaman zarfıdır. Müteallakı سَخِرُوا ‘dur. Cümle şart üslubunda faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Muzâfun ileyh olan şart cümlesi مَرَّ عَلَيْهِ مَلَاٌ مِنْ قَوْمِه۪ , müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Şartın cevabı سَخِرُوا مِنْهُۜ cümlesi, müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Şart ve cevap cümlelerinden oluşan terkip de faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Görüldüğü üzere ayette Hz. Nuh’un geçmişte yaptığı gemiden bahsederken وَيَصْنَعُ şeklinde muzari fiil kullanılmıştır. Halbuki muktezâ-i zâhire göre fiil صنَع şeklinde mazi formda olmak durumundadır. Ancak ayet muktezâ-i zâhirden çıkmış, geçmiş zamanda yaşanmış da olsa, yaşanan süreci anlaşılır kılabilmek için sanki yeni yaşanıyormuş gibi muzari fiil olarak gelmiştir.
Ayrıca burada muzari fiil kullanılması, ayetin devamıyla birlikte, Hz. Nuh’un gemiyi kavminin alayına rağmen sabır ve sebatla yaptığı anlamını da yansıtmaktadır. (Süleyman Gür, Kâzî Beyzâvî Tefsîrinde Belâgat İlmi Ve Uygulanışı)
سَخِرُوا kelimesinde irsâd sanatı vardır.
قَالَ اِنْ تَسْخَرُوا مِنَّا فَاِنَّا نَسْخَرُ مِنْكُمْ كَمَا تَسْخَرُونَۜ
Beyanî istînâf olarak fasılla gelen cümlede fasıl sebebi şibh-i kemâl-i ittisâldir.
Cümle, mazi fiil sıygasında, faide-i haber ibtidâi kelamdır.
قَالَ fiilinin mekulü’l-kavli ise şart üslubunda haberî isnaddır.
Şart cümlesi olan تَسْخَرُوا مِنَّا , müspet muzari fiil sıygasında gelerek teceddüt ve tecessüm ifade etmiştir.
فَ karînesiyle gelen cevap فَاِنَّا نَسْخَرُ مِنْكُمْ كَمَا تَسْخَرُونَۜ cümlesi, اِنَّ ile tekid edilmiş isim cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır.
Cümlede müsnedin muzari fiil olarak gelmesi hükmü takviye, hudûs ve teceddüt ifade eder. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.
Ayetteki şart ve cevap cümlesinde güzel bir müzavece sanatı örneği vardır. Bedî’ terimi olarak müzâvece, şart ve cevapta iki anlamın birleşmesi ve aralarında eşdeşlik bulunmasıdır. Eğer alay ederseniz şartına cevap olarak biz de alay ederiz denilmiş. Hem şartta hem cevapta aynı ifadeler kullanılarak müzâvece yapılmıştır.
نَسْخَرُ kelimesinde irsâd vardır.
“Alay edeceğiz.” sözünün gerçek anlamı; bu davranışınızın kötü sonuçlarına katlanacaksınız demektir. Aynı kelimelerle cevap verilmesi müşâkele sanatıdır.
سَخِرُوا - تَسْخَرُوا - نَسْخَرُ - تَسْخَرُونَ lafızları arasında iştikak cinası ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.
قَالَ اِنْ تَسْخَرُوا مِنَّا [Eğer bizimle alay ediyorsanız.] ifadesinde çoğul zamiri kullanılması, onların hem Nuh (as) hem de müminlerle eğlenmelerindendir.
Fakat burada yalnız Nuh (as) ile alay ettikleri belirtilmiştir. Ancak “Şunu iyi biliniz ki siz bizimle nasıl alay ediyorsanız biz de sizinle öyle alay edeceğiz.” cümlesinde hepsi kelama dahil edilmiş, böylece iki taraf kelamda denkleşmiştir. (Ebüssuûd)